Türk Eğitim-Sen Antalya 1 Nolu Şube Başkanı Oğuz Öztürk, eğitim ve öğretimin şu anki durumu ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Başkan Öztürk, “Ne yazık ki önemli sayıda öğrencimiz imkân yoksunluğundan canlı derslere iştirak edemedi. Zaten öteden beri ülkemizde var olan fırsat eşitsizliği bu şekilde farklı boyuta taşındı. Her ilde, ilçede, beldede internet imkânı ya da tableti, bilgisayarı olmayan öğrenciler var. Dolayısıyla bu durumda adeta neredeyse fırsat eşitsizliğini her sınıfa sokmak zorunda kaldık. Salgına apansız yakalandık. Herhangi bir hazırlığımız yoktu. Tabii ki böyle durumları umarız bir daha yaşamak zorunda kalmayız ama yaşayabiliriz de. Bu nedenle her zaman B planımızın olması gerekiyor. Bildiğiniz gibi öğretmenler uzaktan eğitim sürecinde hiçbir ekonomik ve sosyal destek almadan harikalar yarattı. Kendi imkanlarıyla bilgisayar, tablet aldılar, internet kotalarını aştıkları zaman yine kendi imkanlarını kullandılar” diye konuştu.
* Salgın süresinde yaşanan eğitim sorunları nelerdir?
** Ne yazık ki önemli sayıda öğrencimiz imkân yoksunluğundan canlı derslere iştirak edemedi. Zaten öteden beri ülkemizde var olan fırsat eşitsizliği bu şekilde farklı boyuta taşındı. Her ilde, ilçede, beldede internet imkânı ya da tableti, bilgisayarı olmayan öğrenciler var. Dolayısıyla bu durumda adeta neredeyse fırsat eşitsizliğini her sınıfa sokmak zorunda kaldık. Şu gerçeği görmemiz gerekiyor. Salgına apansız yakalandık. Herhangi bir hazırlığımız yoktu. Tabii ki böyle durumları umarız bir daha yaşamak zorunda kalmayız ama yaşayabiliriz de. Bu nedenle her zaman B planımızın olması gerekiyor.
* Öğretmenlerin yaşadıkları sıkıntılar nelerdir?
** Öğretmen yetiştirme sürecinden eğitim müfredatına, dijital eğitimde kullanılacak araçlar ve içeriklerden ölçme ve değerlendirmeye kadar MEB ve YÖK’ün hazırlık içine girmesi gerekir. Bildiğiniz gibi öğretmenler uzaktan eğitim sürecinde hiçbir ekonomik ve sosyal destek almadan harikalar yarattı. Kendi imkanlarıyla bilgisayar, tablet aldılar, internet kotalarını aştıkları zaman yine kendi imkanlarını kullandılar. Tüm öğretmenlerimize bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz. Öğretmenlerimizin fedakarlıkları da göz önüne alınarak, eğitim çalışanlarına derhal ekonomik destek sağlanmalıdır. Şöyle ki, eğitim çalışanlarının uzaktan eğitim süreçlerinde internet, bilgisayar ve diğer konularda edinecekleri ekipman ve hizmet bedelleri için eğitim öğretim hazırlık ödeneğinin iki öğretmen maaşı olarak ödenmesi ve her yıl bu rakamın değişen ekonomik koşullara göre güncellenmesi ve ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına ödenmesi gerekmektedir.
* Yönetici atamaları konusundaki sendikanın görüşü nedir?
** MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’ni liyakat ve adaleti tahrip edecek hususlarının iptali için yargıya taşıdık. MEB Yönetici Atama Yönetmeliği 04.02.2021 tarihinde yayımlanmıştı. Ne yazık ki yayımlanan yönetmelikte sendikamıza sunumu yapılan ve kamuoyuna da sızdırılan taslak metinde olmayan hususlar yer almıştır. Yayımlanan yönetmelikte ‘liyakat ve adalet’ ilkeleri hiçe sayılarak mülakatın yerini koruduğu görülmüştür. Oysaki bu yönetmelikle ilgili hassasiyetlerimizi Türk Eğitim-Sen olarak gerek yazılı olarak gerekse Bakanlık nezdindeki görüşmelerimizde defalarca bildirmiş, mülakat uygulamasının eğitimi getirdiği noktayı örneklerle anlatmış, okulların ehil olmayan ellerde yönetilmesinin sakıncalarını dile getirmiştik. Ancak görünen noktada Bakanlık uyarılarımızı dikkate almamış, baskı ve dayatmalarla tasarıda olmadığı halde yönetmeliğe mülakat uygulamasını tekrar eklemiştir. Zaten 2014 yılında bir gecede görevinden alınan okul müdürlerinin yerlerine (hiç unutmadık) yandaş ve dayatmayla getirilen okul yöneticilerinin eğitimde yaşattığı facianın faturasını ödedik ve hala ödemeye devam ediyoruz. Buna rağmen birilerinin zorlamasıyla yönetmeliğe hakkaniyet, kariyer, liyakat ilkeleri ile taban tabana zıt olan ‘mülakat’ uygulamasını eklemek yaşananlardan ders alınmadığının bir göstergesidir. Bu nedenle Türk Eğitim-Sen olarak MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’ne dava açtık. Umuyoruz ki, yargı hakkaniyet ölçüsünde karar verir ve liyakat ve adaleti tahrip edecek düzenlemelere geçit vermez.
* Sendika olarak yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
** Kadın Eğitim Çalışanı Olmak adlı Türk Eğitim-Sen Genel Merkezimizce bir anket düzenledik. Bu çalışmanın amacı kadın eğitim çalışanlarının sorun, beklenti ve çözüm önerilerini belirlemektir. Anket sonuçları 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde açıklanacaktır. Diğer bir çalışmamız ise; Türk Eğitim-Sen Genel Merkezimiz tarafından düzenlenen ‘İstiklalden İstikbale’ şiir yazma yarışmasıdır. Katılmak için son gün 22 Şubat’tır. Yarışmacıların 22 Şubat tarihine kadar şiirlerini Türk Eğitim-Sen şube başkanlıklarına teslim etmeleri gerekmektedir.
* Enflasyon ve kamu çalışanlarının durumu ile ilgili olarak görüşünüz nedir?
** Artan enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle kamu çalışanlarının alım gücü erimişse bunun sorumlularından bir de kamu çalışanlarından aldığı yetkinin hakkını toplu pazarlık masasında veremeyen sözde yetkili sendikadır. Türk-İş nasıl bir pazarlık izledi? Memur-Sen gibi ‘Yetkili sendika. Bu süreçte Hak- İş ve DİSK’in ne işi var?’ demedi. Oysa toplu sözleşmede KESK ve Türkiye Kamu-Sen yasanın verdiği yetkiyle masaya oturur. Buna rağmen Memur-Sen ‘Bu sendikaların ne işi var?’ diyerek; daha görüşmelerin ilk gününde işvereni bırakıp, sağındaki solundaki sendikal yapılarla mücadeleye başladı. Oysa Türk-İş hem işverenle muhatap olurken hem de kamuoyu karşısına çıkarken sağına Hak-İş’i, soluna DİSK’i aldı. Sendikacılık budur. Türkiye Kamu-Sen yetkili olduğu dönemde bir genel başkanımızın başkanlığında heyet kurar, hem KESK’i hem de Memur Sen’i ki o dönemde 40 bin üyeleri vardı ziyaret ederdik. Her iki konfederasyonun toplu görüşmeye dair görüş ve kanaatlerini taleplerini alırdık ve o şekilde masaya otururduk. Memur-Sen ise daha ilk gün ‘Türkiye Kamu-Sen’in burada ne işi var?’ dedi. Sen, sendikal örgütlenmenin masadaki gücünü kırmaya çalışır, işveren yerine sendikalarla mücadeleyi tercih edersen işte böyle kamu çalışanlarını mağdur eden toplu sözleşme süreçlerine neden olursun. Türkiye Kamu-Sen, daha toplu sözleşme başlamadan açıklama yapmış, her türlü eylem kararına destek olacağını ifade ederek size açık çek vermişti. O açık çekin gereğini yapacaktınız. Rızanız yoktuysa adam gibi duruş ortaya koyacak, alanlara inecek, diğer sendikaların da desteğini alarak tepkinizi adam gibi sergileyecektiniz. Hem kapalı kapılar arkasında işverenle amatörce senaryolar yazacaksınız, hem de şimdi çıkıp bu rezalette imzamız yok diyeceksiniz. Kamu çalışanları unutmasın ki, bu yapıya destek verildiği müddetçe kaybetmeye mahkumuz. Geçtiğimiz hafta Genel Başkanımız Sayın Talip Geylan Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’u ziyaret ederek Türk Eğitim-Sen ve SODİMER iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz 2023’e Doğru Dijital Eğitim Çalıştayı raporunu sundular. Kontenjan yetersizliği nedeniyle mazeret durumu ve isteğe bağlı tayin talepleri karşılanmayan meslektaşlarımızın durumu, öğretmen ataması, Öğretmenlik Meslek Kanunu, şube müdürlüğü sınavının bir an önce yapılması, teftiş sistemi ve maarif müfettişlerinin sayısının artırılması, ek ders ücreti ödemelerinde yaşanan sorunlar, yönetici atama yönetmeliğindeki değişiklik yapılması gereken hususlar, başta olmak üzere gündemdeki konularla ilgili görüş ve taleplerimizi ilettiler.
* Talepleriniz nelerdir?
** Milli Eğitim Bakanlığı, halen Bakanlık kadrosunda görev yapan öğretmenler ve öğretmenler dışındaki personeller için lisans tamamlama eğitimi vermelidir. Milli Eğitim Bakanlığı yaklaşık 20 yıl önce öğretmenler için 2+2 veya 3+1 lisans tamamlama eğitimi programları açarak öğretmenlere 4 yıllık yükseköğretim mezunu olma hakkını vermiştir. Ancak, aradan geçen 20 yıllık süreçte herhangi bir eğitim yapılmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan konuyla ilgili en son açıklama 2013 yılında yapılmış ve 2013 yılında ise uzaktan eğitim yoluyla lisans tamamlama programlarının açılmasının düşünüldüğü belirtilerek eğitimlere katılmak isteyenlerin tespit edilmesi istenmiştir. Buna rağmen bugüne kadar herhangi bir eğitim programı açılmamış ve lisans tamamlama yapılmamıştır. Türk Eğitim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderdiğimiz yazıda bakanlığınıza bağlı eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlerden lisans eğitimi almamış olanlara yönelik 2+2 ve 3+1 lisans tamamlama eğitim programlarının düzenlenmesi konusunda çalışma yapılmasını talep ettik. Biz Türk Eğitim-Sen olarak, ülkemiz ve dünya gündemini takip etmekte ve üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmekteyiz. Eğitim alışanlarının yanında ve sorunların çözümü için elimizden gelenin en iyisini yapmaktayız. 2020-2021 eğitim öğretim yılı ikinci yarıyılının tüm eğitim çalışanlarına, öğrencilerimize ve velilerimize hayırlı olmasını dilerim. Türk Eğitim-Sen, her zaman olduğu gibi bu dönemde de eğitim çalışanlarının hiç bir ayrım yapmadan yanında olacak, hak mücadelesini aralıksız sürdürecektir. Bu kutlu mücadelede eğitim çalışanlarıyla birlikte yürümekten onur duyacaktır.
RÖPORTAJ: Esra ALTUNKES