İYİ Parti İl ve Muratpaşa İlçe Başkanlığı yönetici ve üyelerinin katıldığı basın açıklaması öncesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde Andımız okundu. Pek çok konuda olduğu gibi eğitim politikalarında da ipin ucunun kaçtığını söyleyen İYİ Parti Antalya İl Başkanı Vahdet Afşin Karacan, “Toplumsal değerlerimizin özümsenmesiyle ilgili hassasiyetlerin eğitimde de terk edildiğine üzülerek tanık oluyoruz” dedi. Geçtiğimiz yıl15 milyon 839 bin 140 öğrencinin resmi, 1 milyon 578 bin 233 öğrencinin özel ve 1 milyon 738 bin 198 öğrenci ise açık öğretim kurumlarında eğitim gördüğünün altını çizen Karacan, “Resmi okullarda eğitim görenlerin 8 milyon 147 bin 339'u erkek, 7 milyon 691 bin 801'i kız öğrencilerden oluştu. MEB İstatistiklerine göre Türkiye'de toplam 70 bin 383 eğitim kurumu içinde devlete ait okul sayısı 56 bin 200. Özel okulların sayısı ise 14 bin 124. Henüz resmi rakamlar netleşmedi fakat bu eğitim öğretim yılında bu rakamlar muhtemelen bir hayli daha artacak. Ebeveynleri de dahil ettiğimizde toplumumuzun önemli bir kesimini ilgilendiren eğitim konusu, söz konusu rakamsal veriler ışığında en önemli sorunlarımızın başında gelmektedir” dedi.
‘Öncelikli talebimiz’
Eğitimin ideolojik hedefler doğrultusunda şekillendirilmeye çalışıldığını vurgulayan Karacan, “Türk Milletinin duyarlılıklarının ötesinde, artık ayan beyan belli olan ve iyiden iyiye açığa çıkan bir gizli ajandada yazılı olanların, yasa ve yönetmeliklerde hiçe sayılarak eğitimde de uygulamaya konulmasıyla somutlaştığını maalesef gözlemliyoruz. Yeni kuşakların, Anayasamızda da öngörülen; milli ve manevi değerlerinin yanı sıra Atatürkçü, laik, çağdaş ve bilimin ışığında yetiştirilmesi amaç ve hedefinden hızla uzaklaşmakta olduğumuzun, evrensel kriterlerden öte, bir garip ideolojik hedefler doğrultusunda şekillendirilmek istendiğinin farkındayız. Cumhuriyetin temel niteliklerinden biri ‘eğitim-öğretim birliği'dir ve bu konu, devletimizin varlığının ilelebet korunmasıyla da doğru orantılıdır” şeklinde konuştu.1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre eğitimin bir uzmanlık alanı ve öğretmenliğin de bir ihtisas mesleği olduğunu belirten Karacan, “Pedagojik formasyonu ve lisans eğitimi olmayan kişilerin değişik adlarla veya kaçak yapılar marifetiyle eğitim vermeye kalkıştıklarını dahi biliyor, bunlara göz yumulduğuna da şahit oluyoruz. Vakıflar, cemaat, dernek grup ve benzeri din eğitimi veya değerler eğitimi adına MEB müfredatı dışında birtakım faaliyetlerde bulunmak, ülkemizdeki eğitim ve öğretim sürecini olumsuz etkiliyor. Zira bu tür faaliyetlerde bulunan grupların hangi müfredata, hangi programa bağlı kaldıkları da meçhuldür ve bu durum oldukça tehlikelidir. Şunu özellikle belirtmek isteriz ki; çağdaş ve modern eğitim ile birlikte, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması her zaman olduğu gibi öncelikli talebimizdir” dedi.
‘Erozyon derinleşti’
Mevcut eğitim sisteminin, birey yetiştirme değil, seçmen yetiştirme üzerine kurulu olduğunu söyleyen Karacan, “Önce köy enstitülerinin kapatılmasıyla başlayan ülkemiz eğitimindeki erozyon, son 22 yıl içinde çok sayıdaki köy okullarının kapatılmasıyla da derinleştirildi. Müfredat düzenlemelerinin Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırılarak yapılması, yukarıda sözünü ettiğimiz gizli ajandalı bir kurgunun hayata geçirilmesi amaçlıydı ve Türk eğitim sisteminde bilinçli bir yozlaştırmayı beraberinde getirdi. Yargı kararına rağmen keyfi bir uygulama ile Andımız’ın yasaklanması dahi Milli Eğitim ideallerimize vurulan en ağır darbelerden biri olmuştur. Çocuklarımızın, ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diye haykırmasından rahatsızlık duyanların gerçek niyetinin, kimliksiz bir zihniyete sahip, kula kulluk eden bağımlı bireyler yetiştirmek olduğu net biçimde anlaşılmıştır” ifadelerini kullandı.
ESRA ALTUNKES