İstismar ve tutuklamalar
Çocuk evlilikleri ve işçiliğinin önünün açıldığını anlatan Karabulut, “Aile içerisine hapsedilen kadınlar ve çocuklar devlet politikaları ile sosyal yaşama katılımdan uzaklaştırılmaktadır. Okul öncesi kurumları ve kreşleri kapatan, kadınları ev içine hapseden ekonomik ve sosyal adımlar çocukları da doğrudan etkilemekte, artan şiddet ve istismarın önü açılmaktadır. Bütün bunları hiçbir çekince koymadan kabul ettiği maddelere rağmen yapan devlet; 1995 yılında uyguladığı ayrımcılığı resmiyete kavuşturmuştur” diye konuştu.
Çocukların yararına değil
Karabulut, “Bizler; Dünya Çocuk Hakları günü olan 20 Kasım’da sadece öldürülen ve tutuklanan çocuklarımızı hatırlamaya değil, herkesi çocuklara dair politikalarıyla sınıfta kalan devlet zihniyetini bir kez daha yerinden etmeye çağırıyoruz. Eğitim ve sağlık sisteminden kadın politikalarına kadar her alanda çocukların yararını değil kendi çıkarlarını düşünen bu sistem; çocuklarımızın sahip olduğu heyecan, merak ve yaratıcılıktan korkmaktadır” şeklinde konuşarak sözlerini tamamladı.
Beyaz çocuk kara çocuk fark etmez
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü ile ilgili kendi hazırladığı konuşma metnini okuyan Atatürk Ortaokulu 7. sınıf öğrencisi Ömer Baver Aydın ise, “Ben çocuğum. 18 yaşına kadar bir çocuk olarak vazgeçilmez haklara sahibim. Çocuk hakları beyaz çocuk, kara çocuk, kız çocuk, erkek çocuk fark etmez. Büyüklerimizin inançlarının, görüşlerinin farklı olması yüzünden çocuklara ayırım yapılamaz. Ama ne yazık ki ülkemizde konuştuğu dilden dolayı, ailesinin köklerinden dolayı çocuklar aşağılanıyor. Büyükler çocuklarla ilgili ödevini yapmıyorsa devletin çocuklara bakması ve koruması isteniyor ama büyükler hep kendini düşünüyor. Devleti de zaten onlar yönetiyor. Biz çocukların düşüncelerini geliştirmeleri ve istedikleri dini seçmeleri hakkına saygı gösterilmesi vurgulanıyor ama ülkemizde ilkokul çocuklarına bile belli bir din ve mezhep zorla öğretiliyor. Hiç kimse unutmamalı ki çocuklar onurlu ve saygın birer insandır. Hiç kimse onların onurlarını kıramaz, onları küçük düşüremez, yaşadığı konut ve kurumundaki özel yaşantısına karışamaz” şeklinde konuştu. Esra ALTUNKES