Yolculuk edin. Şehir farkı, ülke ayrımı olmadan yolculuğa çıkın. Hayatın en derin sırları, insanın adım attığı yollarda gizlidir. Bir yolculuk, yalnızca gidilen mesafeden ibaret değildir; aynı zamanda ruhun kendini defalarca yenilemesidir. Gördüğün her manzara, tanıştığın her insan, duyduğun her ses, düşündüğün her şey, yolculuğun bir armağanıdır. Yolda olmak, insanın kendi içindeki gizli haritayı hayranlıkla keşfetmesidir.
Yolda kalın. Çünkü yolda kalmak, bir kente tutunmak değil, yolun kendisine bağlanmaktır. Kimi zaman bir kavşakta, kimi zaman bir dağ eteğinde, kimi zaman da bir bilinmezliğin kıyısında kalırsın. Ve her durak, insana yeni bir sabır ve yeni bir bakış kazandırır. Yolda kalmak, pes etmek değil; yolun hikmetine ve yolun bereketine büsbütün teslim olmaktır.
Yoldayken menzili düşünmeyin. Menzile odaklanan, çoğu zaman yolun güzelliklerini ıskalar. Hedefe koşan göz, etrafındaki çiçekleri görmez, taşların üzerindeki nakışları fark etmez. Oysa yolun kendisi, menzilden daha kıymetlidir. İnsan varmak için değil, yürümek için yaratılmıştır. İnsan durduğunda değil hareket ettiğinde yeni güzelliklerle tanışır. Çünkü yolculuğun asıl ödülü, varış noktasında değil, yolun her bir adımında saklıdır.
Ve yol almaya devam edin bir ömür. Zira durmak, paslanmak demektir; yürümek ise tazelenmekle arkadaş kelimedir. İnsan ömrü, doğumdan ölüme kadar kesintisiz bir yürüyüştür. Kimisi kısa bir patikadan geçer, kimisi uzun bir menzile varır. Ancak esas olan, adımların devamlılığıdır. Bir ömür boyunca yol almak; sürekli öğrenmek, sürekli değişmek ve sürekli yeniden doğmak anlamına gelir.