“Bugün sensiz geçen ikinci sene baba ve ben hala inanmıyorum gittiğine. Bazen çok saçma bir anda, nasıl yani şimdi babam yok mu diye soruyorum hala kendi kendime. Bazen de sana her şeyi anlatıp fikrini almak istiyorum. Babam ne derdi diye düşünüp duruyorum, seni arayıp sormak istiyorum. Artık eksiğim baba ve maalesef bunu tamamlayacak hiçbir şeyin olmadığını biliyorum. “
Yukarıdaki paragraf, babam için yazdığım mektuptan bir alıntıyı paylaşıyorum sizlerle ve bugün babamın vefatının ikinci yıl dönümünde sizlere “Uzamış Yas” hakkında yazmak istiyorum. Sevilen kişinin vefatı herkes için hayatın en zor dönemerinden birisi haline gelir ve herkes yasın 4 aşamasından geçer. İlk evrede kişi ölümü kabul etmez. Yaşadıkları karşısında tepkisiz kalabilir, gülebilir ve bu olayı olağan şekilde karşılayabilir. Kişi şok halindedir ve donuktur. Bu dönem birkaç hafta surer. İkinci evrede kişi ölüm gerçeğiyle yüzleşmeye başlar ve sevilen kişinin artık geri gelmeyeceği gerçeğiyle mücadele eder. Bu evrede kişi yoğun öfke duygusu hisseder, sürekli ölüm hakkında düşünür ve depresif belirtiler gösterir. Üçüncü evrede, kişi gittikçe daha çok içine kapanarak ölümü tamamen kabul eder ve acısını yaşar. Yoğun ümitsizlik ve çaresizlik duyguları içerisinde günler geçer. Son evrede ise kişi artık yas sürecini tamamlamaya geçer ve ölümü kabullenir. Üzüntü giderek azalır ve kişi günlük hayata döner.
Kayıp ve yas ile ilgili klinik görüşüm anlamlı olarak iyileşmeye yol açacak bir tedavi yönteminin mevcut olmadığı konusunda. Ölüm, ilişkilerin önemli olduğu bir dünyada hayatın en zor yönlerinden biridir. Vefat hayatın bir parçası ve elbette üzüleceğiz, onu özleyeceğiz ve yas tutacağız. Bununla birlikte, bu acı muhtemelen hayatımızın geri kalanında bir şekilde bizimle olacak. Ancak bizim bu noktada odaklandığımız bu yasın şiddeti, zamanı ve kişinin yaşamda işlev görebilme durumudur.
DSM-5 klavuzunda Uzamış Yas Bozukluğu tanısı için vefatın üzerinden en az 12 ay geçmiş olması gereklidir. İkinci tanı kriteri ise son bir ayda yaklaşık hergün vefat eden kişiye karşı yoğun özlem, sürekli olarak anılarla meşgul olma ve yas sürecinde anlattığım tepkilerin devam ediyor olması gerekir. Kişi, vefatı hatırlamaktan kaçınabilir, hayatın anlamını sorgular ve yoğun bir yalnızlık duygusu ile mücadele eder.
Uzamış Yas Bozukluğu, vefatın oluş şekliyle ve kişinin savunma mekanizmalarıyla oldukça ilgilidir. Beklenmedik ölümlerde daha karmaşık yas süreci yaşanırken, ilkel savunma mekanizmalarına sahip kişilerin yas sürecini daha uzun yaşadıkları gözlemlenmiştir. Ölüm hiçbirimizin kaçamayacağı bir gerçekken keder de hepimizin birgün yaşayacağı bir duygudur. Bununla mücadele ederken çevrenizdekilerin yardımıyla bununla başa çıkmanın ve onunla yaşamanın yollarını bulabilirsiniz. Başa çıkmanın en iyi yollarından biri, kederi yaşamayı doğal bir süreç olarak kabul edip başkalarının da yardım etmesine izin vermek ve birbirinizden bir şeyler öğrenmektir.
Güzel bir konuya temas etmişsiniz gerçekten. Ölüm biz insanlar için tam anlamıyla bir gerçekliktir.