16 Haziran tarihli ‘Ulaşımda klima sorunu’ başlık köşe yazımda, “Kamu yararı gözetilerek yapılan haberler biz gazetecilere gerçek görevini hatırlatır. Yazılarımı takip edenler bilir. Son günlerde yaşanan bazı olumsuzlukları sizlere aktarmaya çalışıyorum. Turizmin başkenti olarak gösterilen Antalya’da kaldırımların işgal altında olduğunu, milyon yıllık falezlerin delik deşik edildiğini yazdım. Bu konuları gündeme getirince okuyucularımız dilenci sorununa da el atmamı istedi. Geçenlerde bu olayla ilgili rahatsızlıkları dile getirdim. Bir başka okurumuz arayarak toplu taşıma araçları konusunu işlememi istedi. Okurumuz, özellikle şehir içi ulaşımında sıkıntı yaşandığını dile getirdi. Yaz sıcaklarının geldiğini hatırlatarak, araçlarda klimaların çalıştırılmadığından yakındı. Yolculuk esnasında sucuk gibi olduklarını belirten yolcuların, şoförleri uyarmasına rağmen başarılı olamadıklarını dile getirdi. Konuyu bize aktarıp ilgilenmemizi istedi” diye yazmıştım.
Sonrasında konuyu sizlere aktarıp çözüm üretilmesi gerektiğini vurguladım.
Yazımın çıktığı gün yakın bir dostum aradı. Doğru bir konuya temas ettiğimi belirtti ve devamında, “Toplu taşıma aracı kullanan biriyim. Kullandığım güzergahta bindiğim otobüslerde klima açık. Ancak yine de sucuk gibi oluyoruz. Niye? Çünkü sefer sayısı az. Az olunca her araç kapasitesinin üzerinde yolcu alıyor. Tabi bu da insanların üst üste binmesi demek” diyerek farklı bir çerçeve çizdi.
Bir okur da yaptığı yorumda şöyle dedi: “Büyük bir sorun KL08 Hattı. Tüm otobüslerin klima açmaması ve şoförlerin agresif tutumu bizi bıktırdı. Fiyatlar 8 TL oldu, sorunlar değişmedi. Seferler yetersiz. Her gün otobüste kavga var.”
Bir başka okur da, “Kültür Mahallesi tarafına giden LF10 ve LF09 hatlı otobüsler tıklım tıklım dolu oluyor. Şoförler bununla kalmıyorlar daha fazla yolcu alıyor. Korona var yok dinlenmiyor. Otobüslerin daha sık sefere çıkması gerekiyor” diye yazdı.
Son bir okura daha yer verdikten sonra yazımı toparlamak istiyorum. Toplu taşıma arıcında yaşadığı sıkıntıya değinen vatandaş, “Otobüslerde çok yoğun bir kalabalık var. Kalabalıkta klima açmamalarından bıktık. Artık havalandırma dahi çalıştırılmıyor. Her gün şoförlerle kavga etmek zorunda kalıyoruz. Biri diyor araba arızalı, biri diyor kayışı koptu, biri diyor camları açın. İnsanlarla dalga mı geçiyorsunuz? Benzine zam geldiyse biz bedava binmiyoruz. Bizim biniş fiyatlarımıza da zam geldi. Ayıp gerçekten çok ayıp. Kınıyorum.”
Vatandaşın sesine kulak verip kısa bir araştırma yaptım. Sefer sayılarının neredeyse bütün güzergahlarda azaldığına şahit oldum. Klimaların genellikle açık olduğunu ancak zaman zaman bu kuralı ihlal eden sürücülerin olduğunu da duydum. Burada görev Antalya Ulaşım A.Ş.’ye düşüyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan Antalya Ulaşım A.Ş., resmi plakalı belediye otobüslerini denetleyip, kuralları hiçe sayan sürücüleri uyarmalı.
Antalya Otobüsçüler Odası Başkanı Yasin Arslan ve yönetimine de tıpkı Büyükşehir Belediyesi gibi görev düşüyor. Akaryakıta zam geldi diye vatandaşı bu kadar mağdur etmek doğru değil. Kaldı ki neredeyse ayda bir siz de zam alıyorsunuz. Hal böyleyken Antalya sıcaklarında vatandaşa çektirilen bu zulüm niye?