Esnaflık ekmek teknesi, bereket, namus, ahlak gibi kavramların devreye girdiği bir mesleki deneyim olarak görülür. Esnaf, bu bağlam içinde unutulmaya yüz tutmuş değerlerin, sıcaklığın ve samimiyetin taşıyıcısıdır.
Esnaf, ekmek peşinde koşan, ahlaklı ya da çevresindeki mahalleyle birlikte samimi ortamın oluşmasını sağlayan nostaljik bir imge ya da toplumsal dayanışmanın metaforlarından biridir. Ülkemizde esnaflığın kültürel belirlenimi ve tanımı eski bir geleneğe dayandırılmaktadır. Buna göre, Türk esnaf ve zanaatkarlarının, hem mesleki hem de meslek ahlakı açısından beslendiği şüphesiz en önemli kaynak, kökleri Ahilik sistemidir.
Bu sistem ile çıraklık, kalfalık, ustalık eğitim süreçleri belli kural ve kriterlere bağlanarak, mesleğin yeni nesillere temel prensipler çerçevesinde aktarılarak geliştirilmesi sağlanmıştır.
Günümüzde esnaf, sanatını öğreteceği çırak bulamıyor, kalfa sayısının çok azaldığını söyleyebilirim.
Antalya’da durum böyle, Anadolu’nun diğer şehirleri de bizim gibi olmalı. Bunun birçok nedenleri var, bu konuda herkes farklı düşünceler içerisinde.
Esnafın çırak bulamamasının nedeni eğitim sistemi olabilir mi?
Hayır, meslek liselerinden mezun olmuş ve herhangi bir yükseköğretim kurumunu kazanamamış gençler hayatlarına nasıl yön veriyor olabilirler.
İş bulanlar Antalya’nın değişik sektörlerinde istihdam edilirken bir o kadar da evinde oturan, anne ve babadan harçlık istemeye utananlar da vardır.
Antalya’da mezun meslek liseleri branşları dışında iş aradıkları ve bulduklarını da söyleyebilirim. En kolayı tabii ki bulabilirse ‘ne iş olursa yaparım’ diyerek herhangi bir turistik konaklama tesisine adım atmak.
Yabancı dilin ne önemi var ki garsonluk, bulaşık yıkama, oda hizmetleri, bahçıvanlık vs çalıştıkları alanlar değişkenlik gösteriyor.
Çok önemli bir soruna bir kez daha dikkat çekmek istedim, düzeltmek devletin işi.