Koronavirüs nedeniyle ülkemizde de ara verilen futbol müsabakaları geçen hafta kaldığı yerden yeniden başladı. Seyircisiz oynanan maçları futbolseverler ekran başında izledi. Şehrimizin takımı Antalyaspor, Beşiktaş ile karşılaştı. Günler öncesinden maçın skorunun ya beraberlik ya da Antalyaspor’un galip gelebileceğini tahmin etmiştim. Çünkü tribünlerde taraftarın olmaması dezavantaj olabilirdi. Keyifle izlediğim maçı Antalyaspor kazandı. Futbol bir tutku sizleri bilemem, ben ve ailemi o gün akşam çok mutlu etti. Sevinçliydik, ‘Akdeniz akşamlarını’ söyledik. Futbol, artık sadece futbol değildir. Futbol, oynanan oyunun ötesinde pek çok şeyle ilintilendirilen ve anlamlandırılan bir oyun halini aldı. Futbol, insanoğluna bir oyun olmanın ötesinde eğlence, iktidar, güç, üzüntü, sevinç, ulusal onur ve hepsinden de öte kendi kimliklerini, kendilerini bulabildikleri bir dünyanın anahtarını sunmaktadır. Futbol sadece kimliklerin oluşmasına katkıda bulunmaz, aynı zamanda farklı sosyal kimliklerin karşılaşmasına ve birbirlerinden etkilenmesine de vesile olur. Bu açıdan farklı ülkelerin birbirleri ile oynadıkları milli maçlar ve diğer kulüp takımlarının kupa mücadeleleri küresel bir dünya kültürünün yaratılmasına ve yaşatılmasına da aracı olur. Kimlik, günlük yaşamdaki kültürel aktiviteler içerisinde yeniden oluşturulur ve kimliğin bu oluşum sürecinde spor ve futbol gibi etkinliklerin büyük katkısı olur. Futbolun yaşam ile kurmuş olduğu bağ öylesine güçlüdür ki, futboldan uzaklaştığınızı zannettiğiniz bir ortamda aslında futbola daha da yakınlaşmış olursunuz. Çünkü futbol, toplumsal yapı içerisinde her geçen gün daha fazla yer işgal etmeye başlamıştır ve bu işgal sonrasında toplumsal ortak paydanın yaratılmasında, güçlendirilmesinde de daha fazla rol oynamaktadır.