Antalyaspor’un 2 Temmuz’daki kuruluş yıl dönümünde şehirdeki coşku yerini endişeye bırakırken, en net ve çarpıcı açıklama Antalyaspor Vakfı Başkanı Gültekin Gencer’den geldi. Gencer, TSYD Antalya Şubesi’nde düzenlediği kapsamlı basın toplantısında hem geçmişin hesabını açtı hem de geleceğin reçetesini sundu. Kulüpteki mali kırılganlığın artık saklanamaz boyutlara ulaştığını ifade eden Gencer, yönetim zafiyetinden kurumsal yapının eksikliğine, şeffaf olmayan mali durumlardan kamuoyuna yanlış sunulan başarı hikâyelerine kadar birçok konuda perdeyi kaldırdı. “Bu artık sadece bir mali kriz değil, aynı zamanda güven krizidir” diyen Gencer, çözümün ise hâlâ mümkün olduğunu ama radikal kararların ertelenmemesi gerektiğini vurguladı.
‘Vakfın görevi anlaşılsaydı, bugün bu krizi yaşamazdık’
Gencer, konuşmasının başında Antalyaspor Vakfı’nın neden bu kadar kritik bir yapı olduğunu detaylı biçimde anlattı. Gencer, “Bugün bazı arkadaşlarımız hâlâ çıkıp ‘Vakfın görevi nedir?’ diye sorabiliyor. Bu bile kulüpteki yapının doğru anlatılmadığını gösteriyor. Bizim vakıf olarak elimizde sadece yüzde 37 hisse var ama bu takımın en zor anlarında elini taşın altına sokan, tesisleri ayakta tutan, altyapıyı koruyan biziz. A.Ş. sadece kiracı konumundadır. Vakıf bu kulübün asıl omurgasıdır. Ama yıllardır hem yetki verilmiyor hem de hesap soruluyor. Antalyaspor’un kuruluş felsefesiyle çelişen bir yaklaşımdır bu. Biz her zaman vizyon koyduk, hedef gösterdik ama destek görmedik” sözleriyle sistematik bir eksikliği gözler önüne serdi.
Hasan Subaşı Tesisleri: Dava dosyalarından tapuya uzanan yol
Gencer’in en gurur duyduğu konulardan biri ise Hasan Subaşı Tesisleri oldu. Dört yıl önce bu tesislerin yıkılmak üzere olduğunun kendilerine bildirildiğini belirten Gencer, “23 milyon TL yatırmazsak, elimizde hiçbir şey kalmayacaktı. O dönemde bu kulübü savunması gereken avukatlar birer birer geri çekildi. Kimse dosyaları almak bile istemedi. Ama biz bu mücadeleden geri adım atmadık. Meltem sakinlerinin avukatlarıyla görüştük, uzlaşma yolları aradık. Planlaması yapılmamış alanlara imar planı yaptık. Bu kulüp tarihinde ilk kez 25 binlik ve 5 binlik planlar eş zamanlı onaylandı. Dava süreçlerini yönettik, tüm iptal kararlarını geri çevirdik. Sonunda, ‘burası artık tamamen elimizden çıkıyor’ denilen bir alanın tapusunu aldık. Burası sadece 40 dönüm arazi değil; burası Antalyaspor’un geleceğidir. Bedelini kendi cebimizden ödeyerek kulübün geleceğini güvenceye aldık” dedi.
Altyapıya 5 milyon TL, kasaya 1.1 milyon TL: Reklam değil gerçek yatırım
Antalyaspor’un geleceğinin altyapıdan geçtiğini savunan Gencer, bu doğrultuda yapılan yatırımların da göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi. Gencer, “Alt yapıya toplamda 5 milyon TL yatırım yaptık. Bu paranın nereden geldiğini soranlara cevabım çok net: Cebimizden ya da doğrudan iş insanlarından rica ederek topladık. Kimse bize bütçe vermedi. Hiçbir kurumsal destek görmedik. Ama 1 milyon 100 bin TL’yi doğrudan vakıf kasasına koyduk. Biz bu işi reklam için yapmıyoruz. Antalyaspor’u imaj malzemesi yapanlar varsa, onlar bilsin ki biz sadece görevimizi yapıyoruz. Kimsenin cesaret edemediği tapu işini biz çözdük, kimsenin para vermediği altyapıya biz kaynak bulduk. Ve bugün hâlâ bize, ‘Ne iş yapıyorsunuz?’ diye soruluyor” diyerek sitemde bulundu.
‘Sermaye 30 milyon TL, bir hoca maaşı kadar!’
Gencer, kulübün sermaye yapısındaki çarpıklığa dikkat çekerken örneğini güncel bir veriden verdi: “Antalyaspor’un resmî sermayesi 30 milyon TL. Aynı zamanda, bu kulüp bir teknik direktöre 30 milyon TL maaş veriyor. Yani kulübün ekonomik gücü, bir teknik adamın yıllık maliyetinden daha az. Bu nasıl sürdürülebilir bir yapı olabilir? 30 milyon TL’lik bir sermaye ile Süper Lig’te tutunmaya çalışıyoruz. Oysa olması gereken 3 milyar TL. Bu artış yapılmadığı sürece, yatırımcı bu kulübe girmez. Herkes ‘niye iş insanı gelmiyor?’ diye soruyor. Çünkü güven yok, yapı yok, sermaye yok.”
Öztürk ailesine çağrı: Hibe resmileşsin, borç defterden silinsin
En dikkat çeken bölüm ise eski başkanlardan Fikret Öztürk’ün kulüpten alacağıyla ilgiliydi. Gencer, “Sayın Öztürk ailesi giderken yaklaşık 70 milyon Euro’yu bağışladıklarını söyledi. Ancak prosedür gereği bu hibe gerçekleşmemiş. Kulübün muhasebe kayıtlarında hâlâ bir borç olarak duruyor. Bu da yatırımcıları kaçırıyor. Çünkü herkes bu borcu kimin, ne zaman talep edeceğinden endişe ediyor. Oysa ben biliyorum; Öztürk ailesi bu parayı istemez. Ama bu işin resmiyete dökülmesi gerekir. Eğer bu borç resmen silinirse, kulübün geleceği için en büyük engel ortadan kalkmış olur. Ardından 3 milyar TL’lik sermaye artışına geçilir ve tüm ekonomik yük hafifletilir. Bu çağrım sadece Öztürk ailesine değil, tüm Antalyaspor sevdalılarınadır” ifadelerini kullandı.
‘Aday olmayacağım’
Bu planı kişisel bir adaylık hamlesi olarak sunmadığını belirten Gencer, kulüp kamuoyuna net bir mesaj gönderdi. Gencer, “Ben yeniden başkan olmak için bu açıklamaları yapmıyorum. Bugün görev bana verilse de verilmezse de fark etmez. Ama bu plan hayata geçmeli. Bu şehirde potansiyel var. Sermaye artırımı sağlandığında, yatırımcı kendi ayağıyla gelir. Ama şu an sistem yok, güven yok. Bu yüzden kulübe para akmıyor. Biz istemediğimiz insanlar da olsa, görev yapan herkese destek olmaya hazırız. Yeter ki bu kulüp ayakta kalsın” dedi.
‘87 üyeye ulaştık’
Antalyaspor Vakfı olarak ciddi bir üye artışı sağladıklarını anlatan Gencer, “Görevi devraldığımızda sadece 53 üyemiz vardı. Bugün bu sayı 87’ye ulaştı. Her bir üyelik 700 bin TL’ye mal oluyor. Biz birebir görüşmelerle, 27 kişiyi kendi çevremizden kazandırdık. Bunun yanında ismini yazdıran 20 kişiden sadece biri üyeliği tamamlamadı. Bu artış rastlantı değil, inançla yapılan bir çalışmanın sonucudur. Üyelik süreci, kulübe kimlerin gönülden bağlı olduğunu da net şekilde gösteriyor” diye konuştu.
‘Bizi sevmiyorlar, çünkü Antalyaspor’u malzeme değil değer olarak görüyoruz’
Basın toplantısında duygusal bir tonda konuşan Gencer, yönetime dair gelen eleştirilerin kendisine değil, Antalyaspor’un gerçek ruhuna yapıldığını savundu. Gencer, “Biz kulübü bir vitrinden ibaret görmüyoruz. Antalyaspor sevgisi yalnızca atkı takmakla, maç sonu paylaşım yapmakla olmaz. Bu sevda, işin mutfağına girmeyi gerektirir. Biz bu takım için ter döktük. Ama ne yazık ki, İstanbul takımlarının kombinelerini alanlar bize Antalyaspor sevgisi dersi vermeye kalkıyor. Bu takımı malzeme yapanlar biz değiliz. O yüzden bizi sevmiyorlar. Ama sorun değil. Biz yine de kulüp için doğru bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz” dedi.
77 TL’lik bilet eleştirisi: Bu takımın değeri bu değil
Basın toplantısının son bölümünde ise Antalyaspor’un maç biletleriyle ilgili dikkat çeken bir çıkış yaptı Gencer, “Statlar boş kalıyor diye biletleri 77 TL’ye çekmek, kulübün değerini düşürmektir. Antalyaspor’un markası bu kadar ucuzlatılamaz. Taraftar sadakati böyle sağlanmaz. Tribünde gerçek Antalyasporlular yok. Dışlanıyorlar. Bu kulübün geleceği için yapıcı söylemler geliştirilmeli. Bugünkü yöneticilerin açıklamaları ise sadece günü kurtarmaya dönük” ifadelerini kullandı.
‘Antalyaspor bir kişinin değil, bu şehrin ortak değeridir’
Basın toplantısını çarpıcı cümlelerle kapatan Gültekin Gencer, “Antalyaspor artık birkaç kişinin oyuncağı olmaktan çıkmalı. Bu takım, bu şehrin ortak mirasıdır. Dernek, vakıf ve anonim şirket el ele verirse, bu kriz aşılır. Ama bunun için artık hesap verilebilir, şeffaf bir yapıya geçilmelidir. Kimin başkan olduğu değil, nasıl bir sistemle yönetildiğimiz önemlidir. Yarın çok geç olmadan bugünden adım atılmalı. Ve Antalyaspor yeniden Türkiye’nin örnek kulübü haline getirilmelidir” açıklamasında bulundu.