Antalya Kadın Platformu üyeleri, kadın cinayetlerine ‘dur’ demek için Attalos Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Diğde Simay Pertev, “Her güne yeni bir kadın cinayeti ile uyanıyoruz. Erkekler sokak ortasında öldürdüğü kadınlar için, ‘savunmasız buldum, öldürdüm’ diyebilme cesaretini İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasından, bu iktidarın kadın düşmanı politikalarından alıyor. Bu sokaklardan bir kez daha tekrar ediyoruz, ‘Kadın cinayetleri politiktir’” dedi.
‘Erkek şiddetini tanıyoruz’
Pertev, “2021 yılında 280 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 217 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. 2022 yılının sadece Ocak ve Şubat aylarında 49 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 49 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. 2023 yılında ise 438 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu tablo bizlere göstermekte ki kadınlar en çok aile içinde şiddete uğruyor, en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Kadınların faillerinin çoğu eş, eski eş, sevgili veya yakın akraba. Henüz daha birkaç gün önce kentimizde eski eşi tarafından kesici bir aletle ağır şekilde yaralanan Pınar, hastanede ölüm kalım savaşı veriyor. Samsun'da yaşayan kızkardeşimiz Saadet ise boşanma aşamasında olduğu kocası tarafından öldürüldü. Biz kadınlar, ‘Erkek Devlet Şiddeti’ni, erkek şiddetine maruz kaldığı için şikayete giden kadınları karakollardan evlerine geri göndermesinden, mahkemelerde tecavüzcü ve katil erkekleri, erkeklik indirimleriyle affetmesinden, hayatına sahip çıkan kadınlara ağır cezalar vermesinden tanıyoruz. Bizler ‘Erkek Şiddeti’ni, nafaka hakkına saldırmasından, kürtajı engellemeye çalışmasından, kamu kreşlerini kapatıp çocuk bakımını özel sektöre ve yoksulları da cemaat ve tarikat kreşlerine mecbur bırakmasından, ev içindeki tüm iş yükünü kadınların sırtına yüklerken kadınları sermayeye ucuz iş gücü haline getirmesinden tanıyoruz” diye konuştu.
‘Aile değiliz, kadınız, isyandayız’
6284’in uygulanmadığını ifade eden Pertev,“Nafaka hakkımız gasp edilerek, güvencesiz hale getirilerek, boşanmayı önleyen politikalarla, şiddet gördüğümüz evlere mecbur bırakılıyoruz. Diyanetin tüm şehirlere açtığı aile irşat büroları ile şiddet gören kadınlara sabırlı olması öğütleniyor. Kadınların canını değil; aileyi koruyan politikalar her gün aramızdan başka bir kızkardeşimizi alıyor. Bu sokaklarda bir kez daha, ‘Aile değiliz, kadınız, isyandayız.’ Bu ülkede kadın katilleri cezasızlıkla ödüllendirilirken yaşamlarını savunan kadınlar adeta ölmediği için cezalandırılıyor. Nadira'nın, Yeldana'nın, Gülistan'ın, İpek Er'in Feray Şahin'in faillerini koruyan devlet 9 kez aldığı koruma kararına rağmen gördüğü şiddet devam eden ve özsavunma uygulamak zorunda kalan Çilem Doğan'ı 15 yıl hapis cezası ile cezalandırıyor. Bizler bu sokaklarda bir kez daha bu kız kardeşlerimiz için ‘adalet’ talebimizi yükseltiyoruz. Kadın hareketinin mücadelesi ile imzalanan İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı hukuksuzca geri çekilen, faillere verdiği cezasızlıkla şüpheli kadın cinayetlerinin önünü açan, yaşamak için kendisini öldürmek isteyen fail erkeğe özsavunma uygulayan kadınları cezalandıran, faillere kurmadıkları barikatları kadınlara kuran, eşitlik-özgürlük mücadelesi veren kadınları tutuklayan, LGBTİ+’ları hedef göstererek nefreti örgütleyenleri biliyoruz. Erkek devlet şiddetinin karşısında susmuyoruz, korkmuyoruz, birbirimizi, yaşamımızı, hayatımızı savunmaya devam ediyoruz” diye seslendi.
ARZU YAVUZ