Türkiye genelinde 600 bini aşkın kamu işçisini ilgilendiren Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde yaşanan belirsizlik ve hükümetin sunduğu zam teklifi, işçi sendikalarından büyük tepki topluyor. DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi ve Genel-İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Vedat Küçük, "Kamu işçilerinin haklı talebi göz ardı edilemez. İnsanca yaşam, insanca ücret istiyoruz" diyerek hükümete seslendi. Vedat Küçük, hükümetin kamu işçilerine sunduğu ve ‘yüzde 27’ye yükselttik’ dediği teklifi ‘gerçeklikten kopuk ve gayriciddi bir yaklaşım’ olarak nitelendirdi. Küçük, bu teklifin yalnızca masadaki müzakere sürecini tıkamakla kalmadığını, aynı zamanda yüzbinlerce kamu emekçisinin yaşamını daha da zorlaştırdığını belirtti. Bir yılı aşkın süredir aynı ücretlerle geçinmeye çalışan kamu işçilerinin, yüksek enflasyonun, artan vergi yüklerinin ve zamların altında ezildiğini ifade eden Küçük, yaşanan ekonomik sıkıntının altını çizdi.
‘Dayanışma ve mücadele şart’
Kamu Çerçeve Protokolü'nün sadece kamu işçilerinin değil, milyonlarca emekçinin ücret ve yaşam koşullarını, hatta başka toplu sözleşmeleri de etkileyecek hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Küçük, yetkili konfederasyonların atacakları imzaların işçi sınıfının tamamı için yaşamsal önemde olacağını belirtti. Bu nedenle, sürecin kazanımla sonuçlanması için dayanışma ve mücadelenin şart olduğunu ifade etti. DİSK olarak Kamu Çerçeve Protokolü'nde doğrudan taraf olmamalarına rağmen, sokakta ve iş yerlerinde verilen her hak mücadelesinin yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini dile getiren Vedat Küçük, Dev Sağlık-İş üyesi işçilerin Ankara'ya yürüyerek dile getirdiği kararlılığı, tüm kamu işçilerinin sesi olarak gördüklerini söyledi. Orta Vadeli Program'ın yerli ve yabancı sermayenin çıkarları doğrultusunda ücretleri baskılama hedefiyle asgari ücretin güncellenmemesi, kamu işçilerinin reel ücretlerinin sürekli erimesi ve alım gücünün hızla düşmesinin, sadece emekçileri değil, ülkenin tüm sosyal dengesini tehdit ettiğini belirten Küçük, "Bu nedenledir ki biz, kamu işçilerinin taleplerini yalnızca sendikal bir mesele olarak değil, toplumsal bir sorumluluk olarak görüyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.