Yeşil Sol Parti Antalya Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, Genel Seçim, Genel Seçimdeki başarısızlığın nedenleri, yerel seçim sürecini değerlendirdi. 8 ay sonra yapılacak Yerel Seçimde tüm Türkiye’de aday çıkarabileceklerini ama ittifaklara da açık olduklarını belirtti. 2019 yerel seçiminde, iktidarın hareket alanını daraltmak için büyükşehirlerde aday çıkarmayıp CHP adaylarını desteklediklerini, bunun bir ittifak içinde değil tamamen kendi politik tercihleri olduğunu ancak önümüzde yapılacak yerel seçimde bu şartların artık olmadığının altını çizdi. Yerel seçim için hiç kimsenin kapısını çalmayacaklarını, ancak kapıları çalınırsa da bunun kamuoyuna açık biçimde olacağını, arka yollardan ulaşmanın artık kapalı olduğunu da ifade etti. *Seçim bitti şimdi parlementoda Yeşil Sol Parti olarak varsınız. Yeniden HDP olarak mı devam edeceksiniz, yoksa Yeşil Sol Parti olarak yeni bir yapılanmayla mı devam edeceksiniz?**Şu anda HDP’nin eş genel başkanları, HDP üyesi olarak kaldılar. Pervin Buldan ve Mithat Sancar Yeşil Sol Parti’ye geçmediler. Onlar HDP’de kaldılar. HDP merkez yürütme kurulu kararıyla partiden istifa etmeden yönetici konumundaki 6-7 arkadaşımız Yeşil Sol listelerinden aday olduk. Biz seçildikten sonra grup çalışmalarına katılmak amacıyla diğer arkadaşlarla birlikte HDP’den istifa edip Yeşil Sol Parti’ye geçtik. Eş genel başkanlarımız halen HDP’de devam ediyor. Kongreye kadar da devam edecekler. Bundan sonra nasıl devam edeceğimize dair her iki partide de tartışma sürüyor. Ayrıca şu an bir seçim değerlendirme süreci de yaşıyoruz. Bir eleştiri, öz eleştiri mekanizması çalıştırdık seçimlerden sonra. Çünkü hedeflediğimiz noktaya gelemedik. Kayıplarımız oldu. Bu kayıplarımızın neden olduğunu tartışmaya başladık. Ve bu tartışma HDP’nin bütün kurullarında, birleşenlerimizde, il ve ilçe yönetimlerinde yapıldı. Ve yapılmaya devam ediyor. *Bu eleştiri ve özeleştirilerden neler çıktı?**Bütün kurullarımızda bunlar tartışıldı ve kamuoyuna sonuç bildirgesi olarak açıkladık. Ancak daha sağlıklı sonuç almak için halk buluşmaları başlattık. Önce ilçelerde ve illerde bu buluşmaları yapacak sonra bölgesel halk konferansları yapacağız. Sonra da bu buluşmalar ve konferanlsrdan sonra büyük bir halk konferansı düzenleyeceğiz. Asıl eleştiriler ve nelerin eksik olduğu, nelerin yapılması gerektiği bu halk konferanslarından sonra daha netlik kazanacak. Bütün bu süreçten sonra HDP Kongresi toplanacak ve her şeyi tüm açıklığı ile kamuoyu ile bir kez daha paylaşacağız.*Anayasa Mahkemesi kapatmazsa HDP’de siyasete devam edecek misiniz?**Öncelikle Anayasa Mahkemesi’nin kararını görmek lazım. Yüksek Mahkeme Hazine yardımı ile ilgili iki kez lehimizde karar verdi. Ancak bu bizleri yanıltmasın. Dava sonucunda kapatma da çıkabilir, ya da kapatılmayabilir de. Başsavcılığın iddianamesinde iler tutar bir yan yok. Anayasa Mahkemesi evrensel hukuk normlarına ve insan hakları hükümlerine göre karar verirse kapatmanın çıkacağını sanmıyorum. Ancak Yeşil Sol’da mı, HDP’de mi devam edeceğimiz Anayasa Mahkemesi kararlarından sonra belli olur. HDP kapatılmazsa bundan sonra siyasetin hangi kurumlarda devam edeceğine elbette HDP delegelerinin vereceği karara bağlı olur. *Yani, Yeşil Sol Parti’de de devam edilebilir mi demek istediniz?**Yeşil Sol Parti zaten Emek ve Demokrasi İttifakının bileşenlerinden bir partidir. Hep birlikte hareket ettik. Bizim için yabancı olan bir yapılanma değil. HDP kapatılmazsa büyük kongrenin kararı ile Yeşil Sol’da da devam edilebilir elbette. Zaten bu konu her iki partide de seçimden bu yana tartışılan bir konu. *Seçim öncesinde anketler HDP’yi yüzde 11-12 bandında gösterdiğinde Eş Genel Başkanlarınız “Buna itibar etmeyin en az 15 oyumuz var” dediler. Ancak seçim sonucunda alınan yüzde 8,5 oy hüsran yaratmadı mı?**Elbette ciddi kayıplarımız oldu. Bunda bir çok etken var. Birincisi Yeşil Sol Parti’yi bırakın Türkiye’ye kendi seçmenimize bile tanıtmada geç kaldık. Bunun da nedeni, YSK’nın seçime girecek partilerin listesini geç açıklamasıdır. Haliyle seçime birkaç ay kala bizim Yeşil Sol listelerinden seçime gireceğimize dair seçmenlerimize geç ulaştık. Tabi bunun gerekçelerini açıklamada da yetersiz kaldık. Bu bir sorun. Başka sorunlarda var elbette… *Başka sorunlar derken?...**Mesela aday tespit komisyonumuzun çalışmaları yetersiz kaldı. Bazı illerde hazırlanan listelere tepkiler oldu ve bu tepkileri izole edemedik. Daha önceleri yereldeki eğilimleri belirlemek için çalışmalar yapardık. Bu kez bunu yapamadığımızdan eksiklikler meydana geldi. Haliyle bu sandığa olumsuz yansıdı. Kampanyamızda da başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. En önemlisi ise aynı ittifakta olduğumuz Türkiye İşçi Partisi’nin ayrı listeyle girmesinin yarattığı olumsuz sinerjinin de etkisi çok fazla oldu. Seçimden önce bu tutumun kazan-kazan değil, kaybet-kaybet sonucunu yaratacağını defalarca iletmemize rağmen ne yazık ki bizler haklı çıktık. İttifakta olan partiler birbirleriyle yarışmazlar, yarışırlarsa ittifakın ruhuna aykırı olacağını anlatamadık sanırım.*Kampanyayı başarılı bulamadığınızı ifade ettiniz. Neydi eksik olan?**Bir kere adaletsiz bir seçim yarışı yaşadık. Seçim öncesinde bu kampanyayı sürdürecek olan partililerimiz sudan sebeplerle gözaltına alındı, büyük çoğunluğu tutuklandı. Medyada adeta bize karşı ambargo uygulandı. Tarafsız olması gereken TRT’de bile yeterince yer alamadık. Sadece iktidarın yanında yer almayan televizyon kanalları reklamlarımızı yayınladı. İktidarın yanındaki tv kanalları paramızla bile reklamlarımızı yayınlamadılar. *Seçimde sandık kurullarında üyeleriniz bulunamadı. Bunun olumsuz etkileri oldu mu?**Olmaz mı, elbette oldu. HDP olarak seçimlere giremediğimizden yasa gereği sandık kurullarında üye yerine sadece müşahid bulundurabildik. Sandık kurullarında yaşanacak kimi bölgelerdeki olumsuzlukları Millet İttifakı’nın partilerine ilettik ama onlar da nedense oralı olmadılar, dikkate almadılar. Oylarımızın büyük çoğunluğunu bu nedenle de kaybettiğimizi söyleyebilirim. *Selahattin Demirtaş, seçim süreci boyunca cezaevinden mesajlar yayınladı, AK Parti’yi iktidardan uzaklaştırmak için Yeşil Sol Parti’ye oy verilmesini istedi. Ancak bu mesajlar kimi çevrelerde Yeşil Sol Parti ve HDP, Selahattin Demirtaş’ın vesayetinde mi, diye bir algıya yol açtı. Ne diyorsunuz bu duruma?**Selahattin Demirtaş baş tacımızdır. Hiç tartışmasızdır bu. Cezaevinde iktidar tarafından rehin tutuluyor. Sorunuza gelirsek, en başından beri bazı çevreler, özellikle iktidar kanadı Selahattin Demirtaş ile HDP’yi karşı karşıya getirme gayreti içinde oldu. Bu seçim sürecinde de aynen devam ettirildi. Bunun farkındayız. Bazen Demirtaş bir fikir ortaya atıyor. Ana fikirde aynı şeyleri düşünmemize rağmen bazı ayrıntılarda tartışabiliyoruz. Bunu sanki aramızda ciddi ayrılıklar varmış gibi kamuoyuna yansıtıyorlar. Bu doğru değil. *Aramızda ayrılıklar yok, böyle bir algı doğru değil diyorsunuz…**Elbette. Biz zaman zaman sadece Demirtaş değil, içeride bulunan eski birçok yöneticilerimizden de önemli konularda görüş isteriz. Mesela, seçim öncesi yaptığımız ittifakla ilgili Demirtaş ve Gülten Kışanak uyarılarda bulundular, böyle bir ittifak olmaz dediler. Nitekim haklı da çıktılar. Yani zaman zaman tartışmalar olabilir ama ne onlar HDP’den ayrı düşünülebilir, ne de HDP onlardan ayrı düşünülebilir. Yukarıda anlattığmız seçim kaybının nedenleri en geniş biçimiyle toplayacağımız büyük konferansta tartışacak ve gerekli önelmeleri alacağız. *Seçim sonrasında Selahattin Demirtaş’ın aktif siyasetten ayrılma kararı ile eş genel başkanların önümüzdeki dönem görev almayacaklarını açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?**Eş Genel Başkanlarımız siyasi sorumluluklarını yerine getirerek önümüzdeki dönem yeniden aday olmayacaklarını açıkladılar. Bu doğal ve doğru bir davranış. Bunun tartışılacağı yer kongelerimiz ve büyük konferans olacak. Zaten kongrelere kadar da görevlerinin başında olduklarını ifade ettiler. Demirtaş’ın kararı ise bir mesajdır. Partim adına değil ama kendi adıma söylüyorum; Demirtaş’ın verdiği mesajı anlıyorum. *Nasıl bir mesaj bu?**Genel olarak seçim kaybına dönük bir mesajdır bu. HDP’nin kaybı HDP’nin sorumluluğundadır. Ama genel olarak muhalefetin kaybından hepimiz sorumluyuz. Demirtaş, bunu ifade ettmiştir bu kararı ile. Ama ben Demirtaş’ın bu kararını yeniden gözden geçireceğini düşünüyorum ve kişisel olarak bunu istiyorum. Zaten ne HDP onu öyle bırakabilir, ne de O, siyasetin gündelik hayatından kopabilir. Aslında herkes seçmenin verdiği mesajı anladı. Millet İttifakı’ndaki kimi partilerin seçmenleri çekinceli davranırken, Yeşil Sol Partili seçmenler, cumhurbaşkanlığı seçiminde hiç fire vermeden her iki turda da Kılıçdaroğlu’na oy verdi. Bu da CHP seçmeninde takdirle karşılandı. Biz seçmenlerimize bu sistemin değişmesi gerektiğini ve bunun için de aday çıkarmayarak Kılıçdaroğlu’na oy verilmesi gerektiğini anlattık. Dünyanın birçok yerinde başkanlık ve yarı başkanlık sistemi var. Asıl olan bu sistemin demokratik işleyişlere sahip olup olmamasıdır. Denge-denetleme, temel hak ve özgürlüklerin korunması, parlementonun işlevselliği gibi konuların eksikliğine işaret ettik. Yani bizler süreçle ilgili görevimizi yerine getirdik. *Kılıçdaroğlu’nun kampanyasını nasıl buluyorsunuz?**Kılıçdaroğlu iyi bir insan ama siyaseten bizimle çok ciddi görüş ayrılıkları var. Özellikle ikinci turdaki “dozu yükseltilmiş milliyetçi” çıkışlarıyla hiçbir şekilde örtüşmüyoruz. İkinci tura giderken kimler Kılıçdaroğlu’na bunu önerdiyseler büyük hata yaptırdılar. Özellikle Millet İttifakı’nın bildirgesinde belediyelere kayyum atanmasına son verileceği belirtilirken, ikinci turda milliyetçi çıkışın sonucu olarak kayyum uygulamasına devam edileceği yönündeki protokol ciddi bir çelişki oldu. Ama buna rağmen seçmenimizin desteğe devam etmesinden gurur duydum. Aslında sorun muhalefetin güven verememesidir. Biz bu ülkeyi demokratik dönüşümle yönetebiliriz konusunda seçmene güven verilemedi. AKP’nin yüzde 7 oy kaybına rağmen cumhurbaşkanlığının kazanılmamasını iyi değerlendirmek gerekir. *Önümüzde 8 ay sonra yerel seçim var. Gerek iktidar kanadının size karşı sert tutumu, gerekse İYİ Parti başta olmak üzere muhalefetteki kimi partilerin sekter ve karşı duruşları karşısında sizler yüzde 10,5 oy oranıyla özellikle büyük şehirlerde nasıl bir starteji izleyeceksiniz?**Birincisi, 2 ay gibi kısa sürede kongremizi yapacağız. Yeni seçilen yönetici arkadaşlarımız bununla ilgili yetkili kurulları toplayıp bir strateji saptayacaklarıdır. Ve buna göre bir süreç başlatılacak. Bunun nasıl olacağını şimdiden söylemek seçilecek yönetici arkadaşlarımıza haksızlık olur. İkincisi ise kayyum meselesi. Biz bölgede 3’ü büyükşehir olmak üzere 65 belediyede seçimi kazandık. Ancak İçişleri Bakanlığı tarafından bunun 61 tanesi görevden alınarak hukuksuz bir şekilde kayyum ataması ile yönetilir oldu. *Hukuksal yollara başvurdunuz mu bu konuda?**Bakın dönemin İçişleri Bakanı Soylu’nun kendi açıklaması ile bunun nasıl işletildiği itiraf edildi. 2019 seçimden sonra Erdoğan, Soylu’ya “Ben bu belediyelerden rahatsızım, görevden alalım” demiş. Soylu da açıklamasında “Kör istedi bir göz Reis verdi iki göz” diyerek hemen kayyum uygulamasını başlattığını ifade etti. Yani bu işin iki tanığından birisi bunu nasıl ve ortada hiçbir mahkeme kararı olmadan keyfi uygulama yaptıklarını itiraf ettiler. Tabii bu konuda muhalefetin sesinin cılız çıkmasının da etkileri var. Ne zaman ki İstanbul’a kayyum tartışması başladı işte o zaman seslerini gür çıkardılar. Muhalefetin başına da bunların geleceğini unutmadan demokratik talepleri seslendirmelidirler. *Peki, yerel seçimlerde 2019 yılındaki siyaseti devam mı ettireceksiniz, yoksa şartlar değişti bu kez başka bir siyaset izleyeceğiz mi diyorsunuz?**2019 yerel seçiminde asıl hedefimiz, önümüzde yapılacak Genel Seçimde iktidarın hareket alanını daraltmaktı. Bu nedenle batıdaki metropollerde aday çıkarmayarak muhalefetin adaylarını destekledik. Nitekim bunda başarılı da olundu. Başta İstanbul olmak üzere 11 büyükşehir bizim bu duruşumuzla CHP tarafından kazanıldı. Fakat bu 2019 şartlarında böyleydi. Bugün aynı şartlar yoktur. Artık kısa vadede bir genel seçim süreci yoktur önümüzde. Bu nedenle parti olarak yeni dönemin yeni şartlarını belirleyip öyle yol alacağız. Hiç kimse bunun aynen tekrar edeceğini sanmasın.*CHP kapınızı yeniden çalsa ve büyükşehirlerde aday çıkarmayıp bizi destekleyin, derlerse ne diyeceksiniz? Şartlarınız neler olacak?**Bakın tekrar ediyorum. Ortada 2019 şartları yoktur. Yeni bir dönemdeyiz ve yeni şartlar var ortada. Sizin dediğiniz gibi “gelip kapımızı çalarlarsa” oturur konuşuruz. Şunun altını net çizeceğim. Biz kimsenin kapısını çalmayacağız. Her kim gelir, kamuoyuna açık biçimde kapımızı çalarlarsa oturur konuşur, şartları belirleriz. Arka yollardan bize ulaşıp görüşmek isterlerse bilsinler ki bu yollar artık kapalıdır. Her şeyi açık ve şeffaf olarak kamuoyu önünde yapmadan yanayız. Kamuoyuna açık biçimde kapınızı her kim çalarsa oturur konuşuruz diyorsunuz. Buna AK Parti dahil mi?**Bakın ben parti adı telaffuz etmeden tüm siyasi yapılarla görüşürüz dedim. Bu bizim için bir ilkedir. Ben bir ilkeyi ifade etmeye çalışıyorum. Her şeyin açık ve kamuoyunun önünde olmasından yanayız diyorum. Arka kapı poltikalarına artık kapalıyız, diyorum. Biz 2019’da kendi politikamızı uyguladık. Şimdi bizden destek istenirse bu açık olmak zorundadır. *Antalya’da yerel seçimlerde büyükşehir için aday çıkaracak mısınız? Çıkarmayacaksanız yine CHP’nin adayını destekleyecek misiniz?**Demin dediklerim bütün Türkiye için geçerlidir. Buna Antalya da dahil. Olay yereldir. Hangi partinin kimi başkan adayı göstereceğini bilmiyoruz. Henüz bu belli değil. Antalya’da kapımız çalınırsa önce ilkeleri konuşuruz, sonra da adayın kim ve hangi argümanlara sahip olduğuna bakarız. Yani bu biraz da adayların kimler olacağına bağlı bir durum. Bizden destek isteyen bir parti Allah muhafaza öyle bir aday çıkarır ki, yanına bile yaklaşamayız. Burada asıl olan adayın yönetim perspektifinin neler olacağı ve hizmet üretmede ne kadar adil davranacağı, kimseyi ötekileştirip ötekileştirmeyeceğine bakarız. RÖPORTAJ: Mehmet TALAY---
Özel Haber
05 Temmuz 2023 - 14:51
Güncelleme: 05 Temmuz 2023 - 14:59
ARKA KAPILAR ARTIK KAPALI... RÖPORTAJ: Mehmet TALAY
Özel Haber
05 Temmuz 2023 - 14:51
Güncelleme: 05 Temmuz 2023 - 14:59