14 Mayıs 2023 günü yapılan genel seçimde Antaya’da ilk kez seçime giren TİP’in birçok çevrenin düşük oy alacaklarını belirtmesine rağmen yüzde 4,55 oy oranına ulaşması ve 78 bin 200 oy alması bir anda dikkatleri üzerlerine çekmişti. 6 bin oy eksikliği ile bir milletvekilliğini kaçıran TİP’in o dönem ilk sıra adayı olan Yunus Başaran’ın “bize karşı verilen oyların boşa gideceği şeklinde oluşturulan olumsuz algı Antalya’da bir milletvekilliğine mal oldu” demesi, önümüzdeki seçimde iddialı olacaklarının göstergesi.
Yerel seçimler için “başkan adaylığından daha çok bizim için ilkeler önemlidir” demesi, yerel seçimlerde ittifakların olabileceğine işaret olabilir düşüncesine yol açtı bende. Gelin birlikte Yunus Başaran’ın dediklerine kulak verelim.
*Genel seçimi geride bıraktık. Yakın tarihte yerel seçimler yapılacak. TİP olarak nasıl bir Antalya düşünüyorsunuz? Yerel seçimde Büyükşehir ve ilçe belediyelerinde aday çıkaracak mısınız? Ya da belli bir ittifaka dahil olacak mısınız?
**Öncelikle şunu belirteyim. Son yerel seçimde Millet İttifakı’nın Antalya’da aldığı oy oranı ile başarılı olduğunu söylemek zor. Büyükşehir ve büyük ilçe belediyeleri CHP’nin elinde olmasına rağmen bu başarısızlığın bir bedeli olur elbette. Geçen yerel seçimde hiçbir yerde aday çıkarmadık, aksine her bölgede CHP’li adayları destekledik. Ancak bu seçimde de böyle olacak demek değildir.
*Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?
**Başkanlıklar için aday çıkarıp çıkarmayacağımıza yönelik henüz bir kararımız yok. Öncelikle demokratik kitle örgütleriyle oturup konuşacağız. Emek örgütleri, yerel örgütler, sendikalar, meslek odaları, kadın kuruluşları, çevre örgütleri gibi yapılarla konuşup bu seçimde ne yapalım diye değerlendireceğiz. Yani Antalya’yı var eden kurumlarla birlikte karar alacağız.
*Bu konuşmalarda aday çıkaralım kararı çıkarsa ne yapacaksınız?
**Bakın önceliğimiz başkan adayı meselesinden daha çok belediye meclislerinde temsil edilme çok önemlidir. Şimdi bir bakın meclislere tek bir emekçileri temsil eden üye var mı? Halkı ve halkın çeşitli katmanlarını temsil eden üyeler var mı? Bunların hiç birisi yok. Ağırlığını mimar, inşaatçı ve haritacıların oluşturduğu bir ekseriyet var. Bu yapı elbette rantı kovalayan, rant ekonomisini öne çıkaran bir yapı olur ve halkın yaşamını kolaylaştırıcı dokunuşlar yapmaz.
*Bu görüşmelere başladınız mı? Bu görüşmelerde hangi ilkelerden hareket edeceksiniz?
**Henüz başlamadık ama hazırlıklarımız tamam, yakında bu toplantıları yapacağız. İlkeler meselesine gelince. Önceliklerimizin başında belediye çalışanları gelmektedir. Onların yaşam standartlarını yükseltmek, taşaron işçeleri köle emekçisi olmaktan çıkarmaya yönelik çalışmalarımız olacak. Bizim için bu çok önemli bir ilkesel duruştur.
*Başka öncelikleriniz neler?
**Öğrenci yurdu meselesi bizim için olmazsa olmaz ilkemizdir. Antalya üniversitelerinde 60 bine yakın öğrenci mevcut. Bunların çok azı devlet yurtlarında kalıyor. Büyük çoğunluğu cemaat yurtlarında kalmak zorunda. Bu yurtlara gitmek istemeyenler ise fahiş kiralarla karşı karşıya. Yoksul halk çocukları ya cemaatlerin elinde kalıyor, ya da okulu terk ediyor. Belediye olarak bu öğrencilerin ucuz, konforlu bir barınma alanı yaratması, burslarla desteklenmesi bir diğer önceliğimizdir.
*Büyükşehir ve diğer belediyelerin öğrenci yurdu yapılmasına öncelik verilmesini istiyorsunuz…
**Elbette. Bakın geçtiğimiz yıl 5 bin öğrenci barınma ve burs meselesini çözemediği için kayıtlarını dondurdu. İl dışından gelen yoksul halk çocuklarının, memur çocuklarının, esnaf çocuklarının buna güçleri yetmiyor. Dediğim gibi ya cemaatlere teslim oluyor ya da okulu terk etmek zorunda kalıyor. Buna direnen öğrenciler ise gündüz okuyor, gece çalışıyor ve perişan bir hayat sürüyor.
*İmar uygulamaları için bir açıklamanız var mı?
**Olmaz mı. Bakın belediyeler sosyal hayatı düzenleyen, yoksula destek olan, kent halkının hayatını kolaylaştırıcı önlemleri alan bir kurum olması gerekirken, rant üreten, rantı kendi aralarında paylaşanların oluşturduğu kurumlara dönüşmüş durumda. Bu alanda da şeffaf olması gerekir. Nereye, hangi tarım alanına imar planı yapıldı, bu alanlarda kimler arazi kapattı, kimler bu alanlarda vurgunlar yaptı… Tüm bunların en açık ve şeffaf şekilde kamuoyuna açık olması gerekir. Bu kent bu halkındır ve bunları bilmek haklarımız vardır.
*Şu anda belediyelerimiz şeffaf değiller mi?
**Bakın bir belediye başkanı olan kişi ayda 50-60 bin lira aylık almak için mi başkan oluyor. Bence değil. Belediye başkanlığını, milletvekilliğini bir yatırım aracı olarak görüyor olabilirler. Hepsi açıklasın bakalım servetlerini. Başkan olmadan önce neleri vardı, başkan olduktan sonra kendisinin, ailesinin ve yakın çevresinin şimdi neleri var.
*Anladığım kadarı ile bu ilkeler ışığında yerel seçimlere hazırlanacaksınız. Peki kent dinamikleriyle yaptığınız görüşmeler sonunda Antalya’da başkan adayları çıkaracak mısınız?
**Neden olmasın. Başkan adayları da çıkarabiliriz, ya da bu ilkeler çerçevesinde destekleme de yapabiliriz. Şimdiden bir şey söylemek mümkün değil. Ancak bu konuda tüm ülkede aynı işlemin yapılacağını söyleyemem. Her ilin ve hatta her ilçenin durumu farklı, olguları farklı. Her il ve her ilçe için farklı kararlarımız da olabilir.
*Gelelim genel seçimlere. Neden aynı ittifakta olmanıza rağmen Yeşil Sol ile tek liste yapmayıp ayrı listeler halinde seçime girdiniz? Bu durum bir zaaf yaratmadı mı?
**Emek ve Özgürlük İttifakı aslında sadece seçim ittifakı değil, aynı zamanda bir mücadele platformudur. Bu zaaf değil aksine mücadele gücünü artırmaktır. Ayrı listeyle seçime girme meselesi çok konuşulan ve tartışılan bir konu oldu. Hatta ittifaka zarar verdiğimiz iddia edildi. Bu doğru değil. Biz bir siyasi gelenekten geliyoruz ve bu geleneği geliştirip güçlendirmek bize düşen bir görevdi. Bunun yolu da seçimde ne kadar gücümüzün olduğunu bilip ona göre mücadele çizgimizi geliştirmekti. Bunun neresi yanlış…
*İyi de bazı çevreler “gücünüzün ne olduğunu öğreneceğiniz seçim, bu seçim değildi” diye bir değerlendirme yapıyor, mücadele birliğine zarar verdiğinizi söylüyorlar…
**Siz Türkiye’de önemli olmayan bir seçim hatırlıyor musunuz? Her seçim konjonktürel olarak tarihsel bir öneme haizdir. Bu seçimde olmaz, o seçimde olmaz… İyi de hangi seçimde biz Türkiye seçmenini karşısına çıkacağız? Kaldı ki, Yeşil Sol ile tek liste yapmamız ile yapmamamız arasında oynayacak 3-5 milletvekili eksikliği birlikte yürüttüğümüz demokrasi mücadelesine zarar vermez. Meclisin bugünkü aritmetiğinde 5 milletvekili fazla olmamız neyi değiştirirdi… Kaldı ki ayrı listeyle girme kararı aldığımızda Yeşil Sol Parti’ye 3 aşamalı bir seçim planlaması önerdik.
*Neydi bu üç aşama?
**Birincisi, Yeşil Sol’un güçlü olarak seçime giriği illerde liste çıkarmayıp Yeşil Sol’u desteklemekti, nitekim bu illerde seçime girmedik. İkincisi, her iki partinin de milletvekili çıkarma şansının olmadığı 46 il var. Bu illerde her iki partinin de seçime girmesinin bir sakıncası olmadığını, çünkü zaten herhangi bir vekil çıkarma şanslarımız yoktu. Üçüncüsü, geriye kalan büyük illerde de ayrı ayrı planlama yapalım, hangi parti o ilde güçlü ise onun amblemi ile seçime girilsin dedik. Mesela Adana’da Yeşil Sol güçlü, orada tek listeyle ve Yeşil Sol üzerinden seçime girelim. Hatay’da TİP güçlü, orda da TİP’in listesi ile girelim diğerleri desteklesin şeklindeydi.
*Antalya’da az bir oyla milletvekilliğini kaçırdınız. Burada tek liste ile seçime girilemez miydi?
**Bunu Yeşil Sol Parti’ye ilettik. Dedik ki, Antalya’nın demokgrafik yapısı gereği TİP’den tek listeyle girilmesini, ilk sıranın da Yeşil Sol adaya verilmesini önerdik ancak Yeşil Sol Parti bize “biz 87 seçim bölgesinde seçimlere Yeşil Sol olarak girme kararı aldık” dediler ve kabul edilmedi. Mesela önceki seçimde HDP, Aydın’da Ankara 1. Bölgede, Bursa’da az oylarla milletvelliğini kaçırmışlardı. Bu seçimde buralarda liste vermedik Yeşil Sol’u destekledik ama yine milletvekilliği alınamadı. Yani demem o ki, seçimde itifakın kayıplarını TİP’e yüklemek yanlıştır.
*Antalya’da TİP’in öncesinden sandık sonucu belli değil, ancak HDP’nin daha önceki seçimlerde aldığı oy oranı belli. Buna göre Antalya’da TİP listesiyle seçime girelim demek içinde risk taşımıyor mu?
**Sanmıyorum. Bizim son 2-3 yıl içinde Antalya’da üye sayımız 4-5 kat artı. Keza yaptığımız eylemlere katılım oldukça yüksek sayıda gerçekleşti. Yani öncesinde sandık sonucumuzun olmaması bir risk değil. Bakın İzmir’de, İstanbul’da ve Antalya’da verdiğniz oy boşa gider şeklinde propaganda yapılmasaydı buralarda da milletvekili çıkarıyorduk. Bu nedenle alamadığımız oyların sonucunda çıkaracağımız milletvekillikleri AKP’ye gitti.
*Yurt dışı oylarında bir kazanç sağlayamadınız mı Antalya bazında?
**En büyük sıkıntı da burada. Yurt dışı oylarda çok ciddi adaletsizlikler var. Antalya’da AKP’nin 6. milletvekilliği yurt dışından eklenen 25 bin oyla kazanıldı. Bu oylar olmasaydı biz bir milletvekilliği almıştık.
*Yine başa dönelim. Aynı ittifakta olup da ayrı listeyle seçime girmek ittifaka zarar vermez dediniz. Bu durum hem Cumhur ve Millet ittifaklarına karşı seçime girmenizin yanı sıra aynı ittifak içindeki partilere karşı da bir yarışma ve rekabet değil mi?
**Demin söyledim. Eğer bir ittifak bileşenleri hep aynı oy havuzundan oy alıyorlarsa hangi listeyle seçime girdikleri önemli değil ama biz bu oy havuzuna daha fazladan oy getirebilmek için ayrı listelerle seçime girdik. Bakın her seçimde sandığa gitmeyen yaklaşık yüzde 20 seçmen vardır. Bizim sayemizde bu seçmenlerin en az yarısını sandığa gitmesini sağladık. Yeşil Sol Parti’ye oy vermeyi düşünmeyen çok sayıda seçmenin oyunu ittifakın oy havuzuna kazandırdık. Rekabet değil, ittifakı güçlendirmeyi amaçladık. Mesela, Antalya’da önceki seçimde HDP yüzde 7 oy alırken bizimle birlikte bu oran yüzde 10’a ulaştı.
MEHMET TALAY