Yoksam bilin ki kaçtım!..
Olmayacak hayaller kuruyoruz!.
Para şehvetinin aklımıza getirdiklerini bir büyük Topkapı rakısı getiremez..
Bu bünyedeki yan etkisi..
O hayalleri kurarken bir de aile fertleri olarak birbirimize düşmemiz var ki o da işin ayrı bir yanı.
40 milyon hayalleri iki ay öncesinden başladı. Nereye gitsen başında beyaz şapka taşıyan biri bağırıyor.. “Size de çıkabilir!”
Millet geçim derdinde olduğundan, “size” sözcüğünü doğrudan kendisinin muhatap alındığını düşünüyor..
Büyük ikramiyenin dışında bir adet 5 milyon, bir adet bir milyon, on adet de 500 bin lira var.. Geriye kalan ikramiye palavra.. Bu saydıklarım da dörde bölünecek..
En iyi ihtimalle kırk eli kişi sevinecek.. İkramiyelerin devamı şöyle.. On adet 100 bin lira.. 50 adet 50 bin lira..
Bunlar da dörde bölünebilir. Yani yaklaşık yedi yüz bin kişiden birine 100 bin lira çıkma ihtimali var.
O da tam bilet aldıysa..
Sen tut otuz altı liraya tam bilet al, yanına da on sekiz liralık yarım bilet koy.. Hayal kura kura gezin dur..
Kırk milyon çıkıyor ya! Parayı idareli kullanmak lazım.. Hazıra dağ dayanmayacağından yatırım şart..
Kafa fırıl fırıl hesap üzerine dönüyor..
Büyük ikramiye bana mı çıktı, “maaş gibi aylık faiz almak için..” bankaya yatırıyorum.. Aylık faizini hesaplamak için daha yenice Mali Müşavir olan Abdullah Kıldan’ı günlerce ince hesap üzerinde çalıştırmak gerekir. Neme lazım bankacılar beni kazıklar-mazıklar!
Eminim ki Kıldan’ın karşıma çıkartacağı faiz miktarı fena para değil. İsmail Bilal veya Mustafa Yılmaz’ın yakınlarından biriyle karşılaştığımda “N’aber Koç?” deme şansım var.. Herhangi bir banka sahibiyle karşılaştığımda yanağından makas bile alabilirim..
Ancak bankayı önceden araştırmak şart..
Sahibinin kaçmaya meyli var mı öğreneceksin ki piyango umutların telef olmasın..
Paranın belli bir kısmıyla döviz alıp bir banka kasasına saklıyorum..
Harp olur darp olur.. Bizim maliyecinin gözü her daim ahalinin cebinde olduğundan yarın bir oyun icat edip mevduatlara el koyarlar..
Neme lazım?
Geriye kalan bir kısmını da dairelere yatırıyorum. Emlak piyasası ölü. Toplayabildiğin kadar topla. Otuz kırk daireyi tapulayıp kaydına geçirdin mi sana karada ölüm yok.
Hem dairelerin durduk yerde prim yapar hem de ayda elli altmış lira ek kira gelirin olur..
Bunları kafadan hesaplarken içime bir “deprem korkusu” girdi..
Bu kadar mülkü alacaksın da hangi binanın çürük hangi binanın sağlam olduğunu nereden bileceksin?
Galiba yatırımı Ankara ve İzmir’e yaymak lazım.. Dairelerin yarısını oralardan almalı..
Bir yer çöküp gittiğinde diğerleri kurtulur..
Lakin Ankara ve İzmir’de kiralar düşük.. Üç dört yüz bin lirayı aylık 900 lira kira için bir daireye yatırmak doğru olur mu?
Hesapla dur bakalım..
Paran var mı derdin var..
2011’in son ayı böyle geçti.. Güllük-Eski otogar-Yavuz Özcan Parkı arasındaki günlük yürüyüşlerin ana fikri buydu..
Bir ay hayal kurdum, kırk milyonu nasıl değerlendireceğim konusunda sağlam bir plân yapamadım..
Sonunda yılbaşı gecesi gelip çattı.
Bir ayı aşkın süredir insanların büyük umutla ve dualar ederek el atıp, aldığı Milli Piyango’nun çekilişi bugün yapılacak.
İtiraf ediyorum ki, okurlarımı üç-beş kuruşa hatta amortiye asla değişmem ama, büyük ikramiye bana vurursa, herkes hakkını helal etsin.
İyi ama ben her yılbaşında olduğu gibi yine tam bilet alamadım ki.
Hepsi dörtte bir.
Bir aydır dört bölü birlik de olsa, hayaller yaşatan Milli Piyango’dan Allah razı olsun.
İyi ki var!.
Öncelikle sağlıklı, mutluluk dolu ve bol kazançlı yeni yıl dileklerimle.
Herkese bol şanslar.