Yoğun gündem nedeniyle kaleme almakta geçtiğim bu yazıyı bugün sizlerle paylaşma fırsatı buldum.
Antalyaspor, eski başkan Hasan Subaşı?dan sonra pek halkla inemedi.
Antalyalılar?dan destek isteyenler, maalesef sürekli halktan kaçtı.
Mehmet Özdilek?in teknik direktörlük görevine gelmesinden sonra futbolcular yeniden halkla bütünleşmeye başladı.
Son olarak ?farkındalık? gösteri maçında halka yakın olan futbolcular bunun ödülünü misliyle aldı.
Engelliler Haftası dolayısıyla futbolcular, tekerlekli sandalyelere binerek Büyükşehir Belediyesi Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı ile maçı yaptı.
Maç öncesi ve sonrası kırmızı-beyazlı futbolculara büyük sevgi seli vardı.
Hayallerini süsleyen futbolculara yakın olan sporseverler, mutluluktan neredeyse kanatlanıp uçacaktı.
Bu da bize Antalyaspor?un halka inmesi ve önemli organizasyonlarda yer alması gerektiğini bir kez daha hatırlattı.
Atatürk Spor Salonu?nda gerçekleşen ?farkındalık? gösteri maçı her açıdan iyi olmuştur.
Bir, Antalyaspor kendisine destek verenlerle bütünleşti.
İki, taraftarın takıma olan yaklaşımı değişecek.
Üç, engellilerimiz unutulmadı.
Özetle, bir kez daha vurgulamakta yarar var. Antalyaspor desteklenmek istiyorsa mutlaka halka inmeli. Taraftar bu sıcaklığı hissetmeli. Bunu hissettiği zaman hiç düşünmeden destek için tribüne koşacaktır. Denemesi bedava.
***
Biraz da organizasyondan söz etmekte yarar var.
Organizasyonu gerçekleştiren Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi ile Antalya Gönüllüleri Derneği?ne kendi adıma teşekkür ederim.
Lösemilere verdiği destekle gönülleri fetheden Teknik Direktör Mehmet Özdilek ve öğrencilerini de bu organizasyonun içinde yer almasını anlamlı buluyorum.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın?ın da tribündeki yerini alması sevindirici bir olay. Engelliler için moral olmuştur.
Onların hayata küsmeden hayatın içinde yer almalarını sağlamak önemlidir. Her birey bu konuda hassasiyet göstermelidir. Bugün Türkiye?de milyonlarca engelli var. Bu insanları kendimizden farklı görme lüksüne sahip değiliz. Onlar da, toplumun içinde var olan ve bizimle birlikte yaşayan insanlar. Bunun farkında olmalıyız. Toplum olarak onlara daha iyi bir yaşam ortamı sunmalıyız. Bu hepimizin görevi olmalı. Bu görev bilinciyle harekete geçen herkesi bir kez daha tebrik ediyorum.