Önceki gün Antalyaspor’da sessiz sedasız bir operasyonun gerçekleştiğini yazdım.
12 yılı Antalyaspor forması altında geçen Zeki Yıldırım’ın kampa götürülmemesine dikkat çektim.
Yaşanan bu olay karşısında ise Antalyaspor camiasının deyim yerindeyse kulağının üstüne yattığını vurguladım.
Yazımdan hemen sonra Zeki’nin bu kez tesislere sokulmadığını öğrendim. Bunu da kamuoyuyla paylaştım. Skandal karar karşısında deyim yerindeyse uyuyan dev uyandı ve sosyal medya Zeki Yıldırım paylaşımlarıyla çalkalandı.
Bence taraftar tepkisini net olarak ortaya koydu. “Zeki takımda kalsın” diye baskı yapmadı. “Bir yıl daha sözleşmesi devam ederken neden kampa götürülmedi? Antrenman için gittiği tesislere neden alınmadı?” sorularının yanıtlarını haklı olarak aradı. Ve tabii bir açıklama bekledi. Ancak yönetim kurulu ve teknik direktör Bülent Korkmaz her zamanki gibi olayı duymazdan geldi. Açıklama yaparak haksız duruma düşmek istemeyen Zeki de sosyal medya hesabından “Sabrediyorum” demekle yetindi. Haliyle taraflar konuşmayınca kim haklı kim haksız tartışması alevlendi.
Kişisel olarak bir yıl daha sözleşmesi bulunan ve sözleşmesinde “Garanti para alır” maddesi bulunan Zeki Yıldırım’ın kampa götürülmeyerek Antalyaspor’un zarara uğratıldığını düşünüyorum. 12 yılını Antalyaspor’a veren bir oyuncunun her ne sebeple olursa olsun tesislere alınmaması şık olmamıştır. Yönetimin yaşananlara acil el koyması gerekirdi. Ancak bunu yapmak yerine sessizliğe büründüler. Haliyle tartışma da gitgide büyüdü. Bunun daha da büyümemesi için birilerinin artık ortaya çıkma zamanı geldi. Doyurucu bir açıklama yaparak kamuoyu bilgilendirilmeli. Aksi halde her maçta yönetim ve teknik heyete yönelik protestolar başlar. Bu da arzu etmediğimiz bir durumdur.
Bu arada kaotik ortamdan faydalanmak isteyen kesimlerin de bu süreçte varlığına şahit olduk. Antalyaspor görünümlü bu kişiler Zeki’yi haksız çıkarma adına yoğun bir çaba sarf ediyor. Yönetime düşmanlık besleyenler de boş durmadı. Egolarını tatmin etmek için hakaretlere varan paylaşımlarda bulundular. Bu kişilere daha fazla fırsat verilmemeli. Dolayısıyla bir kez daha söylüyorum: Gerekli merciler gerekli açıklamayı yapsın ve tartışmalar geride kalsın.