Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra Pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini alır ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşünür. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak gelir ve sinemaya ne zaman gideceklerini sorar. Baba, oğluna söz vermiştir, bu hafta sonu sinemaya götürecektir. Ama hiç dışarı çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekir. Gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişir. Önce haritayı parçalara ayırır ve oğluna, ‘eğer bu haritayı düzeltebilirsen, seni sinemaya götüreceğim’ der. Şöyle düşünür; ‘Oh be kurtuldum. En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen, bu haritayı akşama kadar düzeltemez.’
Aradan 15 dakika geçer, çocuk babasının yanına koşarak gelir ve ‘baba, haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz’ der. Adam şaşırır, inanamaz. ‘Getir göreceğim’ der. Gördüğünde de halen hayretler içindedir ve oğluna bunu nasıl yaptığın sorar. Çocuk şöyle açıklar: ‘Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı. İnsanı düzelttiğim zaman, dünya kendiliğinden düzelmişti.’ Antalya en büyük değerimiz onu korumak ve daha da güzelleştirmek için çaba gösteriyoruz. Siz sabahları yatağınızda uyurken, gün doğmadan ilk iş başı yapanlar onlar oluyor. Önce doldurduğunuz çöp konteynerini boşaltmakla işe başlıyorlar, sonra bu kentin sokaklarına, caddelerine sorumlu oldukları bölgelere geçerek ellerindekideki süpürgeleriyle temizliğe başlıyorlar. Biliyorum ki en çok şikayet ettikleri de sigara izmaritleri, bir bankta oturup saatlerce kuruyemiş çıtlatıp yere atılan kabuklar, alkol, meşrubat şişeleri ve kutuları. Özetle artık değişelim. Antalya bizim misafir odamız, bu odayı birlikte temiz tutalım diyorum.