Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde bulunan Demirciler Çarşısı’nda küçük bir dükkanda demircilik ve bileycilik işçiliğiyle uğraşan yarım asırlık demir ustası Yusuf Zeki Sapmaz, eskimeye yüz tutan mesleklerden biri olan demirciliği küçüklüğünden beri yaptığını söyledi. 1975 yılından bu yana dedesinden babasına, babasından da kendisine kalan ata mesleği demirciliği idame ettiren Yusuf Zeki Usta, bu mesleğe ilk önce inşaatlarda çalışarak başladığını ve sonrasında inşaatlarda demir işçiliğinden bugünlere geldiğini ifade etti. Demir ustası Sapmaz, küçük dükkanına dünyalar kadar emek sığdırdığını ancak kendi çocuklarının bu meslekle karınlarını doyuramayacaklarını belirterek, “Bu baba mesleğini bugüne kadar yürütmeye çalıştık. Benden sonra maalesef meslekte yetişen biri yok. Ben bu işin son temsilcisiyim. Her meslekte olduğu gibi bu mesleğin de zorlukları var. Demirciliğe ilk başladığında usta senin insan olduğunu dinlemez, ‘vur’ der. İnşaatlarda da güneşin altında çalışmayı çok gördük. Muşmula ağaçlarının olduğu yerde güneşin altında demir döverdik. Buna ‘zorluk’ demezler de ne derler? Bir yandan inşaatta çalışıyordum bir yandan da oradan kazandığım parayla ailem atölye açmamı istedi. O sıralar evlenmek istedim, bir ev aldık. Dükkanda çalışıyordum, o aralar orak da yaptım. Bir ortağım vardı, o da Almanya’ya gidince kendi işimin başına geçmek için uğraştım. Birkaç ustanın yanında çalıştım, bugünlere böyle böyle geldim. Şimdi de burada sıcak demir işleri, bıçak çeşitleri imalatı, tamir, bileme ve satış işlemlerini gerçekleştiriyorum” dedi.
‘Dedemden babama, babamdan da bana’
Bugüne kadar bu mesleğin uğrunda çok emekler sarf ettiğini vurgulayan Yusuf Zeki Usta, meslekte üstün çabalar göstererek karşılığını da o dönemlerde aldığını belirterek, “‘Yavuz at yemini artırır’ derler. İşte benimki de o hesap. Demirciliğin her çeşidini öğrendim. Demir doğramacılığından kaynak yapmasına, bilemeden, tamir işlerine kadar hepsini öğrendim. Şu an bu işi geleneksel olarak devam ettiriyorum. Günümüzde her iş teknolojiye bindi. Eskiden bütün alanlarda demircilik iş görürdü. Çiftçilerin işini demirciler çözerdi. Çiftçiye lazım olan her malzemede demircilere ihtiyaç olurdu. Demirciler Çarşısı’nda 32 tane sıcak demir ustası vardı ve hepsi de çok değerli ustalardı. ‘Ata mesleği’ diyorum ya işte benim dedemden babama, babamdan da bana geçen meslek bu. Bizim bu mesleği elimize aldığımız yıllarda demircilik çok iyiydi. Ancak fabrikalar her şeyi elimizden aldı. Bugün teknolojiden dolayı bizim zamanımızın meslekleri artık eskimeye yüz tuttu. Eskiden iş yapan meslekler fabrikalar nedeniyle artık yoklar, ümit kapılarımız bir bir kapandı. Biz zanaat aşkı için yapıyoruz bu işi. Yapmasak ne olacak? Emekli maaşıyla geçinmek zor bu dönemde. Emekli parası karnımızı doyurmuyor. Ben burada ürünü ederinden daha uyguna veriyorum ki müşteri ayağını dükkandan kesmesin. Yeterli oluyor mu, olmuyor ama başka çare yok” diye konuştu.
‘Gençlerin daima ileriyi görmesi lazım’
Şimdiye kadar hep ortaklarla çalıştığını ve onları yetiştirdiğini, hepsinin de iyi yerlere geldiğini ifade eden Yusuf Zeki Usta, “Birçok ortağımı güzel yetiştirdim ama onlar genelde dışardan işçi çalıştırdı. Yani ben işin mutfağında olduğum için işçiyle çok muhatap olamadım, kendi çalıştığım işte muhatap oldum. İşçilerle çoğunlukla ortaklar muhatap oldu. Burada söyleyeceğim nokta bütün gençleri ilgilendirir. Bir insan gençse, ‘bir işi yapacağım’ diye azmetmeye başladıysa o insan o işi yapar ama babasının parasıyla geçinmeyi düşünüyorsa o insanın akıbeti kötüdür. İnsan terlemeden para kazanmanın zevkini bulamaz. Dolandırmakla, insanları kandırmakla, entrikalarla bu dümen yürümez. Yürür ama sonu kötü olur. İşte şimdiki gençlerin en büyük yaptığı şey bu hata. Bundan sonraki hatası ise okumaya metodu tam vermiyorlar. Gezmek karın doyurmaz. Senin önünde bir dünya zarar var, evlenmek, para kazanmak, ev almak, aile geçindirmek gibi. Bir sürü yapılması gereken şey varken hala günü kurtarmayı düşünüyorlar. İşte gençler burada yanılıyor. Bir insan gençken çalışmazsa, ihtiyarlığında hiç çalışamaz. Ancak iyi bir insan çalışmadan korkmaz. Korkmak lazımsa 87 senedir ben buraya zar zor geliyorsam, bu ürünleri çıkarıp akşam toplayabiliyorsam, gelen müşteriye de hitap edebiliyorsam en büyük bahtiyarlık bende. Bunun için genç insanların daima ileriyi görmesi lazım” dedi.