Yaşadığım duygu derinliğinden midir, yoksa yaşadıklarımın etkisinde çok fazla kaldığımdan mıdır bilmiyorum ama şarkılardan bir başka etkilenirim oldum olası...
Gün gelir tınılarıyla ruhumun derinliklerine işleyen bir şarkıda gözlerim dolar, ağlarım… Hüzünlü bir şarkıyı tebessümle dinlediğim de olur. Kiminin ezgisi, kiminin sözleri alır götürür beni bir yerlere. O anki ruh halim neyse rotayı da o belirler. Mesai arkadaşlarım bilir, gün boyu radyom hep açıktır. Dedim ya, müziğin, şarkıların (türü ne olursa olsun) bende yeri bir başkadır. Hüznü, sevinci, stresi, gelecek kaygılarımı vs, kısaca hayatı şarkılarla yaşıyorum.
Malum, hayat zorlu bir yokuş. Tırmanırken yüklerinizden kurtulamazsanız eğer, bir süre sonra adım atamaz hale geliyorsunuz. Attığınız her adımda zirveden biraz daha fazla uzaklaşıyorsunuz çünkü yol, ayaklarınızın altından gerisin geriye kayıyor. ‘Ben yoruldum hayat’ deyip her şeyi akışına bıraktığımız anlarda ise kapılar duvar oluyor adeta...
Verilen sözler unutulunca, her seferinde sıcak bir demiri avuçlamaya çalışıyoruz. Hayat boyu o kadar çok sıcak demir tutuyoruz ki, dağlandığı için artık acısını bile hissetmiyoruz Her kapı, devasa bir duvar olup önümüze setler çektiğinde, verilen sözler tek tek unutulduğunda, hatta hiç söylenmemiş sayıldığında yorulduğumuzu, tükendiğimizi hissetsek de umudumuzu sürdürüyoruz. Çünkü bizi ayakta tutan tek şey umudumuz. Nereden ne zaman geleceğini bilemediğiniz ama hep gönülden istediğiniz o sevgi dolu elin, elimizi eninde sonunda sımsıkı tutacağını ve hiç bırakmayacağını hayal ediyoruz. Ve hayal olduğunu bile bile umutla sımsıkı sarılıyoruz buna. Tıpkı Sıla’nın ‘Yoruldum’ şarkısında anlatıldığı gibi;
“Bir rüzgara kapıldım gidiyorum
Sonu hayır mı şer mi bilemiyorum
Hem çok seviyorum dostlar başına
Hem sıcak demir aşk olsun tutana
Ben yoruldum
Söyle senin gücün var mı hala
Kaç yenilgi var
Söyle ömürde Allah aşkına
Akışına bıraktım gidiyorum
Sonu hayır mı şer mi bilemiyorum
Hem eriyorum günden geceye
Hem kapı duvar verilmiş sözlere”
Bazen doğrusunu yanlışını düşünmeden yol almak, azgın dalgalarda kulaç atmak, deli rüzgarlarda savrulmak, kaybolup gitmek gelir içimizden. Bizi yoran hayattan, tüm bu duygu yumağından sıyrılıp düşünmeden hareket etme arzusu kaplar benliğimizi. Fakat yapamayız. Sorumluluklarımız, hayatın gerçekleri bastırır bu dürtüyü. Yarım kalan hayallerimize bir başka zaman devam ederiz tesellisine sığınırız.
Peki ya ertelediklerimiz bizi beklemezse?
Peki ya bir daha o kadar şanslı olamazsak?
Şimdi avuçlarımızın arasındakini, yarın biz kendimizi daha hazır hissettiğimizde bulamazsak? Tüm bu sorulara verecek cevabımız varsa, bırakalım hayaller yerinde kalsın. Ama ya yoksa…
İşte bunun cevabı sadece kalplerimizde.
Çok yorulduğunuzda, hayatın üstünüze üstünüze geldiğini hissettiğinizde siz de benim gibi yapın ve müzik dinleyin. Belki bazı şarkılar anılarınızı depreştirecek, kabuk tutan yaralarınızı kanatacak ama olsun, bir süre sonra kendinizi eskisinden çok daha iyi hissedeceksiniz.