Atalarımızdan yadigar olan miraslardan biride atasözlerimizdir. Maddi değerler dışında manevi değerler içerisinde sayabileceğimiz atasözlerimiz, bizi biz yapan önemli etkenlerden bir tanesidir. Çünkü içerisinde yüzyılları barındırır. Yiğidi öldür hakkını yeme sözü de bize aktarılmış atasözlerimizden biridir. Anlamı, bir kişiyi bir iş sonucu mutlu etmek istiyorsanız ona hakkını vermeniz yeterlidir. Çünkü uğraş sonucu elde edilen şey onun başarısı yani hakkı olur. Bu övgü ya da maddi bir şey olabilir.
Bu sözü bugünkü Antalyaspor yönetimi için kullanabiliriz. Zamansız bir dönemde göreve geldiler. Gelir gelmez de bir yığın sorunla karşı karşıya kaldılar. Birçoğu bir önceki yönetimde yer almasına rağmen maddi açıdan kulübün bu kadar sıkıntılı oluğundan çok haberdar değildi. Birkaç isim değişikliğiyle yola devam ettiler. Sürekli maddi sıkıntılarla boğuşmak zorunda kaldılar. 4 kez transfer engeliyle adeta duvara tosladılar. Futbolcu maaşlarını ödemekte zorlandılar, zorlanıyorlar. Her gün bir futbolcu alacakları için FİFA’ya başvuruyor, yönetimi çaresizliğe sürüklüyor. Aynı şekilde personel alacakları da idarecilerin elini kolunu bağlıyor. Piyasaya olan borcu sorma gitsin. Kısacası Antalyaspor Yönetimi, yukarıda da belirttiğim gibi ekonomik olarak darboğazda ve bu sıkıntı her geçen gün kendini iyiden iyiye hissettiriyor.
Ancak tüm olumsuz tabloya rağmen Antalyaspor, son haftalarda çıkışta. Geride kalan 14 maçta kırmızı beyazlı takım, son 3 maçını kayıpsız geçti. Akrep, 2 galibiyet ve bir beraberlikle puanını 18’e çıkararak 11’inci sıraya kadar yükseldi. Skor olarak dikkatleri üzerine çeken Antalyaspor’da elde edilen bu başarı kuşkusuz son anda yapılan ödemeler oldu. Kritik maç öncesi yönetim bir şekilde para bulup futbolcuların hesaplarına yatırdı. Yine alacakları için şikayette bulunan oyunculara son anda ödemeleri yapılarak sözleşmelerini feshetmeleri engellendi. Gecikmeli de olsa personele maaş ödemesi yapıldı. Özetle her sıkıntılı dönemde bir şekilde para bulunup çözüm üretildi. Ama nereye kadar? Artık kökten çözümler için çalışma yürütülmeli. Değilse taşıma suyla değirmen taşı daha fazla dönmez. Tabi bu konuda sadece yönetimin çabası yeterli değil. Daha önceki yazılarımda da dile getirmiştim, başta Antalya Valisi olmak üzere, Büyükşehir Belediyesi, diğer alt kademe belediyeler, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği, iş insanlarının da harekete geçmesi gerekir. Tabi bu da öyle kendi kendiliğine olmaz. Kentte söz sahibi olan etkili ve yetkili kişilerin bir an önce düğmeye basmasıyla olur. Bu ne zaman olur? Çok umutlu olmasam da beklentim bu yönde. Umarım birileri çıkar beni mahcup eder.