İnsanların tarih sahnesine çıkışına kadar olan süreçte, dünyanın coğrafi özellikleri bir kaç defa değişmiştir. Belirli dönemlerde, dünyamızın unsurları arasındaki doğal dengenin çeşitli nedenlerle bozulmasına bağlı olarak, iklimde de büyük değişmeler olmuştur.
Nitekim insanlık tarihinin başladığı dönemden günümüze kadar olan süreçte, yeryüzünün buzullarla kaplandığı, buzul ve buzullar arası dönemlerde yaşanmış doğal ve beşeri çevre büyük ölçüde etkilenmiştir.
Doğal etkenlerle ilişkili olan bu değişmelere, 19. yüzyılın ortalarından itibaren, insan etkilerinin de katkısı olduğu kesindir. Sanayileşmeyi kontrol altında tutamadık.
Bugün hemen bütün iklim bilimciler tarafından, dünya iklim sisteminde bir bozulmanın olduğu kabul edilmektedir. Doğal dengenin bozulmasına neden olan insanların, gerekli önlemler alınmadan çeşitli etkinliklerinin devam etmesi halinde, iklimdeki bu bozulmaların artarak, sonucu çok olumsuz olabilecek, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliklerinin yaşanacağı, kesin bir dille ifade edildi. Dünyanın yüzde 20 oksijen deposu Amazon ormanları günlerdir yanıyor. Buna biz insanlar neden olduk, yangını söndürmek için uğraş veriliyor. G7 Zirvesinden Brezilya’ya 20 milyon dolar yardım kararı çıktı. Brezilya bunu kabul etmedi. Nedeni hani bir tabir vardır ‘Kimseye gebe kalmamayım’ meselesi.
Ülkemiz karmaşık iklim yapısı içinde, özellikle küresel ısınmaya bağlı olarak, görülebilecek bir iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelerden birisi. Sıcaklık artışından daha çok çölleşme tehdidi altında bulunan Güney Doğu ve İç Anadolu gibi, kurak ve yarı kurak bölgelerle, yeterli suya sahip olmayan yarı nemli Ege ve Akdeniz bölgeleri daha fazla etkilendi. Ülkemiz iklim değişikliği ile ilgili yeteri kadar çaba gösteriyor mu?
Ülkemiz su kaynaklarını yönetmeye çalışıyor. Suyu yönetmede başarılı olduğunu söyleyebilirim. Antalya yaş sebze ve meyvenin başkenti. Örtü altı sera ve açık alanda yapılan üretimde kullanılan suyu çok dikkatli kullanmak mecburiyetindeyiz. Antalya’nın sadece seralarda değil artık açık alanda da damlama veya fıskiyeli üretime geçmesi kaçınılmazdır. Bunu da yeni bir ürün planlaması ile sağlarsınız. Çok su isteyen meyve veya sebzelerin yerine daha az sıklıkla suya ihtiyaç duyan ürünler Antalya Ovası’nda yerlerini almalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ilk planlayacağı bölge Antalya olmalıdır. Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinden en çok etkilenen Antalya suyunu tüm paydaşlarla birlikte çok iyi yönetmelidir. Bilmem anlatabildim mi!