Tıkayıcı uyku apne sendromu, uyku sırasında genellikle horlamanın eşlik ettiği, nefes durması ve solunumun yüzeyelleşmesi ile seyreden kronik bir hastalıktır. Son yıllarda bu hastalıkla ilgili yapılan haberler ile kişilerin bu konuda farkındalıklarının artması ve hekimlerin bu konuda gösterdiği hassasiyetlerle birlikte, uyku testlerinin yapıldığı merkezlerin ve yatak sayılarının artması ile hastalığın tanısında artış gözlenmektedir. Bu durum, tedavi uygulanan hasta sayılarında ciddi sayısal artışa neden olmuştur.
Horlama, çoğunlukla evde yaşayanlar tarafından kişinin solunum sırasında yüksek ses çıkarması ve diğer aile bireylerinin uykusuzluğuna neden olması şeklinde ifade edilir. Uykuda solunum durması (Obstruktif Sleep Apne Sendromu)’nda ise, uyku esnasında nefesin 10 saniye ve üzerinde durması ile birlikte solunumda yüzeyelleşme söz konusudur. Bu durum, kişilerin yatak arkadaşları tarafından kişinin uykusunda zaman zaman nefes alamadığı ve bir süre sonra gürültülü bir şekilde nefes aldığı şeklinde ifade edilir. Hasta tarafından bu durum, zaman zaman gece öksürük atakları, kabusla ve boğulma hissi ile uyanma şeklinde tanımlanabilmektedir.
Uyku esnasında kaslarda oluşan gevşeme ile birlikte özellikle yumuşak damak ve dil kökünün arkaya doğru ilerlemesi, tonsil ve boğaz kaslarının gevşemesi ile oluşan hava yolu darlığı, dar bölgeden geçen hava akımının hızlanması ile oluşan etki ile yumuşak damakta ve küçük dilde oluşan titreşme ile gürültülü solunuma neden olur. Bu dokular eğer solunum yolunu tamamen kapatırsa, karın ve göğüs hareketlerinin olmasına rağmen, tıkayıcı solunum durması (apne) oluşur. Solunum kaslarına beyinden solunum için gerekli uyarıların gelmediği durumlarda karın ve göğüs çabası olmayan santral apne ortaya çıkar.
Horlama ve uykuda solunum durması, çocuklarda genellikle geniz eti (adenoid vejetasyon) büyümeleri, halk arasında bademcik (tonsil)’lerin büyük olması, üst solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle burnun tıkanması durumlarında daha sık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Erişkinlerde ise; burun tıkanıklığına neden olan hastalıklar, damak yapısının sarkık ve geniş olması ile birlikte küçük dilin büyük olması; dilin büyük olması; şişmanlık; kısa ve geniş boyun yapısı; sakinleştirici ve kas gevşetici ilaçlar; alkol alımı, yorgunluk gibi yapısal ve kişisel etkenler bu şikayetlerin daha sık görülmesine neden olmaktadır.
Horlama ve uykuda solunum durması yakınması olan çocuklarda; gece rahat uyuyama ve sık sık uyanmalar nedeniyle yeterince dinlememe sonucunda gün içinde yorgunluk, uykuya meyil, konsantrasyonlarının azalmasına bağlı olarak öğrenim yeteneğinin azalması, okul başarısızlığı, sinirlilik gibi belirtiler görülebilmektedir.
Erişkinlerde de; geceleri sık sık uyanma nedeniyle sabahları yorgun uyanma; baş ağrısı, gün içinde konsantrasyon zorluğu, gün içinde özellikle seminer gibi durumlarda, araç kullanım sırasında uyuklama ve dikkatte azalma gibi şikayetler görülür. Bazı ağır derecede solunum durması olan hastalar, kırmızı ışıkta durduklarında uykuya daldıklarını ifade edebilirler.
Uyku apnesi olan hastalarda obeziteye yatkınlık, kalp damar hastalıkları, uykuda ani ölümlere yol açması nedeniyle tedavi edilmesi gereken önemli bir rahatsızlıktır. Özellikle kalp hastalığı olan kişilerde, apne sırasında oluşan kan oksijen düzeyindeki düşmeler kalp krizi riskini artırmaktadır. Yine apne sırasında oluşan tansiyondaki yükselmeler beyin kanaması riskini artırmaktadır.
Hastalığın kesin teşhisi için; kişinin hastanede bir gece yatırılarak yapılan uyku testi (polisomnografi) gereklidir. Bu testte, hastada basit bir horlama mı ve/veya uykuda solunumun yüzeyelleşmesi ve solunum durmalarının birlikte olduğu uyku apne hastalığının mı olduğu tespit edilir. Bu test sonucunda, hastalarda gece uyku sırasında ortaya çıkan solunumun durması ve solunumun yüzeyelleşmesinin saatlik ortalamasını gösteren Apne Hipopne İndeksi (AHİ) olarak adlandırılan değer saptanmaktadır. Erişkinlerde bu değer; 0-5 arasında normal kabul edilmekte, 6-15 hafif; 16-30 arası orta ve 30 'dan fazla olanlar ağır derece uyku apnesi tablosu olarak kabul edilmektedir. Dünyada kabul edilen genel görüş, genellikle, orta ve ileri derecede solunum yüzeyelleşmesi ve solunum durması olan hastalarda; uyku sırasında kullanılan uyku cihazları (CİPAP, BİPAP gibi) önerilmektedir.
Orta ve ağır derecede uyku apne hastalığı tanısı konan hastalar, ikinci kez uyku testi için hastaneye yatırılarak bu cihazların hastalardaki etkinliği ve ayarları saptanmaktadır. Hafif düzeyde AHİ saptanan hastalarda ise, buna neden olan üst solunum yolundaki hastalıkların tedavisine yönelik cerrahi girişimler yapılabilmektedir.
Sadece horlama saptanan ve hafif düzeyde uyku apne hastalığı saptanan hastalarda ise, uygun durumlarda solunum yolunda darlığa neden olan alanların tespit edilmesi için uyku endoskopisi adı verilen anestezi ortamında doğal uykuya benzer ortam sağlanarak burundan girilen endoskoplarla değerlendirme yapılabilmektedir. Solunum yolunda darlığa neden olan; burundaki konka(et) büyümeleri ve septum deviasyonu (burun bölme eğrilikleri), yumuşak damak hipertrofi ve sarkmaları; küçük dil büyüklükleri, tonsil(bademcik) büyüklükleri, dil kökü büyüklükleri; epiglot patolojileri olup olmadığı değerlendirilerek gerekli alanlara yönelik cerrahi uygulamalar yapılarak solunum yolundaki darlıklar tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Horlama ve ağzı açık uyuma şikayeti olan çocuklarda, genellikle geniz eti ameliyatları ve büyük tonsillerin alınması hastalığın tedavisinde önemli rol oynamaktadır.
Orta ve ağır derecede uyku apne hastalığı saptanan hastalarda temel tedavinin uykuda CIPAP/BİPAP olarak isimlendirilen solunum cihazlarını yaşam boyu kullanması gerektiği dünyada genel olarak kabul edilen bir yaklaşımdır. Ancak uyum sorunu olan ve bu cihazları kullanamayan ya da kullanmak istemeyen hastalarda şikayetlerin azaltılabilmesi için yapılabilecek cerrahi işlem açısından Kulak Burun Boğaz hekimleri tarafından yapılacak değerlendirme sonrası karar verilmelidir.
Bu hastaların, birlikte görülebilen ek hastalıklar nedeniyle hastanelerde oluşturulan uyku konseyi içinde yer alan Göğüs hastalıkları, Nöroloji ve Kardioloji hekimleri ile konsülte edilerek değerlendirilmesi hastaların tanı ve tedavisini kolaylaştıracaktır.
Horlama; sosyal bir problem olarak aynı ortamda uyuyan bireyler arasında huzursuzluklara neden olabilmekte iken; özellikle uykuda solunum durması, gün içerisinde yaşanan uykuya eğilim ve konsantrasyon bozuklukları ile ciddi iş kayıpları ve iş kazalarına neden olabilmektedir. Çocuklarda, dikkat kaybı ile birlikte eğitim sorunlarına neden olabilmektedir. Dikkat gerektiren işlerde (toplu ulaşım araçları, özel araç kullanımı, makine kullanan işçiler gibi) gelişen uyku hali, günümüzde yaralanma ve ölümle sonuçlanan kazalara neden olan önemli faktörlerden birisidir.
Gün içerisinde uykuya eğilim olan kişilerin ve uyku apne sendromu şikayetleri olan kişilerin uyku testlerinin yapılarak gerekenlerde medikal ve cerrahi tedavilerinin yapılması, iş kazalarının ve özellikle araç kazalarının önlenmesi ile birlikte kişisel ve toplumsal kazalarla oluşabilecek ölümlerin önlenmesinde önemli rol oynayacaktır.