ATB Meclisi Hububat ve Mamulleri Meslek Komitesi Üyesi Nuri Büyükselçuk, un fiyatlarında yaklaşık yüzde 40 civarında artış olduğunu anlatarak, “Un ve yem olarak iki ayrı ana konuda üretim yapıyoruz. Her iki konudaki üretimimizin ana alıcıları devletin fiyat baskısı altında. Mecburen ana girdilerimiz arttığı için yaklaşık yüzde 40 civarında un fiyatlarında artış oldu. Ciddi bir şekilde hem kur hem de faiz kıskacı altındayız. Serbest piyasa ekonomisi kuralları çerçevesinde zarar etmemek adına belli zamlar yaptık fakat bizden unu alan fırıncının un, yakıt, maya gibi bütün giderleri arttı. Un sektörü desteğini çektiği anda fırıncılık sektörü tamamen göçecek” dedi. ‘Üretici yem parasını ödeyemiyor’
‘Yemde de besicinin giderleri yüzde 50-60 civarında arttı ama süt fiyatı sabit’ diyen Büyükselçuk, yem girdisinin yaklaşık yüzde 65’inin dövizle olduğuna dikkat çekti. Serbest piyasa ekonomisi kuralları çerçevesinde fırıncının ve besicinin bütün girdilerinin arttığına dikkat çeken Büyükselçuk, “Biz müşterilerimizle, tedarikçilerimizle aynı geminin içerisindeyiz. Bu tür sorunlar sektörümüzün geleceği konusunda herkesi ciddi karamsarlığa itiyor. Devlet bize 4.50 gibi eski kurlardan döviz versin yem fiyatını hemen düşürelim. Yemin girdisinin yüzde 65’i dövizle. Döviz arttığı sürece yem fiyatının artmaması mümkün değil. Üretici sütünü sattığında aldığı gelirle yem parasını ödeyemiyor” dedi. ‘Üretilen buğday tüketilene denk’
Kur artışları öncesinde dünyanın en pahalı buğdayının Türkiye’de olduğunu ifade eden Büyükselçuk, “Un ihracatı yapan firmalara devlet, dahilde işleme izni kapsamında yurt dışından gümrüksüz, fonsuz buğday ithal hakkı veriyordu. Firmalar da dünya fiyatlarında un satıp, yurt dışından uygun fiyatlı buğday getirip bunu kompanse ediyorlardı. Türkiye’nin ürettiği buğday, tükettiği buğdaya denk. Bizim ihraç ettiğimiz unun buğdayını mutlaka ithal etmemiz gerekiyor. Devlet, ‘İhracat yapacaksan bunun karşılığında buğday ithal etmek zorundasın, buğday ithal etmeden ihracat yapamazsın’ dedi. Fakat insanlara bunun için bir süre verilmedi. Gümrükteki kamyonlar durduruldu. 2 bin TIR Irak sınır kapısında durduruldu. İnsanlara bir geçiş süreci verilebilirdi. Süre verilse ihracatçı kendini yeni pozisyona göre ayarlayabilirdi. Kur artışlarından sonra bir anda dünyanın en ucuz bağdayı Türkiye’de oldu. Böyle olunca ihracatçı firmalar yurt dışından pahalı buğday ithal etmek yerine Türkiye’deki buğdaydan un yapıp satmaya başladılar. Bunun miktarının artması durumunda Türkiye’nin buğday arzı tehlikeye girecek” ifadelerini kullandı.
Esra ALTUNKES
‘Yemde de besicinin giderleri yüzde 50-60 civarında arttı ama süt fiyatı sabit’ diyen Büyükselçuk, yem girdisinin yaklaşık yüzde 65’inin dövizle olduğuna dikkat çekti. Serbest piyasa ekonomisi kuralları çerçevesinde fırıncının ve besicinin bütün girdilerinin arttığına dikkat çeken Büyükselçuk, “Biz müşterilerimizle, tedarikçilerimizle aynı geminin içerisindeyiz. Bu tür sorunlar sektörümüzün geleceği konusunda herkesi ciddi karamsarlığa itiyor. Devlet bize 4.50 gibi eski kurlardan döviz versin yem fiyatını hemen düşürelim. Yemin girdisinin yüzde 65’i dövizle. Döviz arttığı sürece yem fiyatının artmaması mümkün değil. Üretici sütünü sattığında aldığı gelirle yem parasını ödeyemiyor” dedi.
Kur artışları öncesinde dünyanın en pahalı buğdayının Türkiye’de olduğunu ifade eden Büyükselçuk, “Un ihracatı yapan firmalara devlet, dahilde işleme izni kapsamında yurt dışından gümrüksüz, fonsuz buğday ithal hakkı veriyordu. Firmalar da dünya fiyatlarında un satıp, yurt dışından uygun fiyatlı buğday getirip bunu kompanse ediyorlardı. Türkiye’nin ürettiği buğday, tükettiği buğdaya denk. Bizim ihraç ettiğimiz unun buğdayını mutlaka ithal etmemiz gerekiyor. Devlet, ‘İhracat yapacaksan bunun karşılığında buğday ithal etmek zorundasın, buğday ithal etmeden ihracat yapamazsın’ dedi. Fakat insanlara bunun için bir süre verilmedi. Gümrükteki kamyonlar durduruldu. 2 bin TIR Irak sınır kapısında durduruldu. İnsanlara bir geçiş süreci verilebilirdi. Süre verilse ihracatçı kendini yeni pozisyona göre ayarlayabilirdi. Kur artışlarından sonra bir anda dünyanın en ucuz bağdayı Türkiye’de oldu. Böyle olunca ihracatçı firmalar yurt dışından pahalı buğday ithal etmek yerine Türkiye’deki buğdaydan un yapıp satmaya başladılar. Bunun miktarının artması durumunda Türkiye’nin buğday arzı tehlikeye girecek” ifadelerini kullandı.
Esra ALTUNKES