Otobüsler son zamanlarda tıklım tıklım. Hem havanın sıcaklığı, hem otobüslerin sıkışıklığı, hem de son dönemde artan trafik yoğunluğuyla otobüslerde sürekli bunalmış halde yolun bitmesini bekliyor herkes. Ancak, birçoğumuzun günde en az 2 kez kullandığı bu toplu taşımada, maalesef birçok şeye karşı fazla tahammülsüzüz. Birçoğumuz sürekli toplu taşımalarda yer verme gibi konular hakkında konuşuyor ama çoğumuzun unuttuğu bir grup var: Çocuklar ve özel gereksinimli bireyler.
Çocukların sürekli ağlamalarına, sorular sormalarına, sesler çıkarmasına alışmamız gerekiyor. Toplu taşımaları kullanmada onların da en az bizim kadar hakları var. Toplu taşımalar, toplumun her kesimine hizmet vermek için varlar çünkü.
Otobüslere binen özel gereksinimli bireyler de kimi zaman ses çıkarabiliyor, bağırabiliyor veya ağlayabiliyor. Ancak, yukarıda da dediğim gibi, bu araçlar onlara da hizmet etmek için varlar.
Esasında, her zaman dönüp sözel tepkiler vermiyoruz. Bazen onlara fazla müdahale ediyoruz eylemlerimizle. Cık cıklıyoruz, bir bakış atıyoruz, ofluyoruz. Neden bu kadar tahammülsüzüz, bunun ne kadar ayıp olduğunu göremiyor muyuz? Burada çok ciddi bir terbiyesizlik var halbuki.
Yukarıda da dediğim gibi, bazen fazla müdahale ediyoruz. Bazen de maalesef, kendilerini hiç umursamıyoruz. Örneğin, otobüslerde onlara ayrılmış koltuklar var. O koltuklardan kalkıp kendilerine yer vermek zorunda olduğumuz halde kendilerini görmezden gelip o koltuklarda oturmaya devam ediyoruz.
Biraz anlayış, hepimizin toplumsal yaşamını ilerletecek. Bizim beş on dakika tepkisiz kalamadığımız veya umursamadığımız şeyler, onların bu toplumda yer kazanmalarını iyice zorlaştırıyor. Biraz anlayış, hepimizi kurtaracak.