TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Okan Hançer, meydana gelen son depremin oldukça geniş bir alanda yüzey kırıklıklarına ve yakın yerleşim alanlarında büyük yıkıma neden olduğunu hatırlatarak, “Bölgede şu ana kadar gerçekleşen depremlerin ve artçıların neden olduğu riskler halen devam etmektedir. İlgili kurum ve idarelerce olası riskler gündeme taşınarak konusunda uzman kişilerin görüşleri kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Yüzey hareketlerinin, kırılmalarının yeryüzünde neden olduğu değişimler noktasal ve alansal ölçekte GNSS, InSAR, LiDAR, İHA gibi bilimsek teknik ve gözlemler kullanılarak tespit edilmek suretiyle resmi kayıtlara dönüşür. Özellikle deprem bölgelerinde herhangi bir yatırıma başlamadan önce ilk yapılması gereken iş bölgenin Jeodezik alt yapısının yeniden belirlenmesidir” dedi.
Depremlerin afete dönüşebilen toplumsal, ekonomik ve sosyal yıkıcı etkiler yarattığını hatırlatan Hançer, “Zarar verdiği teknik konular arasında konuma dayalı harita ve harita bilgileri gelir. Örneğin; mülkiyete esas kadastro ve tapu bilgileri, bunlardan akla ilk gelenlerdir. Teknik olarak altyapı sistemlerindeki kalıcı konum değişiklikleri deformasyon kavramı ile açıklanır. Bu nedenle Antalya’da falezlerin üzerinde herhangi bir hareket veya deformasyon olup olmadığının tespiti tüm falez bandının tamamının kapsayacak şekilde yapılacak bilimsel ve teknikgözlemler sonucu doğru olarak yorumlanabilecektir. Bunun dışında bilimsel bir yönteme dayanmayan kişisel gözlem, tahmin ve değerlendirmeler hem depremin etkilerinin yanlış yorumlanmasına hem de eylem planlarının yanlış uygulanmasına neden olabilmektedir.Ülkemizde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığına bağlı Harita Genel Müdürlüğü, Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliğine bağlı Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası ve diğer ilgili kamu birimleri doğru ve güvenilir bilgilerin tespit edilmesinden ve kamusal hizmetlerde kullanılmasından sorumlu kuruluşlardır. Afet eylem planlarının yürütülmesinde ve uygulanmasında, çoğu kez bu kurumların iş birliği ve görev paylaşımı gerekmektedir.Bu çerçevede, ilgili kurumlarla iş birliği yaparak yatay, düşey ve üç boyutlu konum değişimlerinin belirlenmesinde Antalya ilinde nasıl bir yöntem izleneceğinin belirlenmesi ihtiyacı öncelikle kent gündemine alınması gereken bir konudur. Yaşadığımız bu doğa olayının afet yaratan etkilerini azaltmak için öncelikle yerel yönetimler olmak üzere hemen bir şeyler yapma gayreti ve aceleyle eksik yapılan uygulamalardan doğabilecek başka hukuki sorunların önüne geçmek adına ilgili idareler, meslek odaları ve STK'lar birlikte ortak akıl üreterek koordinasyon içinde olmasının önemini vurgulamak istiyoruz. Unutulmamalıdır ki afetle mücadelenin en etkin yolu; yaşadığımız coğrafyayı daha iyi tanımaktan, kamu yararına ve bilimsel gerçeklere uygun politikaları uygulamaktan geçer” ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi