Bu yılın ilk çeyreğinde koronavirüs salgınını önlemek amacıyla alınan tedbirler neticesinde, birçok ülke sosyal ve ekonomik kısıtlama içeren kararlar almak durumunda kaldı. Salgının etkileri, ilk olarak sağlık alanında yaşanan krizle ortaya çıktı ancak zamanla ekonomik ve sosyal alanlarda da salgın etkisini göstermeye başladı. Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından yayınlanan raporda salgınının çalışma yaşamına etkisinin oldukça kapsamlı olacağı, binlerce hatta milyonlarca insanın işsiz kalacağı uyarısı yapıldı. Uluslararası Çalışma Örgütü virüsün neden olduğu sosyal ve ekonomik risk ile artan işsizliğin emek krizine yol açabileceğini öngörerek ülkeleri bu hususta uyardı. Ülkemizde de başta sanayi olmak üzere, turizm, tarım ve esnafa yönelik destek paketleri verildi. Kamu bankalarından düşük faizli kredi imkanı bile sağlandı. Ülkemizde virüsün yayılımı hiç de iç açıcı bir durumda değil. Hafta sonu için sokağa çıkma kısıtlamaları başladı. Herkes tedirgin. En çok da iş dünyası. Kurumların bu yönde yaptıkları açıklamaları okuyorum. Neler neler talep etmiyorlar ki neredeyse ‘borçların tamamı silin’ diyecekler. ‘Krediler ertelensin’, ‘Yeni kredi verilsin’, ‘Kredi ödemeleri ertelensin’, ‘Vergi ödemeleri gelecek yıla kalsın’, ‘Kısa Çalışma Ödeneği devam etsin’, ‘Kısa Çalışma Ödeneği desteğinden bizim sektör de faydalansın’, ‘Kira yardımı yapılsın’ gibi dahası da var… Evinde ailesiyle oturan işsiz genç, utana sıkıla söyleyemiyor bile, babasından harçlık bekliyor. İş dünyasına şunu sormamız gerekiyor. Özellikle, geçmiş yılların banka kredisi ertelenmiş ve yeni kredi verilmiş, personeline kısa çalışma ödeneğinden faydalandırılmış, kira, elektrik, suda indirim veya borç ötelemesi yapılmış olanlara. Sadece şuna cevap vermelerini istiyorum. Ekonomik olarak gerçekten zor durumda mısınız? Çok zarar etmiş olabilir misiniz?