Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 27'nci dönem 2'nci yasama yılı çalışmalarını tamamlayarak 20 Temmuz’da tatile girdi. Yeniden ‘işbaşı’ edecekleri tarih 1 Ekim 2019…
Adli Tatil de aynı tarihte, yani 20 Temmuz’da başladı, 31 Ağustos’ta sona erecek. Yasa yapıcılar 70, yargı ise 40 gün tatil yapacak…
Yapsınlar, gözümüz yok da, Türkiye’nin çözüm bekleyen bunca sorunu varken yargı ve yasama gibi iki önemli organın bu kadar uzun süreli tatil yapması ne kadar doğru tartışılır…
TBMM Genel Kurulu'nda son görüşülen konu 11’inci Kalkınma Planı’ydı. 2019-2023 dönemini kapsayan Kalkınma Planı’nın kabulü sonrasında meclis tatile girdi. Meclisin ikinci yasama döneminde toplam 37 kanun çıkarılırken, kamuoyunda tartışılan şartlı tahliye şeklindeki 'af', yargı paketi; polis, öğretmen ve sağlık çalışanlarının maaşlarını yakından ilgilendiren ‘3600 ek gösterge’ gündeme gelmedi. İktidarın yerel seçimlerde olumsuz etkisini ciddi şekilde hissettiği ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ ile ilgili de herhangi bir yasal düzenleme yapılmadı bu süreçte. Çıkarılması gereken bir sürü yasa, çözüm bekleyen tonla sorun var ama yasa yapıcılar tatilde…
Diğer yandan, benzer bir tezat da yargıda yaşanıyor. Bir yandan onlarca yıldır birikmiş dava dosyalarına çözüm aranırken, yargının yükünün hafifletilmesi planları yapılırken, diğer yandan yargıya 40 gün tatil yaptırılıyor.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Dün, Antalya Ticaret Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin de konuşmasında bu çelişkiye dikkat çekti. Çetin, gündemdeki genel ve yerel meseleleri değerlendirdiği konuşmasında, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye karşı aldığı ‘yaptırım’ kararlarından 4 siyasi partinin bu karara karşı ortak bildiri imzalamasına ve Rusya’dan S-400 füzelerinin alınmasına kadar bir çok meseleden söz etti. “Türkiye’nin bağımsız bir ülke olarak kendi savunma sistemine sahip olması doğru bir politikadır. Ancak, güçlü bir dış politika için içerde siyasi uzlaşma ortamının sağlanması ve ekonominin de güçlü olması gerekir” diyen ATSO Başkanı, TBMM ve Adli Tatil ile ilgili ise, “Böyle bir ortamda Büyük Millet Meclisimiz 1 Ekim’e kadar tatile girmiştir, Meclis 70 gün civarında tatil yapacaktır. Ekonomide üyelerimizin büyük kısmının canı yanıyor, millet bir an önce iyileşme olmasını bekliyor. Amerikan Kongresi tatil yapmıyor, çalışmaya devam ediyor, hatta Türkiye’ye yaptırımları görüşüyor. En azından yargı reform paketinin yasalaşması gerekiyordu. Bu yapılsaydı hem ekonomiye hem de dış politikamıza önemli katkısı olurdu. Ayrıca, ekonomide reform adımları bekliyoruz. Meclis dış politikadaki sorunları, ekonomideki sorunları ele almak üzere bir süre daha çalışmalıydı” yorumunu yaptı.
Haksız mı? Değil elbet. Ülke olarak sancılı günler geçiriyoruz. Herkesin, hepimizin derinden hissettiği ciddi ekonomik sıkıntılar var. Bunun en belirgin göstergesi, yeni kabul edilen 11’inci Kalkınma Planı. Bir önceki kalkınma planında gösterilen hedeflerin neredeyse tamamı yarı yarıya düşmüş durumda. Örneğin 5 yıl önceki 10’uncu Kalkınma Planı’nda ihracat hedefi 500 milyar dolar iken yeni planda bu 226 milyara çekilmiş. Kişi başı gelir hedefi de 25 bin dolardan 12 bin dolara indirilmiş. Geçtiğimiz günlerde gazetemizde de haber olarak yeralmıştı, turizm gelirlerinde daha önce hedeflenen rakam da oldukça geriye çekilmişti. Yani aradan geçen süreçte evdeki hesap çarşıya uymamış anlaşılan. Öyleyse bu uzun tatillerin manası ne?
ATSO Başkanı Çetin dünkü konuşmasında bu tatillerin nasıl başladığını da anlattı. Adli Tatil uygulamasının ilk kez 1927’de yapıldığını belirten Çetin, “O dönemde nüfusun çoğunluğu kırsalda yaşadığı için tatil, hasat dönemi dikkate alınarak ayarlanmış. Yani üretimi desteklemek amacıyla başlatılmış bir uygulama. Ancak günümüzde önemli kurumların bu kadar uzun süre çalışmaya ara vermesi tartışılması gereken bir konudur” dedi.
Bence de tartışılmalı ve ülke gerçekleri göz önüne alınarak tatil tarihi ve süreleri yeniden düzenlenmeli.