İnsanoğlu doğar doğmaz anne sütünün verilmesi ile susmuş, daha sonraki zamanlarda ister hasta isterse sağlıklı olsun hep tüketime meyilli olmuştur. Kah aç kalmış, kah bolluk içerisinde yaşamış, fakat gözü doymamış ve tüketici varlıkların en acımasızı olmuştur. “İnsanoğlunun gözünü bir avuç toprak doyurur” sözü ne kadar yerinde söylenmiştir. Hedefine ve isteğine ulaştıktan sonra, “hep bana, Rab bana” diyerek daha var mı diye beklemiştir. Belgesellerde gördüğümüz gibi hayvanlar doyacakları kadar avlanıp, doyduktan sonra o bölgeden çekilip giderler. Fakat ava giden insanların avlanmalarını görünce, insanların gözünün doymadığını ve doğanın kanununu hiçe saydıkları görülmektedir. Gerek sanayide, gerek ekonomide, gerek ise diğer dallarda hep israf ekonomisi ön plandadır. Memleketimizde ekmek, yemek, kağıt, cam vs. gibi atık malzemelerin çok fazla değerlendirildiğini söyleyemem. Fakat her alandaki geri dönüşümün yurt ekonomisine katkısı inanılmaz fazladır. İş yeri ve meskenlerdeki atık madde kalıntıları rastgele kullanılmakta, ayrıştırma işlemi zorlaşmaktadır. Halkımız bu konuda bilinçli olmalıdır. Sizlere birkaç örnek vereyim. İskandinav ülkelerinde oldukça yüksek bir refah seviyesine sahip olmalarına rağmen çöpe kağıt ve cam atmak mümkün değildir. Görevliler her gün gelip çöpünüzü alırlar. Çöpün içinde kağıt ve cam olmaz. Haftanın bir günü ise bu tür yeniden değerlendirilebilecek çöpler alınır. Hiç kimse kağıt paraları cebine tıkıştırmaz, cüzdanına yerleştirir. Çünkü para zarar görürse devlet yeniden basmak zorunda kalacak ve masraf olacaktır. Bosna savaşını kazanan Arnavut Boşnaklar hep kendi yağları ile kavrulmuştur. Tünel kazmışlar, sokak tabela direklerini kullanarak tank delici yapmışlardır. Düşünmeden yapılan harcamalar, canlılara ihanettir. Hz Muhammed (S.A.V) “Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz” demiştir. Bu hadis çok şeyi ifade ettiği gibi, zamanımız iktisat zamanıdır. Çünkü dünya kaynakları hızla tükenmekte ve yoksulluk kapımıza dayanmaktadır.