Öğretim süreci kendine has özellikleri olan ve odağına sadece öğrenciyi değil anne ve babayı da alan bir süreçtir. Bu süreci çocuğun nasıl götüreceği anne ve babanın çocukla kurdukları ilişkiye bağlıdır.
Aynı zamanda çalışmak, sorumluluk almak, hayatta tutunmak gibi konularda anne ve babanın yaklaşımları ve çocukları ile kurdukları ilişkide bunları işlemlemeleri çok önemlidir. Çocuklarından aşırı beklentileri olan ve hata yapmasına tahammülü olmayan anne ve babalar da muhtemelen beklentileri yüksek olan anne ve babalar tarafından büyütülmüştür. Oysa çocuklarımızdan öğrenecek çok şeyimiz var.
Öğrenme ilişkisi etkileşimsel olduğu için anne ve babalar, öğretirken öğrenme şansını da yakalarlar. Bu şansın en fazla olduğu dönem, tatil dönemleridir. Bu sebeple anne ve babaların tatil dönemlerini çocuklarıyla kurdukları ilişkiyi geliştirmek için kullanmaları faydalı olacaktır.
Tatil, günümüzde modern insanın yoğun çalışma temposunda en büyük motivasyon kaynağıdır. Çocukların tatil döneminde çalışıp çalışmayacakları, ebeveynlerinin çalışmak ve tatil kavramlarından ne anladıklarına göre değişiyor tabii ki.
Bir ebeveyn çocuğuna çalışmayı mı öğretmelidir yoksa onu hayata mı hazırlamalıdır? Bu noktada da ebeveynin hayata bakış açısı ve onu nasıl anlamlandırdığı konusu devreye giriyor.
Hayata çalışmanın kutsallığı, emek vermenin değeri üzerinden bakan bir ebeveyn ile hayatta sadece çıkar elde edebileceği, kazanma odaklı alanlarda emek vermek gerektiği şeklinde bakan bir ebeveynin çocukları arasında hayata hazırlanış biçiminde farklılık olacağı kesindir.
Bana göre, derslerden, kurslardan, etütler, spor antrenmanları, sanatsal etkinlikler ve bunun gibi birçok aktiviteden nefes almaya fırsatı kalmayan, sürekli bir koşuşturmacanın içerisinde oradan oraya savrulan çocuk ve gençlerle sıklıkla karşılıyoruz.
Ailenin yüksek beklentileri sonucu ortaya çıkan bu yoğun program ve yarattığı stres karşısında genç bireylerin limitleri zorlanmakta, hayal kırıklığı yaşanmakta ve öğrenciler kendilerini pasif, değersiz ve yetersiz hissetmektedirler.
Genç bünyeler, tatili vinçlerle çeker hale geliyorlar. Çocuğumuz ne kadar donanımlı olursa o kadar şansı olacak diye düşünüyoruz. Bunun da altında yatan “başarı” kavramı çok önem arz etmekte. Başarısızlık tahammül edilebilir bir şey değil.
Anne ve babaların çocuklarından beklentisi o kadar yüksek seviyelere ulaşıyor ki bunun yarattığı stres çocukları ve performanslarını olumsuz yönde etkiliyor. Çocuklarınızı rahat bırakın tatilin keyfini doya daya yaşasınlar diyorum.