TBMM'deki bütçe görüşmelerinin eğitim alanı için izah edilemez şekilde ilerlediğini ifade eden Eğitim-İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, “2022 yılı merkezi yönetim bütçesinin 1 trilyon 750 milyar 957 milyon olması öngörülmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, Yükseköğretim Kalite Kurulu, Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri bütçeleri toplamı 2022 yılı için 273,5 milyar TL, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi ise 189 milyar 10 milyon TL olarak belirlenmiştir. Yani; eğitimin uzaktan yürütülmeye çalışıldığı dönemde aldığı ağır yaralara, yeni derslik inşaları için gereken ek harcamalara, pandemi nedeniyle sınıflar seyreltildiğinde doğacak fazladan öğretmen ihtiyacını karşılamak için yapılacak atamalarına harcanacak tutara, pandemi nedeniyle okulları daha hijyenik hale getirecek kadrolu yardımcı personel atamaları için harcanacak tutara, salgın daha da ağırlaşıp eğitim tekrar uzaktan hale gelirse EBA denen virane sistemi güçlendirmek için yapılacak harcamalara karşılık gelmeyen bir bütçe belirlenmiştir” dedi. Acar, bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan miktarın eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ve pandemi nedeniyle yaşanan eksikliklerini gidermekten oldukça uzak olduğunu hatırlattı.
‘Artması gerekirken azaldı’
Artması gereken yatırımların azalacağını ifade eden Başkan Acar, “Bütçenin ayrıntıları bize eğitimin hükümet tarafından ne kadar ötelendiğini de resmetmektedir. Bunun en somut göstergelerinden biri de MEB'e yatırım harcamaları için öngörülen bütçedir. 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 iken, 2020 yılı itibariyle bu oran yüzde 4,65’e gerilemiş, 2022 yılında ise yüzde 8,05 olması öngörülmüştür. 2021 yılına göre kısmi bir artış söz konusu olsa da içinde bulunduğumuz Covid-19 salgınının yaşandığı bu dönemde yatırım bütçesindeki artışın anlamlı olmadığı görülmüştür. MEB'e verilen bütçenin dağılımına baktığımızda yatırımlar için, atamalar için, eğitimin acil ve kronik sorunlarını çözmek için, ihtiyaç sahibi öğrencilere destek için bir pay ayrılmadığı da görülmektedir. 2022 yılı için MEB bütçesinin 189 milyar 10 milyon TL olması öngörülmüştür. MEB bütçesinin yüzde 70’i personel giderleri, yüzde 11’i sosyal güvenlik devlet primi giderleri olmak üzere, toplamda yüzde 81’i doğrudan doğruya personel harcamaları için kullanılmaktadır. Eğitim bütçesi yıllar içinde rakamsal olarak artıyor gibi görünse de personel giderlerinin bütçenin yüzde 81’ini kapsaması, eşit eğitim imkânına erişmeyi engelleyecek önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. (2005 yılında MEB bütçesinin yüzde 73’ü personel giderleri için ayrılmıştır.) MEB merkezi bütçeden en fazla pay alan bakanlıklardan biri olmakla birlikte, MEB bütçesinin yaklaşık yüzde 81’i personel giderleri ile SGK pirimi giderleri oluşturmaktadır. İkili eğitimin sonlandırılması, okullaşma oranlarının artırılması ve eğitimin niteliğinin geliştirilmesi gibi politika ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için daha fazla kaynak ayrılması, en azından orta vadede yatırım maliyetlerinin karşılanması açısından bir zorunluluk olarak görülmektedir. Ancak MEB bütçesinden 2022 yılında yatırıma ayrılan pay kısmen artsa da hedefleri gerçekleştirmek için yeterli değildir” diye konuştu.
‘Eğitim masrafları veliye yüklendi’
Eğitimin masraflarının velinin sırtına yüklendiğini aktaran Acar, “MEB bütçesi son beş yılda merkezi yönetim bütçesi içerisinde azalma eğilimine girmiştir. MEB bütçesinin GSYH’ye oranı 2014 yılında yüzde 3,19 iken 2022 yılında yüzde 2,39’a gerilemiştir. Bakanlık bütçesinin merkezi bütçe içindeki payı 2015 yılında yüzde 13.11, 2016’da yüzde 13,38, 2017’de yüzde 13,18, 2018’de yüzde 12,13 ve 2019’da yüzde 11,84’e, 2021’de yüzde 10,91’e, 2022’de ise yüzde 10,79’a gerilemiştir. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içerindeki payının sürekli azalması ailelerin eğitim harcamalarının artmasına neden olmuştur. MEB'in kendi istatistikleri de 2022 için belirlenen bu bütçenin hiçbir yaraya merhem olmayacağını açıkça ortaya koymaktadır. Bu yetersiz bütçe açıkça yeni dersliklerin inşası için, gereken öğretmen atamaları için, taşımalı eğitim utancını bitirmek için, okulları pandemiye uygun hale getirmek için, köy okullarını aktif hale getirmek için, ihtiyaç sahibi çocuklara tablet/bilgisayar ve internet temin etmek için hazırlanmamıştır. Bu bütçe, "itibardan tasarruf olmaz" diyenlerin, tasarrufu eğitimden yapmaya kararlı olduklarını göstermektedir. Bu bütçe her bir öğrencinin bilimsel, laik, sağlıklı, adil ve kamusal eğitim aldığı, eğitim emekçilerinin mesleki ve maddi anlamda mağdur edilmediği bir düzen ihtiyacının yanından bile geçmemektedir” dedi.
Süheyla GÜRÜN
‘Artması gerekirken azaldı’
Artması gereken yatırımların azalacağını ifade eden Başkan Acar, “Bütçenin ayrıntıları bize eğitimin hükümet tarafından ne kadar ötelendiğini de resmetmektedir. Bunun en somut göstergelerinden biri de MEB'e yatırım harcamaları için öngörülen bütçedir. 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 iken, 2020 yılı itibariyle bu oran yüzde 4,65’e gerilemiş, 2022 yılında ise yüzde 8,05 olması öngörülmüştür. 2021 yılına göre kısmi bir artış söz konusu olsa da içinde bulunduğumuz Covid-19 salgınının yaşandığı bu dönemde yatırım bütçesindeki artışın anlamlı olmadığı görülmüştür. MEB'e verilen bütçenin dağılımına baktığımızda yatırımlar için, atamalar için, eğitimin acil ve kronik sorunlarını çözmek için, ihtiyaç sahibi öğrencilere destek için bir pay ayrılmadığı da görülmektedir. 2022 yılı için MEB bütçesinin 189 milyar 10 milyon TL olması öngörülmüştür. MEB bütçesinin yüzde 70’i personel giderleri, yüzde 11’i sosyal güvenlik devlet primi giderleri olmak üzere, toplamda yüzde 81’i doğrudan doğruya personel harcamaları için kullanılmaktadır. Eğitim bütçesi yıllar içinde rakamsal olarak artıyor gibi görünse de personel giderlerinin bütçenin yüzde 81’ini kapsaması, eşit eğitim imkânına erişmeyi engelleyecek önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. (2005 yılında MEB bütçesinin yüzde 73’ü personel giderleri için ayrılmıştır.) MEB merkezi bütçeden en fazla pay alan bakanlıklardan biri olmakla birlikte, MEB bütçesinin yaklaşık yüzde 81’i personel giderleri ile SGK pirimi giderleri oluşturmaktadır. İkili eğitimin sonlandırılması, okullaşma oranlarının artırılması ve eğitimin niteliğinin geliştirilmesi gibi politika ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için daha fazla kaynak ayrılması, en azından orta vadede yatırım maliyetlerinin karşılanması açısından bir zorunluluk olarak görülmektedir. Ancak MEB bütçesinden 2022 yılında yatırıma ayrılan pay kısmen artsa da hedefleri gerçekleştirmek için yeterli değildir” diye konuştu.
‘Eğitim masrafları veliye yüklendi’
Eğitimin masraflarının velinin sırtına yüklendiğini aktaran Acar, “MEB bütçesi son beş yılda merkezi yönetim bütçesi içerisinde azalma eğilimine girmiştir. MEB bütçesinin GSYH’ye oranı 2014 yılında yüzde 3,19 iken 2022 yılında yüzde 2,39’a gerilemiştir. Bakanlık bütçesinin merkezi bütçe içindeki payı 2015 yılında yüzde 13.11, 2016’da yüzde 13,38, 2017’de yüzde 13,18, 2018’de yüzde 12,13 ve 2019’da yüzde 11,84’e, 2021’de yüzde 10,91’e, 2022’de ise yüzde 10,79’a gerilemiştir. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içerindeki payının sürekli azalması ailelerin eğitim harcamalarının artmasına neden olmuştur. MEB'in kendi istatistikleri de 2022 için belirlenen bu bütçenin hiçbir yaraya merhem olmayacağını açıkça ortaya koymaktadır. Bu yetersiz bütçe açıkça yeni dersliklerin inşası için, gereken öğretmen atamaları için, taşımalı eğitim utancını bitirmek için, okulları pandemiye uygun hale getirmek için, köy okullarını aktif hale getirmek için, ihtiyaç sahibi çocuklara tablet/bilgisayar ve internet temin etmek için hazırlanmamıştır. Bu bütçe, "itibardan tasarruf olmaz" diyenlerin, tasarrufu eğitimden yapmaya kararlı olduklarını göstermektedir. Bu bütçe her bir öğrencinin bilimsel, laik, sağlıklı, adil ve kamusal eğitim aldığı, eğitim emekçilerinin mesleki ve maddi anlamda mağdur edilmediği bir düzen ihtiyacının yanından bile geçmemektedir” dedi.
Süheyla GÜRÜN