Köpeklerin toplama kamplarında yaşamaya ve ölmeye zorlanmasına karşı seslerini yükseltmek için, köpeklere karşı yükseltilmeye çalışılan nefret politikalarına ‘dur’ demek için Attalos Meydanı’nda bir araya geldiklerini ifade eden hayvanseverler, yasa geri çekilinceye meydanlarda olacaklarını ve kamusal alanda ‘sokaktayım yanındayım’ demeye devam edeceklerini belirtti. Topluluk adına konuşan Caner Aydın, sokak köpekleri için güvenliğin yeterli olmadığını ve belediyelerin görevini yeteri kadar yerine getirmediğini öne sürerek, “Sokakları, yaşam alanlarımızı rant için yaşanamaz hale getirenlerin sorumluluğunu köpeklermiş gibi gösterenlere karşı sesimizi çıkarıyoruz. Ülkeyi yönetenlerin, siyasal iktidarın, iş birliği yaptığı ortakların sürekli olarak sokak hayvanlarına karşı yükselttikleri nefrete, körükledikleri şiddete, tecrit ve katliam yasa tasarısına karşı yüz yıllardır birlikte yaşadığımız canlılarla yan yanayız, tüm türler için yaşam hakkını savunuyoruz. Siyasal iktidarın hedef gösterdiği sokak hayvanlarına karşı sesini çıkarmayan muhalefet partilerini, siyasetçileri de yaşamın yanında olmaya çağırıyoruz. ‘Kısırlaştırma maliyetli’ denilerek köpeklerin öldürülmesini meşrulaştırmak, ‘köpek terörü’, ‘güvenli sokaklar’ gibi söylemlerle köpekler toplama kampı niteliğindeki kamplara kapatmak istiyorlar, ‘30 gün içerisinde sahiplendirilmezlerse öldüreceğiz’ diyorlar. Biz buna izin vermeyeceğiz” diye tepki gösterdi.
‘Yaşamdan tasarruf olmaz’
Caner Aydın, tepkisini şu şekilde sürdürdü: “Sokakları tüm canlılar için güvenli hâle getirmek iktidarın görevi. Tam da bunun için ‘katliam yasasını’ bir kenara bırakma ve mevcut yasayı uygulama çağrısı yapıyoruz. Hayvanlara şiddet uygulayanlara yönelik sistematik hale gelmiş cezasızlık politikasına son vermeye çağırıyoruz. Maliyet hesaplarınızı öldürmek için değil yaşatmak için yapmaya çağırıyoruz. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası da açık. Kanuna göre sokak hayvanlarını ancak tedavi amaçlı barınaklara alabilirsiniz ve tedavileri tamamlandıktan sonra hayvanları kısırlaştırılarak aynı yere bırakmak zorundasınız. Bunu bugüne kadar yapmayıp, yasaya aykırı davranıp şimdi birtakım maliyet hesaplarını gerekçe göstererek hayvanları öldüremezsiniz. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ derken şimdi kısırlaştırma maliyetlerini gerekçe göstererek ‘katliam yasası’ çıkartamazsınız. Asıl yüzyıllardır aynı sokakları paylaştığımız, kentlerimizin doğal ve kültürel parçaları, mukimleri olan köpeklerin yaşamından tasarruf olmaz.”
‘Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat’
Sistematik olanın hayvanların şiddeti değil, hayvanlara yönelik şiddet olduğunu vurgulayan Aydın, “Sistematik olan, asıl korkulması gereken hayvanlara barınaklarda yapılan kötü muameledir. Asıl vahşet Eros’un, Şila’nın katiline doğru düzgün ceza verilmemesidir. Asıl vahşet ‘kısırlaştırma maliyetli o yüzden köpekleri uyutacağız’ demektir. Asıl vahşet ana akım medya eliyle yürütülmektedir. Köpek saldırısı olarak dile getirilen münferit olayların asıl sebebi kısırlaştırma maliyetli diyenlerdir. Köpekleri toplama kampından farkı olmayan kamplara kapatan, doğru düzgün bakımını yapmadan yaşadıkları yerden uzaklara bırakan, düzenli besleme ve kısırlaştırma yapmayan yetkililerdir. Bu bir güvenlik sorunu değil, yaşam hakkı meselesidir. Devlet kimseyi öldürmeden ve hapsetmeden, sokakları güvenli hale getirmek zorundadır. Yapmanız gerekenlerin hiçbirini yapmayıp hayvanları hedef gösteremezsiniz. İşte bu yüzden çocuklar, köpekler, tüm canlılar için bir kez daha diyoruz ki; kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” dedi.