Geçtiğimiz gün bir süredir uğramadığım Kale Kapısı’na yolum düştü.
Cumhuriyet Meydanı’ndan Saat Kulesi’ne doğru yürürken etrafa göz atarak ilerledim.
Aniden bir bağrışma doydum.
İster istemez sesin geldiği noktaya döndüm.
İşletme sahiplerinin kavga ettiğini düşündüm.
Ancak ortada bir kavga falan yoktu.
Meğer işletme çalışanları oradan geçen turistleri mekanlarına çekebilme adına değişik ses ve figürler kullanarak bu gürültüyü çıkarıyordu.
İnanın bana bağrışmaları, çağrışmaları kulakları sağır edecek cinsteydi.
Kale Kapısı’ndaki çirkinlik bununla sınırlı değil.
Kafe işletmecilerini geçer geçmez bu kez karşınıza Kedi Evi çıkıyor. Yüzlerce kedinin bulunduğu alan son derece kötü kokuyor. Kokuyla kalmıyor kedi pisliğiyle görüntü kirliliğiyle zirve yapıyor. Bunu kim, niye yapar anlamakta zorlanıyorum. Bu kararın altında imzası bulunanların konuyu bir kez daha gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bitmedi!
Kedi Evi’nin hemen yanı başında bu kez sayıları bir hayli fazla olan faytonlarla karşılaşıyorsunuz. Nostaljik tramvay durağında bulunan faytonlar ilk etapta belki dikkat çekici gelebilir. Ancak faytonları çeken atlar tıpkı kediler gibi pisliğini buraya yapıyor. Kedi ve at pisliği birleşince resmen burnunuzun direği yıkılıyor, nefes almakta güçlük çekiyorsunuz.
Gün boyu güneşin altında adeta eziyet çeken atların durumunu ise anlatmaya gerek yok.
Sözünü ettiğim yer Antalya’nın kalbi sayılan Kale Kapısı bölgesi. Yani turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerin başında geliyor. Kale İçi, Yat Limanı ve Beydağları’nı görüntülemek için en çok fotoğraf çekilen bu alanda yaşanan ses ve görüntü kirliliği kente yarardan çok zarar getiriyor. Sıcakların kendini iyiden iyiye hissettirdiği bu günlerde yaşanan bu rezalete bir an önce dur denilmesi gerekir. Aksi halde imaj konusunda kötü bir sınav veririz. Yetkili ve etkili kişilere duyurulur.