Mesleğe başladığım 1995 yılından beri ilk kez bu kadar uzun bir tatil yaptım. Dile kolay, tam bir aydır sizlerden uzağım. Gerçekten iyi geldi. Bugünden itibaren yine zaman zaman beraber olacağız.
Gelelim konumuza.
Konumuz bugün Antalyaspor. Daha doğrusu, herkesin diline pelesenk olan hafriyat olayını konuşacağız.
Bilmeyenlere kısa bir hatırlatma yapmak isterim. Antalya Büyükşehir Belediye eski Başkanı Menderes Türel’in hayata geçirdiği hafriyat konusunun amacı, Antalyaspor’a sabit gelir kaynağı yaratmaktı. Büyükşehir Meclisi'nden geçen karara göre hafriyattan elde edilen gelir, Antalyaspor Kulübü Derneği’nin kasasına girecek, oradan da Antalyaspor A.Ş.’ye aktarılacaktı. Ancak, son dönemlerde buradan elde edilen gelirin Antalyaspor A.Ş.’ye gitmediğini biliyoruz. Elde edilen gelirin birilerine rant olarak geri döndüğü iddiaları var.
Konunun tarafı olan Antalya Biriketçiler Nalburiyeciler İnşaat Malzemecileri ve Hafriyatçılar Esnaf Odası Başkanı Özgür Bucaklı, düzenlediği basın toplantısında ciddi iddialarda bulundu. Kimsenin beklemediği dobra açıklamalarını duyunca şaşırmadım desem yalan olur. Lafı hiç eveleyip gevelemeden direkt söyledi.
Gelin, isterseniz Bucaklı ne dedi, önce onu bir okuyalım:
“Antalya’da yıllık 1 milyar TL’lik hafriyat işi olmasına karşın Antalyaspor’a para aktarılmıyor. Hafriyat paraları gayri resmi toplanıyor. Antalyaspor Kulübü Derneği Başkanı Aziz Çetin bana ‘pasta büyük, birlikte yiyelim’ teklifinde bulundu. Yaşadıklarımı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e açtıktan sonra ise kalemim kırıldı.” diyen Bucaklı, bu nedenle hafriyatçılar odasının olağanüstü seçime götürüldüğünü iddia etti.
Burada ciddi bir suçlama var. Antalyaspor’a gitmesi gereken paranın başkasının cebine gittiğini söylüyor. Bu isimlerden birinin de Antalyaspor Kulübü Derneği Başkanı Aziz Çetin olduğunu belirtiyor. Şimdi söz sırası Başkan Aziz Çetin’de. Kendisi bir hukukçudur. Tatmin edici bir açıklama yapacağından şüphem yok.
Ancak kişisel olarak, Başkan Özgür Bucaklı’nın Antalyaspor formasıyla bu basın toplantısını yapmasını doğru bulmuyorum. Elbette o şanlı formayı giyebilir. Ancak Antalyaspor’un kurumsal kimliğinin bu tür olaylara karışmaması gerekir. Bunu yaparak daha inandırıcı olacağını düşünmüş olmalı herhalde.
Basın toplantısı sonrası gazeteci dostlarım bana sordu: “Deneyimli bir gazeteci olarak, Antalyaspor’un içini dışını bilen biri olarak bu olayın özeti nedir?” Ben de, “Bu konuyu bugün değil, yıllardır yazıyoruz, karalıyoruz. Konunun muhataplarından kiminle konuşsan, hak verdiğin bir durum.” dedim. Gerçekten, kime gitsen önüne bir dizi belge koyuyor. Herkes, bir diğerinin belgesinin sahte olduğunu söylüyor. Belgeler havada uçuşmasına rağmen bir sonuç alınamıyor. Artık devletin etkili ve yetkili kişileri bu kayıkçı kavgasına bir nokta koymalı.
Evet, elbette bildiğim, emin olduğum konular var. Ancak bunlar yüzde yüz belgeye dayalı değil. Haliyle yazarken bir hata yapmamak adına daha dikkatli davranıyorum.