Spor

YENİDEN YAPILANMA

Antalyaspor’un ligde kalışını ve sezonun genel tablosunu değerlendiren www.akdenizmanset.com.tr Yazı İşleri Müdürü Gürkan Balcı, yaz transfer döneminin kulüp adına sadece bir yenilenme süreci değil, geleceği şekillendirecek kritik bir yol ayrımı olduğunu ifade etti

Antalyaspor, Süper Lig’in 36’ncı haftasında Gaziantep FK ile golsüz berabere kaldı ve bu beraberlikle puanını 44’e çıkararak sezon bitimine iki hafta kala ligde kalmayı matematiksel olarak garantiledi. Elbette bu durum, kulüp için bir rahatlama anlamına geliyor. Zira sezon başından itibaren yaşanan teknik direktör değişikliği, sakatlık sorunları, istikrarsız kadro performansı ve dar rotasyon gibi problemler göz önünde bulundurulduğunda, bu sezonu düşme hattının üstünde tamamlamak bile önemli bir başarı olarak değerlendirilebilir. Ancak burada durmak, gelecek adına ciddi bir hataya dönüşebilir. Çünkü artık bu şehrin beklentisi sadece “kümede kalmak” değil; sezon boyunca ne oynadığını bilen, karakter koyan, hedefe oynayan bir takım izlemek. Bu nedenle Antalyaspor yönetimi, teknik heyeti ve futbol aklı bu sezonu bir uyarı, bir işaret fişeği olarak görmeli. Her yıl benzer zorluklar ve benzer senaryolarla ligi tamamlayan bir kulüp yapısı, sürdürülebilir başarıyı yakalayamaz. Ligde kalmak, bir final değil; daha güçlü bir başlangıç için fırsattır. O fırsat bu yaz doğru değerlendirilirse, camia yeniden umutlanabilir.

Kiralıklar gidiyor, boşluk büyüyor
Antalyaspor’un mevcut kadrosuna bakıldığında, sezon sonu itibarıyla ciddi bir kadro değişiminin kapıda olduğu açıkça görülüyor. Özellikle üç kiralık oyuncu Emrecan Uzunhan, Moussa Djenepo ve Adolfo Gaich sözleşmeleri gereği sezon sonunda kulüplerine geri dönecekler. Ancak bu üç oyuncunun katkı düzeyi, sezon başındaki beklentilerin oldukça altında kaldı. Emrecan Uzunhan, yaşadığı sakatlıklar nedeniyle takımda istikrarlı süre alamadı ve sezon boyunca beklenen katkıyı veremedi. Moussa Djenepo, bireysel yeteneğiyle umut verse de sezon genelinde beklentilerin uzağında kaldı; zaman zaman kadroya girmekte dahi zorlandı. Gaich ise forvet bölgesinde net bir çözüm sunamadı. Arjantinli oyuncu yalnızca birkaç maçta oyuna sonradan girip skor katkısı verebildi ama genel anlamda "tam bir santrfor" performansından uzak kaldı. Bu üç ismin ayrılığıyla birlikte takımda sayısal bir eksilmeden çok daha fazlası; pozisyonlar arasında hala çözülememiş yapısal sorunlar tekrar gündeme gelecek. Üstelik bu tabloya sözleşmesi sona erecek olan Sam Larsson, Ramzi Safuri, Erdal Rakip ve genç Emre Uzun’un da eklenmesiyle orta saha ve hücum hattındaki belirsizlik daha da artıyor. Özellikle Safuri ve Larsson’un yokluğunda yaratıcı oyuncu profili neredeyse tamamen ortadan kalkacak. Aynı dönemde altyapıdan gelen gençlerin sözleşme durumlarının belirsiz oluşu da geleceğe dönük başka bir tehdit olarak karşımızda duruyor. Burak İngenç, Mevlüt Han Ekelik ve Taha Osman Özmert gibi genç yeteneklerin takıma entegrasyonu için adım atılmazsa, Antalyaspor hem bugünü hem de geleceği aynı anda kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir.

Geç kalınırsa bedeli ağır olur
Antalyaspor’un bu sezon en çok yara aldığı konulardan biri, transfer dönemindeki gecikmelerin takım uyumuna etkisiydi. Yeni teknik direktörle yola çıkılan bir sezonda, sistem oturmadan alınan puan kayıpları takımın nefesini son haftalara kadar kesmişti. Ligin ilk 10 haftasında sadece 9 puan toplanması, sezonun kaderini belirlemişti. Bu tablo tekrar yaşanırsa, her yıl olduğu gibi "kadro oturana kadar" geçen haftalar yine puan hanesine zarar yazacak. Bu nedenle artık Antalyaspor’un transfer dönemine geç kalma lüksü yok. Giden oyuncuların yerini doldurmak, sadece isim transferiyle değil, doğru profili takıma entegre etmekle mümkün olur. Emre Belözoğlu’nun futbol anlayışı; pas oyunu, topa sahip olma ve yüksek tempolu dikine geçişlere dayalı bir sistem üzerine kurulu. Bu nedenle alınacak her oyuncunun bu yapıya uyum sağlayabilecek teknik ve fiziksel donanıma sahip olması gerekir. Ayrıca transferlerin sezon öncesi kampına yetişmesi de hayati önem taşıyor. Takımın yeni sezona hazır girmesi, yalnızca sportif başarı için değil, taraftarla yeniden güçlü bir bağ kurulması adına da kritik. Çünkü son iki sezondur tribünler, sahada oynanan oyuna ikna olamıyor. Bu da hem aidiyet duygusunu hem de takımın iç saha gücünü törpülüyor.

Yapılandırma ve vizyon zorunlu
Antalyaspor’un önünde duran en önemli eşik, artık günü kurtaran hamlelerden uzaklaşıp uzun vadeli bir futbol vizyonuna yönelmesidir. Bunun yolu ise güçlü bir çekirdek kadro oluşturup, onun etrafına sistem oyuncuları yerleştirmekten geçiyor. Kaluzinski gibi potansiyeli yüksek gençlerin, Bünyamin Balcı gibi kulübe aidiyeti yüksek yerli oyuncuların takımda tutulması şart. Bu oyuncular üzerine inşa edilecek yeni bir yapı, teknik direktörün oyun planını destekleyecek kaliteli transferlerle güçlendirilmelidir. Ancak bunun ötesinde, altyapıdan gelecek yeni jenerasyon için alan açmak da ihmal edilmemeli. Eğer Antalyaspor her sezon 8-9 oyuncu değiştirerek hayatta kalma mücadelesi verirse, ne mali yapı sürdürülebilir olur ne de sahada kimlikli bir takım ortaya çıkar. Oysa bu şehir, bu taraftar, yeniden Avrupa hedefi koyan, kendi oyununu oynayan, gurur duyulan bir Antalyaspor’u hak ediyor. Bu noktada yönetimin yapacağı en büyük yatırım, sadece oyuncuya değil; stratejiye, istikrara ve ortak akla yapılacak olan olacaktır. Çünkü Antalyaspor, artık 'kümede kalmakla yetinen' değil, kalıcı başarıyı hedefleyen bir yapıya evrilmek zorunda.