Salgın Çin’de ilk ortaya çıkıp ciddi bir şekilde yayıldığı zaman çoğumuz sanki uzak bir alemde gerçekleşen bir hadise gibi izledik. Bazımız alaya aldı. Batı’nın siyasileri Çin’in verdiği tepkileri küçümsedi, çoğu yardım etmeye kalkışmadı. Öyle ya bu Çin’in sorunuydu. Ancak birkaç ay sonra olaylara bakışımız değişti, sorun bir anda bizim sorunumuz oldu. Düne kadar Çin’i yeteneksizlikle suçlayan Batı medyası, Çin’in uygulamalarını kendi ülkelerine tavsiye eder oldu. Kesin bir şey varsa o da şu üstün mücadeleleri ile bu salgın da tarihin karanlık sayfalarında kalacak, yeni bir dünyaya merhaba diyeceğiz. Bu dünya nasıl mı olacak? Hayatımızda çok şeyin değiştiğini hep birlikte göreceğiz. Bir kaç ay öncesine kadar insanların çoğu koronavirüs ailesini duymamıştı. Ancak bugün 14 milyonu aşan hasta sayısı ve yüz binleri bulan can kayıplarından sonra dünyanın gündemine yerleşti. Bizim neslin karşılaştığı en önemli olay olmaya aday olan bu salgının dünyayı değiştireceğine şüphe yok. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu değişimleri şimdiden kesin bir şekilde görmek mümkün olmasa da, mevcut durumdan hareketle bazı makul tahminler yürütmek mümkün. Bu salgından sonra en az 20 saniye el yıkama alışkanlığının yaygınlaşacağı ve kalıcı olacağı söylenebilir. El sıkışma, sarılma gibi insan ilişkilerinde önemli rol oynayan davranışlar azalabilir. İşletmelerde çalışanların sağlığı ile ilgili bilinç artabilir, özellikle rahatsızlık durumlarında bazı çalışanların evden çalışmasına daha çok izin verilebilir. Tiyatro, sinema, uçak, otobüs ve restoranlarda özellikle salgının bitiş aşamalarında insanlarda hakim olan korkuyu azaltmak için koltuk sıklığı ve oturma düzenlerinde bazı değişikliklere gidilebilir. Bu değişiklikler, virüsün bıraktığı travmaya bağlı olarak uzun süre kalıcı olabilir.