Her ülke, sahip olduğu doğal ve kültürel varlıkları korumak ve uluslararası alanda tanıtabilmek için çaba gösteriyor. Esasen ekonomik bakımdan büyük masraflar gerektiren bu çabanın birkaç nedenden kaynaklandığını söylemek mümkün. Bunların başlıcaları mevcut değerleri gelecek nesillere aktarabilme, medeniyetler arası mücadelede üstünlük kurma ve ülkeler arasında itibarlı bir konuma sahip olma arzusu. Asıl en önemlisi hızla gelişmekte olan küresel turizm pastasından daha fazla pay almak.
Doğal ve kültürel değerlerin korunması ve tanıtılmasında küresel etkinliklerin ve organizasyonların rolü önemlidir. Özellikle bütün ülkeleri bir çatı altında toplayan Birleşmiş Milletler ve onun bir alt kuruluşu olan Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından bu konuda yürütülen faaliyetler, uluslararası alanda büyük bir etkiye sahiptir. Hiç kuşkusuz bu faaliyetler arasında 48 yıl önce yürürlüğe giren Dünya Doğal ve Kültürel Mirası Koruma Sözleşmesi ayrı bir önem taşır. Bugüne kadar 177 ülke tarafından imzalanan bu sözleşme çerçevesinde belirli niteliklere haiz kültür ve doğa varlıkları dünya mirası ilan edilmekte ve Dünya Mirası Listesi adı altında yayınlanmaktadır. Ülkelerin kültür ve turizm alanındaki itibarları, adeta bu listedeki varlıklarının sayısıyla paralellik göstermektedir. Dolayısıyla ülkeler, Dünya Mirası Listesi’ne girebilmek için adeta yarış halindedirler.
Tam da bu konuyla ilgili olarak geçtiğimiz hafta bir haber çalışması dikkatimi çekti. Bakınız Dünya Mirası Listesi’nde ülkemiz ne durumda. UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki doğal varlıklardan sadece 18'i Türkiye’den. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kayıtlı bin 121 kültürel ve doğal varlıktan sadece 18’i Türkiye’den. Her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği Kekova 19, Sagalassos Antik Kenti 10, Perge Antik Kenti 10, Harran, Ahlat ve Alanya 19 yıldır listeye girmek için bekliyor. Türkiye’nin 78 kültürel ve doğal varlığı yıllardır geçici listede bekletilirken, UNESCO’nun 10 temel kriterinden pek çoğunu karşılayacak nitelikte olan Antalya’nın Kaleiçi semti geçici listeye bile giremedi. Herkesin bu konuda düşünceleri olacaktır… Şunu yanlış yaptık… Yok bunu yanlış yaptık… Eksikliklerimiz var… gibisinden ben de diyorum ki biz nerede hata yaptık ki gözümüz gibi koruduğumuz Kaleiçi listeye bile giremedi.