TÜİK verilerine göre ülkemizde üniversiteli işsiz oranı yüzde 13.1’e yükselmiş durumda…
Geçen yıl yüzde 10 civarındaydı.
Oran giderek ve hızla artıyor çünkü her yıl on binlerce gencimiz bir üniversiteden mezun oluyor. Ve her yıl on binlerce gencimiz iş arayan dev kervana dahil oluyor…
Neredeyse her dört gencimizden biri işsiz…
Her evde bir işsiz dönemlerinden sonra şimdi de her evde bir üniversiteli işsiz dönemini yaşıyoruz. Yani değişen tek şey, işsizlerimizin eğitim durumu…
Eskiden eğitim, iyi bir iş bulmanın, iyi bir yaşamın, iyi bir geleceğin olmazsa olmazıydı. Şimdi, bırakın üniversite mezununu, yüksel lisans, doktora yapanlar dahi iş bulamıyor. İnanabiliyor musunuz, işsiz üniversitelilerin önemli bir bölümü hukuk mezunları. Bir zamanlar gençlerin, ailelerin hayallerini süsleyen hukuk fakültelerine artık toplum ‘gereksiz’ gözüyle bakar oldu. Hukuk mezunu gençler herhangi bir kamu kurumunda sıradan memur olmaya dahi razı ama bulamıyor…
Haberlerde sık sık karşılaşıyoruz, birkaç kişinin alınacağı kuruma binlerce üniversiteli başvuruyor. Üniversite mezunları vasıfsız eleman ilanlarına bile hücum ediyor ama nafile…
Asgari ücretli bir iş için bile iktidar partisinin milletvekillerinin, teşkilatların kapısında aileler adeta nöbet tutuyor. Senelerce dirsek çürüten gençler, çocuklarının geleceğini inşa etmek adına maddi manevi hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan aileler, umutsuz, karamsar…
Norveç, Danimarka, Finlandiya nüfusu kadar genç sokakta geziyor. Kimse bu işin sonunun nereye varacağını kestiremiyor…
Biri mezun, üniversiteli 2 çocuk sahibi bir baba olarak ben de bizzat yaşıyorum bu çıkmazı. Ne olacak, nasıl olacak bu çocukların geleceği nasıl şekillenecek endişe içindeyim. Her geçen gün üniversite sayısı, dolayısıyla mezun sayısı artıyor. Hükümetin ‘her ile bir üniversite’ projesi, ‘her ilçeye bir üniversite’ projesine dönüşmek üzere. Kurulan üniversitelerin birçoğu tabela üniversitesi konumunda. Dört duvar yapıp içine masa sandalye konularak yapılmış binalarda eğitim veriliyor. Öğretim üyesi eksikliği had safhada. Önemli bir kısmı da yeterli donanıma sahip değil. Elbette eğitimsizlik de bir sorun. Bu sorunun giderilmesi, eğitim seviyemizin yukarılara çıkarılması anlamında üniversite sayısının artması olumlu. Ancak bu yapılırken niteliğe de dikkat edilmeli. Bugün milyonlarca üniversite mezunu gencimiz var ama bunların önemli bir bölümü işsiz.
Sorun, bu gençlere istihdam yaratamıyor olmamız.
Sorun bu gençlere çalışabilecekleri alan bulamıyor olmamız.
Son olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olan dönemin Başbakanı Binali Yıldırım katıldığı bir programda şöyle diyordu; “Üniversitesiz ilimiz kalmadı. Ama fakülteler açılırken, sanki üzerinde yeterince düşünülmemiş. Her yıl 100 bin öğretmen mezun oluyor. Devlet olarak ne onlara, ne diğer üniversite mezunlarının hepsine iş bulmamız mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde de her üniversite mezununa devlet iş vermiyor. Peki, işsiz mi kalsınlar? Hayır! Daha iyi planlama yapmalıyız, meslek yelpazesini genişletmeliyiz ki, bir yandan istihdam fazlası varken, öte yandan kalifiye elaman eksikliği yaşanmasın..”
Tespit doğru ancak bu yanlış gidişatı değiştirecek adımlar bir an önce atılmalı. İşsiz üniversite mezunlarının ve ailelerin endişeleri giderilmeli…