CHP Antalya İl Kadın Kolları Başkanı Nilüfer Deveci, 13 Eylül 2019 yılında boşandığı eşi tarafından 21 bıçak darbesi ile yaralanan ve ölümden dönen şiddet mağduru Ayşe Seyidoğlu ve çok sayıda partilinin katılımıyla il binasında basın toplantısı düzenledi. ‘İstanbul Sözleşmesi iptal edilsin’ diyen anlayışı şiddetle kınadıklarını belirten Nilüfer Deveci, mücadelelerine ara vermeden devam edeceklerine dikkat çekti. 12 Kasım Salı günü Ayşe Seyidoğlu’nun duruşmasını izlediklerini hatırlatan Nilüfer Deveci, duruşma öncesi ANTBİRKAP ve ADAP ve emekli polis dayanışması derneği adına bir basın açıklaması yapıldığını belirtti. Deveci, yapılan basın açıklamasına tepkili olduklarını ve onaylamadıklarını söyledi. Deveci, amaçlarının şiddet mağduru bir kadına destek olup çığlığını kamuoyuna duyurabilmek olduğunu aktardı.
İstanbul Sözleşmesi tepkisi
İstanbul Sözleşmesi’nin önemine değinen Deveci, “Hasan Hüseyin Cengiz’in platform başkanı olarak yaptığı açıklamaya göre özetle, mevcut yasalarımız Türk aile yapısına uygun düzenlenmediği için aileler paramparça oluyormuş. İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdiği tarihten bugüne, kadına yönelik şiddeti azaltmak yerine aileyi dağıtıp ailesiz toplum modeline yöneltiyormuş. O yüzden İstanbul Sözleşmesi vakit kaybetmeden uygulamadan kaldırılmalıymış. Aile yıkan uygulamaları ile İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW uygulamadan kaldırılmalıymış. Bunları uygulayan Avrupa ülkeleri en fazla şiddet mağdurunun olduğu ülkelermiş. Bu safsatalarla İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini istediler. Bir kez daha anladık ki İstanbul Sözleşmesi yeterince anlaşılamamış” dedi.
‘Şiddet toplumsal bir sorun’
Deveci, İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcı ilk uluslararası sözleşme olduğunu vurgulayarak, “Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetten arınmış bir toplum yaratmak için yapılmış bir sözleşmedir. Kadını her türlü şiddete karşı korumak, kadına yönelik şiddeti, ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak amacı taşır. Bu sözleşme, Türkiye dahil 20 ülke tarafından imzalanmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği, biyolojik veya hukuki ailevi bağı olup olmadığına bakılmaksızın ev içi şiddeti ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin standartlar öngören Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk belge olmasıdır. Bizim temel sorunumuz İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin yönetmeliklerinin ve bağlantılı olduğu Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş CEDAW sözleşmesinin tam uygulanmamasından kaynaklanmaktadır. Eğitimde yaşadığımız 4+4+4 sistemi ile kız çocukları okuldan ayrıldı. Son günlerde hızla artan reyting uğruna kadın onurunu çiğneyen mafya, çeteler, fuhuş ticareti içerikli dizi adı altındaki yapımlar evimize kadar girdi. Devlet büyüklerinin kullandığı şiddet dili de bunda en büyük etken. Ve sözün özü, kadına yönelik şiddet ferdi bir sorun değil toplumsal bir sorundur. Bu sorunun çözümlenmesi için kadınlara yönelik ayrımcılığın kaldırılmasına yönelik uluslararası sözleşmelerin ‘CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi’nin referans alınması ve yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve son bulması, sonucunda toplumsal barışı ve refahı ardından getirecektir” şeklinde konuştu.
Ayşe Seyidoğlu da katıldı
Eski eşi tarafından 21 yerinden bıçaklanan Ayşe Seyidoğlu ise konuşmasında devletten yardım isteyerek yaşadıklarını anlattı. Seyidoğlu, “Yaşadıkların çok vahim, insanlığa sığmaz. Evimin önünde servis beklerken eski eşim tarafından hunharca bıçaklandım. Ölüme terk edildim, boğazım kesilecekti. Zor kurtuldum. Bıçağı tuttum boğazım kurtuldu ancak ellerim, parmaklarım kesildi. Eski eşim bana, ‘Ben karımı seviyorum sevgimden öyle yaptım, istemeden oldu ve bana tükürdü’ ifadelerini kullandı. Bu adam iyi halden indirim almak için böyle konuşuyor. Sayın hakim ve savcılarıma buradan sesleniyorum. Lütfen bu iyi hal indirimini kaldırsınlar. İnsanlar bu yüzden daha çok suç işliyor. Ben İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğini bilmiyordum. Hemen okuyacağım. Bana destek olan tüm STK’lara, CHP’ye ve siyasi partilere teşekkür ediyorum. Kadınlar ölmesin diyorum. Beni bıçaklayan eski eşimin, ’Hala seviyorum’ sözleri ise beni şok etti. Onun amacı beni infaz etmekti. Devlet tarafından korunma talebinde bulundum. Ancak hiçbir yardım görmedim. Karşı taraf ve ailesi hiç ortada olmayan arsa davası ortaya çıkardı. Söylediklerinin hepsi yalan. Ben bunları kanıtlayıp mahkemeye sunacağım. İzimizi kaybedip Antalya’ya geldik. Bizi burada da buldu ve katliamını yaptı. Ailesi tarafından da tehdit ediliyorum. Devlet bize yardım etsin. Çocuklarımın kaçırılması ile tehdit edildim. Buradan sizlerin aracılığınızla eski eşimin ailesini de şikâyet etmek istiyorum” diyerek yaşadıklarını özetledi.
Esra ALTUNKES
İstanbul Sözleşmesi tepkisi
İstanbul Sözleşmesi’nin önemine değinen Deveci, “Hasan Hüseyin Cengiz’in platform başkanı olarak yaptığı açıklamaya göre özetle, mevcut yasalarımız Türk aile yapısına uygun düzenlenmediği için aileler paramparça oluyormuş. İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdiği tarihten bugüne, kadına yönelik şiddeti azaltmak yerine aileyi dağıtıp ailesiz toplum modeline yöneltiyormuş. O yüzden İstanbul Sözleşmesi vakit kaybetmeden uygulamadan kaldırılmalıymış. Aile yıkan uygulamaları ile İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW uygulamadan kaldırılmalıymış. Bunları uygulayan Avrupa ülkeleri en fazla şiddet mağdurunun olduğu ülkelermiş. Bu safsatalarla İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini istediler. Bir kez daha anladık ki İstanbul Sözleşmesi yeterince anlaşılamamış” dedi.
‘Şiddet toplumsal bir sorun’
Deveci, İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcı ilk uluslararası sözleşme olduğunu vurgulayarak, “Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetten arınmış bir toplum yaratmak için yapılmış bir sözleşmedir. Kadını her türlü şiddete karşı korumak, kadına yönelik şiddeti, ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak amacı taşır. Bu sözleşme, Türkiye dahil 20 ülke tarafından imzalanmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği, biyolojik veya hukuki ailevi bağı olup olmadığına bakılmaksızın ev içi şiddeti ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin standartlar öngören Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk belge olmasıdır. Bizim temel sorunumuz İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin yönetmeliklerinin ve bağlantılı olduğu Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş CEDAW sözleşmesinin tam uygulanmamasından kaynaklanmaktadır. Eğitimde yaşadığımız 4+4+4 sistemi ile kız çocukları okuldan ayrıldı. Son günlerde hızla artan reyting uğruna kadın onurunu çiğneyen mafya, çeteler, fuhuş ticareti içerikli dizi adı altındaki yapımlar evimize kadar girdi. Devlet büyüklerinin kullandığı şiddet dili de bunda en büyük etken. Ve sözün özü, kadına yönelik şiddet ferdi bir sorun değil toplumsal bir sorundur. Bu sorunun çözümlenmesi için kadınlara yönelik ayrımcılığın kaldırılmasına yönelik uluslararası sözleşmelerin ‘CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi’nin referans alınması ve yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve son bulması, sonucunda toplumsal barışı ve refahı ardından getirecektir” şeklinde konuştu.
Ayşe Seyidoğlu da katıldı
Eski eşi tarafından 21 yerinden bıçaklanan Ayşe Seyidoğlu ise konuşmasında devletten yardım isteyerek yaşadıklarını anlattı. Seyidoğlu, “Yaşadıkların çok vahim, insanlığa sığmaz. Evimin önünde servis beklerken eski eşim tarafından hunharca bıçaklandım. Ölüme terk edildim, boğazım kesilecekti. Zor kurtuldum. Bıçağı tuttum boğazım kurtuldu ancak ellerim, parmaklarım kesildi. Eski eşim bana, ‘Ben karımı seviyorum sevgimden öyle yaptım, istemeden oldu ve bana tükürdü’ ifadelerini kullandı. Bu adam iyi halden indirim almak için böyle konuşuyor. Sayın hakim ve savcılarıma buradan sesleniyorum. Lütfen bu iyi hal indirimini kaldırsınlar. İnsanlar bu yüzden daha çok suç işliyor. Ben İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğini bilmiyordum. Hemen okuyacağım. Bana destek olan tüm STK’lara, CHP’ye ve siyasi partilere teşekkür ediyorum. Kadınlar ölmesin diyorum. Beni bıçaklayan eski eşimin, ’Hala seviyorum’ sözleri ise beni şok etti. Onun amacı beni infaz etmekti. Devlet tarafından korunma talebinde bulundum. Ancak hiçbir yardım görmedim. Karşı taraf ve ailesi hiç ortada olmayan arsa davası ortaya çıkardı. Söylediklerinin hepsi yalan. Ben bunları kanıtlayıp mahkemeye sunacağım. İzimizi kaybedip Antalya’ya geldik. Bizi burada da buldu ve katliamını yaptı. Ailesi tarafından da tehdit ediliyorum. Devlet bize yardım etsin. Çocuklarımın kaçırılması ile tehdit edildim. Buradan sizlerin aracılığınızla eski eşimin ailesini de şikâyet etmek istiyorum” diyerek yaşadıklarını özetledi.
Esra ALTUNKES