Deprem denilince akla ilk olarak İstanbul gelirken Türkiye’nin büyük bir kısmı 1. derece deprem bölgesinde bulunuyor.
Deprem açısından yerleşim yerleri birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci olmak üzere 5 ayrı bölgeye ayrılıyor. Verilere göre Antalya’nın büyük bir bölümü 2., diğer kısımları 1., 3. ve 4. derece deprem bölgesinde. Başta İstanbul olmak üzere diğer şehirlerde olduğu gibi Antalya’da da ömrünü tamamlamış 50 yaşın üzerinde o kadar konut var ki yenilenmeyi bekliyor. Antalya’nın başta Bahçelievler, Deniz, Şarampol, Doğu Garajı ve çevresi, Çallı ve Dokuma ile Işıklar’ın bir bölümü riskli diyebileceğimiz konutlarla dolu.
Risk taşıyan bu binalar nasıl yenilenir, mülk sahiplerinin de aslında bu konuda kafası karışık. Kentsel Dönüşüm Yasası var.
Örneğin 4’ü dükkan 10 daireli 5 katlı bir apartmanın yıkılıp yerine yenisi yapılacak. Bunu kim yapacak tabii ki müteahhit. Metrekare ve kat sayısı artırılamayacak. Mülk sahibinin cebinden bir lira çıkmadan müteahhit bunu yapabilir mi?
Apartmanda konutu olanlar kendi paralarıyla yaptırtacaklar. Birisinin parası var ‘bina yenilensin’ diyor diğerlerinin ‘yok’. Bu durumda ne olacak, herkes kaderine razı mı olacak. Bu durumda tek çözüm bu bölgelerde kat sayılarının artırılması. Bu konuda görev belediyelere düşüyor.
Antalya Kent Konseyi bakın ne diyor: “Öncelikle bir yapıda dönüşüm uygulaması için “yapının risk taşıması” gerekmektedir. Yasada tanımı yapılmış kurumlar tarafından yapı ile ilgili risk raporunun hazırlanması gerekmektedir. Risk taşıdığı belirlenen yapının durumu ilgili tapu kütüğüne işlenip Tapu Müdürlüğü tarafından yapı sahibine tebligat yapılma zorunluluğu vardır. Yapı sahibi tebligat tarihinden itibaren 15 gün içinde rapora itiraz edebilir. İtiraz halinde bakanlıkça oluşturulan komisyon son kararını verecektir. Bundan sonra kat maliklerinin karar aşamasına gelinmektedir. Kentsel dönüşüm ancak kat maliklerinin 2/3’nün kararı ile başlamaktadır. Bu karara katılmayanlar ya alınan karara uyacak ya da tespit edilen değer üzerinden taşınmazının bedelini alarak evini devredecektir. Bu aşamada değer tespitine itiraz etme hakkı bulunmaktadır. İtirazın sonuçlanması sonrası yapının yıkılması ve yeniden projelendirilerek yapım süreci başlamaktadır. Yapı maliklerin en az 2/3 çoğunluğu ile ortak olarak belirleyeceği yükleniciler vasıtasıyla yenilenecektir.
O halde ne yapılmalıdır? Öncelikle böyle bir öneri geldiğinde, evin bağlı olduğu belediyeden “imar durum belgesi” istenmelidir. Bu belgedeki hükümler ile yüklenicinin sizlere teklif ettiği tasarımın doğruluğu karşılaştırılmalıdır. Çünkü bu belge dışında herhangi bir uygulama yapılamaz. Belgedeki bilgileri herkes anlamayabilir. Sizlere belediye ve Şehircilik ve Çevre İl Müdürlüğü teknik elemanları veya güvendiğiniz bir mimar ya da şehir plancısı yardımcı olabilir. Sözleşmelerinde mutlaka bu konuda deneyimli bir hukukçu tarafından incelenmesi gerekmektedir. Yapılacak sözleşmeler genellikle “satış vaadi sözleşmesi” olarak hazırlanmakta ve imzalanmaktadır. Bu tür sözleşmeden daha sonra vazgeçmek oldukça zordur ve birçok cezai sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Sözleşme yapacak firmanın bu işi yapmaya yetkili olduğu, teknik ve mali gücünün yeterliliği de irdelenmelidir. Son olarak da eğer inşaata karar verilirse yasa gereği inşaatın denetimi yapacak firmanın ev sahibi tarafından belirlenmesin ve bu işin yüklenici firmaya bırakılmaması gerektiği unutulmamalıdır.
Yasa ortada mülk sahiplerini bilgilendirmek istedim.