Uzun zaman önce tanımadığım birinden ilginç bir mesaj almıştım.
Mesajda isim verilmemesine rağmen adres belliydi.
İlginç bir başarı hikayesi olan bu mesajı sizinle paylaşıp sonra da bir iki kelam etmek istiyorum.
Buyurun…
“70 yaşında bir adam düşünün, devlet okullarında başarıyla okuyup fizik öğretmeni oluyor.
Öğretmenlikten istifa edip ticarete atılıyor.
5 metrekarelik madeni yağ dükkanını petrol şirketlerine, petrol şirketlerini petrol dağıtım şirketlerine, dağıtım şirketlerini de Türkiye’nin en önemli markalarından biri haline getiriyor.
Turizme atılıyor, ülkenin en iyi otellerinden birini yaratıyor ve dünyanın en önemli organizasyonuna ev sahipliği yapıyor.
Yurtdışında ve yurtiçinde birçok turizm yatırımı yapıyor.
Tam bir başarı hikayesi.
Tırnaklarla kazılarak yaratılan bir imparatorluk.
Azimle, dürüstlükle, çalışkanlıkla yaşanan 70 yıl.
Şimdi bu başarıyı seyredip keyfini çıkarmak varken, kendisine ait Türkiye’nin en iyi otelinin golf sahasında golf oynamak varken, İstanbul’da şirketinin ofisinde manzaraya karşı kahvesini yudumlayıp gururlanmak varken, Bodrum’da bir yandan yatırımlarını izleyip diğer taraftan hayatını sürmek varken, yılın bir kaç ayını Londra’daki malikanesinde yağmurun yağışını, Miami’deki rezidansında okyanusu izleyerek geçirmek varken...
Ailenin en küçük şımarık oğlunun ve arkadaşlarının ellerine yüzlerine bulaştırarak yarattıkları enkazı temizlemek için iş hayatının ilk günlerindeki gibi tekrar kolları sıvıyor ve ufaklığa ‘çekil kenara’ demek zorunda kalıyor. 5 metrekarelik dükkanı büyütürken yaşamadığı stresi yaşayıp, hayatında muhatap olmayacağı insanların ağız kokusunu çekmeye başlıyor.
Oğlan küçük ama ego dünyalar kadar.
Hatta nerdeyse ‘Dünyaları ben yarattım’ diyecek.
3 tane birbirinden lüks arabasının önünde fotoğraf çekip ‘bebeklerim’ yazabilecek kadar görgüsüz.
Ne diyelim Allah evladın da hayırlısını versin.”
Yazı eski olduğu için küçük oğlunu kurtarmaya gelen babanın sonra onun da Antalyaspor’u bırakıp gittiği yazılmıyor. Malumunuz Öztürk ailesi baba-oğul olarak Antalyaspor’un bütün kurullarında başkan olmuş ve neredeyse tapusunu üzerine geçirecek pozisyona gelmişlerdi. Bu durumda bile hiç beklenmeyen bir anda arkalarına bakmadan çekip gitmiş ve Antalyaspor’u kaderiyle baş başa bırakmışlardı.
Şimdi gelelim söyleyeceklerime.
Antalyaspor’da iki kez neredeyse tam yetkili olarak göreve gelen, ancak buna rağmen arkasına bakmadan kaçan Antalyaspor’un eski başkanı Ali Şafak Öztürk yeniden sahneye çıkmış.
Gerçek aşkı Fenerbahçe maçına giderken sosyal medya hesabından paylaşımda bulunarak ‘Yerel medyadaki bazı satılmışlar’ diyerek isim vermeden yerel gazetelerde çalışan bütün arkadaşları zan altında bırakmış.
Baba parasıyla caka satan birinden de bu beklenirdi.
Senin yakın çevrene Antalyaspor üzerinden ‘servet’ kazandırdığını herkes biliyor.
Satmak ve almak bildiği en iyi iş.
Alamadığın kişilere de çamur atarak lekelemeye çalışıyorsun.
Antalyaspor ile ilgili fikir beyan edebilmen için öncelikle iki kez kaçarak Antalyaspor’u neden yüzüstü bıraktığını bize anlatmalısın. Egonu tatmin etmek için Antalyaspor’u 65 milyon Euro borç batağına sürüklemenin hesabını vermelisin. Bunu Antalyaspor kamuoyuna anlatamadığın sürece söyleyeceklerinin hiçbir önemi de yoktur.