Özel Haber

Gıda fiyatlarındaki artışın perde arkası

Market raflarında her geçen gün artan gıda fiyatları, hem tüketiciyi hem üreticiyi zorluyor. Bu artışın arkasında yalnızca ekonomik değil, tarımsal, çevresel ve yapısal birçok neden bulunuyor. Tarladan sofraya uzanan bu zorlu sürecin perde arkasını inceledik.

Abone Ol

Türkiye'de market raflarındaki gıda ürünlerinin fiyat etiketlerine baktığımızda, yüksek rakamlar tüketicileri endişelendirmeye devam ediyor. Son yıllarda hızla artan gıda fiyatlarının ardında tek bir sebep değil, karmaşık ve çok yönlü bir nedenler zinciri yatıyor. Peki, gıdalar sofralarımıza gelene kadar nasıl bu kadar pahalanıyor?

Girdilerdeki fahiş yükseliş

Gıda fiyatlarındaki artışın en temel nedenlerinden biri, tarımsal üretim için gerekli olan girdi maliyetlerindeki fahiş yükseliş. Bir domatesin yetişmesi için kullanılan gübreden, tarlanın sürülmesi için harcanan akaryakıta kadar her şey, döviz kurundaki artışlardan doğrudan etkileniyor. Türkiye gübre ve zirai ilaçların büyük bir kısmını ithal ediyor. Döviz kurundaki her yükseliş, bu ürünlerin maliyetini artırıyor ve bu artışlar anında üreticinin cebine yansıyor. Tarım arazilerinin sulanması için kullanılan elektrik, traktörler için kullanılan mazot gibi enerji kalemlerindeki zamlar da üretim maliyetlerini doğrudan yükseltiyor. Hayvancılık sektörü de benzer sorunlarla boğuşuyor. Yem fiyatlarındaki artışlar, et, süt ve yumurta gibi temel gıda ürünlerinin fiyatlarını kaçınılmaz olarak yukarı çekiyor. Bu durum, üreticinin maliyetlerini karşılamak için ürünlerinin fiyatını yükseltmesine neden oluyor ve bu da gıda enflasyonunun ana tetikleyicisi haline geliyor.

Tedarik zinciri karmaşıklığı

Gıda ürünlerinin fiyatı sadece üretim aşamasında artmıyor. Tarladan market rafına uzanan yolculuk, fiyatların katlanarak yükseldiği bir süreç. Uzun ve karmaşık tedarik zinciri, bu artışın en önemli unsurlarından biri. Ürün, tarladan çıktıktan sonra toptancılar, komisyoncular ve nakliyeciler gibi birçok aracıdan geçiyor. Her bir aracı, ürüne kendi kar marjını ekliyor. Bu durum, üreticinin eline geçen fiyat ile tüketicinin ödediği fiyat arasında uçurumsal bir fark oluşmasına neden oluyor.

İklim değişikliği ve üretim

Son yıllarda yaşanan kuraklık, sel, don ve aşırı sıcaklık gibi iklim olayları da gıda fiyatlarını doğrudan etkiliyor. Üretim bölgelerinde yaşanan iklimsel dalgalanmalar, mahsulün verimini düşürüyor veya ürünlere zarar veriyor. Daha az ürün hasat edilmesi, piyasadaki arzı azaltarak fiyatların yükselmesine yol açıyor. Örneğin, son dönemde yaşanan kuraklık, tahıl üretimini olumsuz etkileyerek ekmek fiyatlarına zemin hazırlıyor. Türkiye'deki tarım sektörünün bazı yapısal sorunları da gıda fiyatlarındaki artışa zemin hazırlıyor. Modern ve büyük ölçekli tarım yapmaya elverişli olmayan küçük tarım arazileri, verimliliği düşürüyor. Hangi ürünün ne kadar üretileceğinin önceden belirlenememesi, bazen ürün fazlasına bazen de ürün kıtlığına yol açıyor. Ürün kıtlığı yaşandığında fiyatlar aniden yükseliyor. Fiyat artışlarını frenlemek amacıyla yapılan ithalatlar, kısa vadede piyasayı rahatlatırken uzun vadede yerli üreticiyi zor durumda bırakıyor ve üretimden vazgeçmesine neden oluyor. Bu da gelecekte fiyatları daha da artıracak bir kısır döngü yaratıyor. Gıda fiyatlarındaki bu sürekli artış, sadece tüketicinin bütçesini zorlamakla kalmıyor, aynı zamanda üreticilerin de sürdürülebilirlik kaygılarını artırıyor. Bu sorunun çözümü, girdi maliyetlerinin düşürülmesinden, tedarik zincirinin kısaltılmasına ve sürdürülebilir tarım politikalarının uygulanmasına kadar çok yönlü bir yaklaşım gerektiriyor.