YÜKSEK FAİZ TEDİRGİNLİĞİ 

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, politika faizini %35’e çıkardı. Böylece Türkiye’de faizler, 20 yıl öncesi seviyelerine ulaştı. Halen de faizlerde yükseliş beklentisi devam etmektedir. Türkiye’de uzun yıllardır yüksek enflasyon ve yüksek faiz sorunu birlikte görülmemişti. Merkez Bankası yönetimi, Ortodoks para politikası ortamına dönebilmek için son üç ayda üst üste yüksek faiz artışları yaparak politika faizi ile enflasyonla arasındaki makası daraltmaya çalışmaktadır. Bu gelişmeyle ilgili piyasa oyuncularının şikayetleri de artmıştır. Faiz artırımının ilk aylarında herkes faiz artışlarını alkışlayarak karşıladı. Fakat Türkiye’deki sermaye piyasasının ve reel kesimin finans yapısındaki kadim sorunlar nedeniyle şikayetler yeniden başladı. 

Neden piyasada reel sektör ve yatırımcılar yüksek faizle ilgili şikâyet durumuna geçtiler? Konunun yapısal nedeni, Türkiye’deki sermaye piyasalarının ve reel sektör işletmelerinin kredi sistemine bağımlılığından kaynaklanmaktadır. Özellikle son iki yıl içerisinde küçük yatırımcıların bireysel borçlanma yöntemleri ile yatırım yapmıştır. Bu nedenle yükselen faizler nedeniyle borsadan beklenen getiri ile kredi faiz maliyeti arasında kredi faizleri lehine değişti. Artık finansal getiriler negatif olmaya başladı. İkincisi de sermaye piyasasının kurumsal yatırımcıları için mevduat faizlerinin reel getirilerinin negatif olması nedeniyle borsaya çektikleri fonları artan mevduat faizleri ile tekrar mevduata geri dönmesidir.  

Türkiye’de KOBİ ve sanayi işletmeleri de banka sisteminden kısa vadeli borçlanarak yüksek enflasyon dönemlerinde yüksek karlar ile enflasyon avantajı sağladılar. Fakat artık marjinal faiz artışı, enflasyonun üzerine çıktığı için enflasyonist finans avantajı ortadan kaldırıyor. Önemli bir sorun da pandemide artan kredi kartı kullanımı ile ekonomik davranışlarını finanse eden hane halkı da faiz artışı nedeniyle kredi kartı borçlarının maliyetindeki artışlar da artık piyasa açısından şikâyet konularından birisidir. Dolayısıyla yüksek faiz, yüksek enflasyon ve kur artışı kıskacının birlikte hissedildiği piyasada faiz artışlarının getirdiği yeni sıkıntılarında ekonomi politikasının uğraşması gereken konular arasındadır. Bu sorunlar arasında ihracatçı sanayi işletmeleri için kredi olanaklarının gevşetilmesi belirli bir sektörde ekonomik sorunları çözümlemiş görünmektedir. Bundan sonra politika yapıcıların, piyasada uzun vadeli çözümlere odaklaması gerekecektir. Özellikle, yüksek faiz politikasının limitlerinin de beklentiler arasında tanımlanması gerekecektir. Yatırım politikasını da yakından ilgilendiren bu gelişme ekonomik istikrar açısından önemlidir. Bu gelişmeler, göstermektedir ki finans yönetimi sadece merkez bankası için değil sanayi işletmeleri ve reel sektör için de önemli konular arasındadır. Son günlerde Ortadoğu’da Hamas’ın operasyonları ile yeniden başlayan İsrail’in Gazze savaşına başlaması Filistin’deki insani sorunları tetiklediği gibi, finans piyasaları açısından jeopolitik riskleri de yükseltmiştir. Bu gelişme, likidite sorunlarını tetikleyeceği için yüksek faiz tedirginliğini de artıracaktır. Merkez bankası ve ekonomi yönetiminin yüksek faiz ortamında atacağı adımlar stratejik olarak daha da önemlidir.