Ataerkil değil de, anaerkil bir toplumdan gelmemizi sağlayan yiğit, dört dil bilen Cizreli bir mirin torunu, Cumhuriyet sonrası 25 yıl muhtarlık yapmış, okuryazar Hatice Çiçek... Üç yetim torunu, üç öksüz yeğeni, dört Süryani çocuğu kıtlık ve yoksullukta büyüten kadın... Mardin’de ilk kadın muhtarlardan biri olarak toplumda kadının gücünü ve başarısını gösteren en iyi örneklerden biridir.
Aile içinde yaptığı icraatları hala konuşur olmak fazlaca takdire şayan. Bu örnekler gibi yüzlercesi verilebilir.
Ailede kadın yuvayı yapan ve ayakta tutandır. Aile mutluluğunda en büyük pay onundur. Toplumun en etkili, yönlendirici, birleştirici ve koruyucu unsurudur. Kadının ilerlemesi sosyal adaletin bir şartı olmakla birlikte, yaşanan felaketler sadece bir kadın sorunu değildir. Kadına hakettiği hakları vermek; sürdürülebilir, adil ve kalkınmış bir toplumu inşa etmenin tek yolu, politik, sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel güvenliği başarmanın da ön koşuludur. Kadın seni doğurandır. Kadın senin kız kardeşin, karın, arkadaşın, ilk aşkın, çocukluk arkadaşın, iş arkadaşın, annendir. “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” 1910 yılından itibaren bazı ülkeler tarafından kutlanıyor olsa da esas itibarıyla, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun kararıyla, 16 Aralık 1975 yılından bu yana yaklaşık 50 yıldır, “Dünya Kadınlar Günü” tüm dünya genelinde kutlanıyor. Türkiye’de ise “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” ilk kez 1921 yılında iki komünist kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’nın girişimi ile gerçekleştirildi. Bu tarihten sonra, uzun yıllar “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” kutlamalarına izin verilmedi. 1975 yılından beri 8 Mart yaklaştıkça her gün konuşulan, sonuca ulaşması gereken konular gündeme gelir ve sonrasında tüm sorunlar dondurulur. Oysaki geldiğimiz noktada daha da hissedilir hale gelen toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin çözümü için toplumun tüm kademelerinin elini taşın altına koyması gerekir.
Peygamber Efendimiz’in bir hadisinde yaptığı uyarı, kadınlara vermemiz gereken değeri anlatması bakımından çok önemli aslında: “Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah’tan korkunuz! Zira siz onları Allah’ın bir emaneti olarak aldınız.”
Kadın; sadece anneliğiyle değil; bir birey olarak da görülmeli ve tek bir kimliğin içinde tanımlanmamalıdır. Çünkü kadın, sahip olduğu bütün rollerin yer aldığı zengin bir tanımın içinde hayat bulabilir ve gerçek değerini kazanabilir.
Kadının elinin değdiği her şey daha bir güzel, daha bir güvenilir olmaktadır.
Dünyanın dört bir yanında kadınların Kadınlar Günü kutlu olsun!