ATB Başkanı Ali Çandır, tarımda ürün stoklamanın gerekli bir uygulama olduğuna dikkat çekti ve “Karaborsacılık yapanlarla, depolama yapan, emeğinin karşılığını almak için alın teri döken üretici ayrı tutulmalıdır” dedi
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Kasım ayı olağan meclis toplantısında konuşan ATB Başkanı Ali Çandır, son zamanlarda gündemde olan depo baskınlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Üreticinin zaman zaman ürününü depoladığını ve bunun tarım sektöründe mutlak yapılması gereken bir durum olduğunu vurgulayan Çandır, “Stoklama faaliyeti eğer bir manipülasyon ya da rant aracı olarak kullanılıyorsa, yani karaborsacılığa giriyorsa o bir suçtur ve cezası sonuna kadar verilmelidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken hayati konu; suç işleyenle yasalara uygun olarak emeği, alın teri ve namusuyla çalışanları kesin ifadelerle ayrı tutabilmektir. Mallarını her depolayanı karaborsacı ilan edersek tarımı tamamen bitiririz” dedi. Planlama, üretim ve ticaret
Sorunun baskınlarla çözülemeyecek kadar derin olduğunu kaydeden Çandır, “Tarımda hastalıklarla mücadele, planlama, üretim ve ticaretin yeniden ele alınması gerekmektedir. Son dönemde yapılan komite toplantılarında üyelerimiz, ürün hastalıklarını ve buna bağlı verim ve kalite düşüklüğü sorununu çok sık dile getirmeye başladı. Soğandaki küf hastalığı, zeytindeki zeytin sineği hastalığı, domatesteki tuta zararlısı, susamda kelebek zararlısı, yer altı sularının çekilmesi gibi çok sayıda sorunla mücadele edildiği belirtiliyor. Uzmanlara göre, iklim değişikliklerinin de etkisiyle önümüzdeki yıllarda bu tür zararlıları ve hastalıkları daha fazla konuşur hale geleceğiz. Zaten türlü zorlukları yaşayan tarım sektörünün bir de bu hastalıklarla karşı karşıya kalması başta Tarım ve Orman Müdürlükleri olmak üzere herkesi önlem almaya, yeniden bilgileri ve paylaşımları gözden geçirmeye zorunlu hale getiriyor. Bu konuda karar vericilerin iş işten geçmeden önlem alacağına inanıyorum” diye konuştu. Yerine koymadan kaldırılmamalı
Toplantıda yeni Hal Yasası konusuna da değinen Başkan Çandır, şöyle devam etti: “Her değişiklikte, mevcut sorunların giderileceğinin belirtilmesine rağmen sorunların daha derinleştiğini üzülerek takip ediyoruz. Yeni düzenleme ile hal sistemi içerisindeki komisyonculuğun kaldırılması öngörülüyor. Yapılan düzenlemeyi sektörün diğer paydaşları gibi bizler de ikinci, üçüncü ağızdan öğreniyoruz. Hazırlanan taslağın, önce sektörün görüşüne sunulması, geri bildirimler de dikkate alınarak yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Borsamızca düzenlenen ve sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirdiğimiz ‘Yaş Meyve-Sebze Sektörü Sezona Başlarken’ başlıklı sektörel analiz toplantısına katılanlar, yerine daha iyi bir sistem getirilmeden komisyonculuğun kaldırılmasının sektörü daha da sıkıntıya sokacağını hatta çiftçiyi üretimden vazgeçireceğini belirtiyor. Bu görüşlerin karar vericiler tarafından dikkate alınacağına inanıyor, aileleriyle birlikte binlerce insanımızı ilgilendiren komisyonculuk mesleğinin tek kalemde bitirilemeyeceğine inanıyorum.” Küçük üretici mutlaka yaşatılmalı
Konuşmasında Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, dünyadaki tarımsal üretimin yaklaşık yüzde 56’sını, toplam gıdanın yüzde 80’ini küçük çiftçilerin ürettiğini ifade eden Çandır bu konuda ise şunları söyledi; “Bizde maalesef küçük üretici her geçen gün üretimden elini çekmek zorunda kalıyor. Bunu tarımın sürekliliği ve devamı açısından risk olarak görüyoruz. Başta kooperatif modeli olmak üzere küçük üreticinin bir an önce örgütlenmesi gerekiyor. Kooperatif sisteminin yenilenerek etkili performans kriterleriyle denetiminin sağlanması, örgütlenme modelinin başarıya ulaşmasını sağlayacaktır. Tarımsal biyoçeşitliliğin sürdürülmesine yardımcı olan aile çiftçiliği, geleneksel ürün ve gıdaların korunmasını sağlıyor, yerel ekonomilerin gelişmesine katkı sunuyor. Çünkü onlar, tarımı sadece ekonomik faaliyet olarak görmüyor, yaşam biçimi olarak da görüyor. Tarımdaki depremleri yapısı nedeniyle daha hafif atlatan aile çiftçiliğinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir olması için pazarlara erişimin kolaylaştırılması, teknoloji ve yayım hizmetlerine erişimin sağlanması, sosyo-kültürel koşulların geliştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle aile çiftçiliğini destekleyen politikaların acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. Küçük çiftçi yaşatılmalı, aile tarımı desteklenmelidir.”
Yunus ERDOĞAN
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Kasım ayı olağan meclis toplantısında konuşan ATB Başkanı Ali Çandır, son zamanlarda gündemde olan depo baskınlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Üreticinin zaman zaman ürününü depoladığını ve bunun tarım sektöründe mutlak yapılması gereken bir durum olduğunu vurgulayan Çandır, “Stoklama faaliyeti eğer bir manipülasyon ya da rant aracı olarak kullanılıyorsa, yani karaborsacılığa giriyorsa o bir suçtur ve cezası sonuna kadar verilmelidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken hayati konu; suç işleyenle yasalara uygun olarak emeği, alın teri ve namusuyla çalışanları kesin ifadelerle ayrı tutabilmektir. Mallarını her depolayanı karaborsacı ilan edersek tarımı tamamen bitiririz” dedi.
Sorunun baskınlarla çözülemeyecek kadar derin olduğunu kaydeden Çandır, “Tarımda hastalıklarla mücadele, planlama, üretim ve ticaretin yeniden ele alınması gerekmektedir. Son dönemde yapılan komite toplantılarında üyelerimiz, ürün hastalıklarını ve buna bağlı verim ve kalite düşüklüğü sorununu çok sık dile getirmeye başladı. Soğandaki küf hastalığı, zeytindeki zeytin sineği hastalığı, domatesteki tuta zararlısı, susamda kelebek zararlısı, yer altı sularının çekilmesi gibi çok sayıda sorunla mücadele edildiği belirtiliyor. Uzmanlara göre, iklim değişikliklerinin de etkisiyle önümüzdeki yıllarda bu tür zararlıları ve hastalıkları daha fazla konuşur hale geleceğiz. Zaten türlü zorlukları yaşayan tarım sektörünün bir de bu hastalıklarla karşı karşıya kalması başta Tarım ve Orman Müdürlükleri olmak üzere herkesi önlem almaya, yeniden bilgileri ve paylaşımları gözden geçirmeye zorunlu hale getiriyor. Bu konuda karar vericilerin iş işten geçmeden önlem alacağına inanıyorum” diye konuştu.
Toplantıda yeni Hal Yasası konusuna da değinen Başkan Çandır, şöyle devam etti: “Her değişiklikte, mevcut sorunların giderileceğinin belirtilmesine rağmen sorunların daha derinleştiğini üzülerek takip ediyoruz. Yeni düzenleme ile hal sistemi içerisindeki komisyonculuğun kaldırılması öngörülüyor. Yapılan düzenlemeyi sektörün diğer paydaşları gibi bizler de ikinci, üçüncü ağızdan öğreniyoruz. Hazırlanan taslağın, önce sektörün görüşüne sunulması, geri bildirimler de dikkate alınarak yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Borsamızca düzenlenen ve sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirdiğimiz ‘Yaş Meyve-Sebze Sektörü Sezona Başlarken’ başlıklı sektörel analiz toplantısına katılanlar, yerine daha iyi bir sistem getirilmeden komisyonculuğun kaldırılmasının sektörü daha da sıkıntıya sokacağını hatta çiftçiyi üretimden vazgeçireceğini belirtiyor. Bu görüşlerin karar vericiler tarafından dikkate alınacağına inanıyor, aileleriyle birlikte binlerce insanımızı ilgilendiren komisyonculuk mesleğinin tek kalemde bitirilemeyeceğine inanıyorum.”
Konuşmasında Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, dünyadaki tarımsal üretimin yaklaşık yüzde 56’sını, toplam gıdanın yüzde 80’ini küçük çiftçilerin ürettiğini ifade eden Çandır bu konuda ise şunları söyledi; “Bizde maalesef küçük üretici her geçen gün üretimden elini çekmek zorunda kalıyor. Bunu tarımın sürekliliği ve devamı açısından risk olarak görüyoruz. Başta kooperatif modeli olmak üzere küçük üreticinin bir an önce örgütlenmesi gerekiyor. Kooperatif sisteminin yenilenerek etkili performans kriterleriyle denetiminin sağlanması, örgütlenme modelinin başarıya ulaşmasını sağlayacaktır. Tarımsal biyoçeşitliliğin sürdürülmesine yardımcı olan aile çiftçiliği, geleneksel ürün ve gıdaların korunmasını sağlıyor, yerel ekonomilerin gelişmesine katkı sunuyor. Çünkü onlar, tarımı sadece ekonomik faaliyet olarak görmüyor, yaşam biçimi olarak da görüyor. Tarımdaki depremleri yapısı nedeniyle daha hafif atlatan aile çiftçiliğinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir olması için pazarlara erişimin kolaylaştırılması, teknoloji ve yayım hizmetlerine erişimin sağlanması, sosyo-kültürel koşulların geliştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle aile çiftçiliğini destekleyen politikaların acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. Küçük çiftçi yaşatılmalı, aile tarımı desteklenmelidir.”
Yunus ERDOĞAN