Antalya Haberleri

Kansere karşı hayati mesajlar

Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği’nin Antalya’da düzenlediği ‘Kanser Tedavisinde Radyoterapi ve Doğru Beslenmenin Gücü’ başlıklı Hasta Okulu programında, kanser nedenlerinden tedavi süreçlerine, beslenmeden yaşam tarzına kadar birçok konu ayrıntılarıyla anlatıldı

Abone Ol

Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği tarafından düzenlenen ‘Kanser Tedavisinde Radyoterapi ve Doğru Beslenmenin Gücü’ başlıklı Hasta Okulu programı, Antalya Şehir Hastanesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Kansere karşı farkındalığı artırmayı amaçlayan etkinlik, hastalar, hasta yakınları ve tüm vatandaşların katılımına açık ve ücretsiz olarak yapıldı. Alanında uzman hekimlerin katılımıyla gerçekleşen programda; kanserin nedenleri, erken teşhisin önemi, radyoterapi süreçleri, tedavi sırasında ve sonrasında dikkat edilmesi gerekenler ile doğru beslenmenin tedavi başarısındaki rolü ayrıntılı şekilde ele alındı.

‘Erken tanı hayat kurtarıyor’

Programın ilk sunumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Vildan Kaya, ‘Kanser Nedenleri ve Tedavide Radyoterapinin Rolü’ başlıklı konuşmasında kanserin günümüzde önemli bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini vurguladı. Kanserin, hücrelerin kontrolsüz ve sürekli çoğalması sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Kaya, tedavi edilmediği takdirde diğer organlara yayılabildiğini ifade etti. Kanser risk faktörlerinin değiştirilebilir ve değiştirilemeyen olmak üzere iki gruba ayrıldığını söyleyen Kaya, değiştirilebilir risk faktörleri arasında sigara, alkol, düzensiz ve sağlıksız beslenme, obezite, güneşin zararlı UV ışınları ve çevresel kirliliğin yer aldığını dile getirdi. Enfeksiyonların da son dönemde önemli bir risk faktörü haline geldiğini belirten Kaya, yaş, cinsiyet, ırk ve genetik faktörlerin ise değiştirilemeyen riskler arasında bulunduğunu söyledi. Uzun süre geçmeyen öksürük ve açıklanamayan kilo kaybının önemli belirtiler olduğuna dikkat çeken Kaya, erken tanının hayati önem taşıdığını vurguladı. KETEM’lerin erken tanı konusunda başarılı çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Prof. Dr. Kaya, farkındalık aylarının bu konuda önemli katkı sağladığını belirterek, erken tanının tedavi başarısını artırdığını ve yaşam süresini uzattığını söyledi. Modern radyoterapinin, tümörde maksimum etki yaratırken normal dokuları koruyabildiğini dile getiren Kaya, güçlü bir ekip ve doğru yöntemlerle başarılı sonuçlar elde edilebildiğini kaydetti.

‘Radyoterapi güvenli ve etkili’

Programın ikinci konuşmacısı Prof. Dr. Gamze Aksu, ‘Radyoterapi Sürecinde Bilmeniz Gerekenler’ başlıklı sunumunda radyoterapinin amaçlarını ve uygulama süreçlerini anlattı. Radyoterapinin temel hedefinin hastalığı tamamen tedavi etmek olduğunu belirten Aksu, ameliyat öncesinde tümörü küçültmek, ameliyat sonrasında ise tekrarlama riskini azaltmak amacıyla da uygulanabildiğini ifade etti. Ayrıca ağrı, nefes darlığı ve kanama gibi şikayetleri azaltmada da radyoterapinin önemli rol oynadığını söyledi. Tedavi sürecinin hasta ile yapılan ayrıntılı değerlendirme ve bilgilendirme ile başladığını aktaran Gamze Aksu, radyoterapi planlama aşamasının ardından tedavilerin büyük oranda gelişmiş cihazlarla uygulandığını belirtti. Gelişen teknolojinin, normal dokuların daha iyi korunmasına olanak sağladığını vurguladı. Yan etkilerin her hastada aynı olmadığını ve genellikle tedavi edilen bölgeye özgü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Aksu, en sık görülen yan etkiler arasında yorgunluk, cilt reaksiyonları ve mukozit bulunduğunu söyledi. Radyoterapinin ikinci haftasından itibaren ciltte kızarıklık, hassasiyet, kuruluk ve kaşıntı gibi belirtilerin görülebileceğini belirten Aksu, bu süreçte hijyen, uygun giyim ve güneşten korunmanın önemine dikkat çekti. Mukozit ve özefajit durumlarında yumuşak, sıvı ve ılık gıdaların tercih edilmesi gerektiğini ifade eden Aksu, bol su tüketimi ve ağız bakımının da tedavi sürecinde büyük önem taşıdığını vurguladı. Yan etkilerin büyük bölümünün geçici olduğunu belirten Aksu, düzenli kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi.

‘Doğru beslenme başarıyı artırıyor’

Programın son sunumunu gerçekleştiren Doç. Dr. Eda Küçüktülü ise 'Tedavide Sağlıklı Beslenme ve Yaşam Tarzı' başlığı altında kanser hastalarında beslenmenin önemine değindi. Yetersiz beslenmenin kanser hastalarının yüzde 15-40’ında görülebildiğini belirten Küçüktülü, malnütrisyonun tedaviye uyumu azalttığını, hastanede yatış süresini uzattığını ve hastalığın seyrini olumsuz etkilediğini söyledi. Bu nedenle hastanelerde diyetisyenlerle multidisipliner bir yaklaşım benimsendiğini ifade etti. Protein kaynaklarının doku onarımı ve bağışıklık sistemi için önemli olduğunu vurgulayan Küçüktülü, çölyak hastalığı olmayan bireylerin glutenden uzak durmasının gerekli olmadığını belirtti. Sağlıklı yağların, yeterli sıvı alımının ve fermente gıdaların bağırsak sağlığı açısından faydalı olduğunu dile getirdi.

Şeker kanseri besler mi?

Kanser hastalarına şeker tüketiminde de dikkat çeken Doç Dosç Küçüktülü, "Şeker konusunda özellikle belirtmek isterim ki 'Şeker kanseri besler mi?' sorusuyla çok sık karşılaşıyoruz. Kanser hücreleri, normal hücrelere göre daha fazla glikoz kullanır. Bu, 'şeker kanseri besler' şeklinde yanlış anlaşılır. Aslında şeker tüm hücrelere enerji sağlar, ancak fazla şeker tüketimi kan şekerini hızlı yükseltir; insülin artışı olur. İnsülin ve IGF-1 hormonları bazı kanserlerde tümör büyümesini teşvik edebilir. Bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir. Kanser hastalarında bal tüketimi de önemli. Bal, şekerden oluşur ama antioksidan, mineral ve enzim içerir. Doğal balın antiinflamatuvar ve yara iyileştirici etkileri araştırmalarda gösterilmiştir. Ancak fazla miktarda kan şekeri üzerinde şekere benzer etki yapar. Bağışıklığı baskılanmış hastalarda pastörize edilmemiş bal risklidir, içinde nadir bakteriler bulunabilir" diye konuştu. Kanser hastalarına balık tüketiminin önerildiğini, ancak çiğ balık ve suşinin önerilmediğini ifade eden Küçüktülü, alkol tüketiminin ise kesinlikle tavsiye edilmediğini söyledi. Rafine şekerden uzak durulması gerektiğini belirten Küçüktülü, balın aşırıya kaçılmadan tüketilebileceğini, D vitamini ve bitkisel ürünlerin ise mutlaka hekim kontrolünde kullanılması gerektiğini vurguladı.

Müzik dinletisiyle sona erdi

Bilgilendirici sunumların ardından gerçekleştirilen soru-cevap bölümünde, katılımcıların merak ettiği konular uzmanlar tarafından ayrıntılı biçimde yanıtlandı. Program, Akdeniz Üniversitesi’nde görev yapan akademisyen Dr. Halis Işık ile babası Hüsamettin Işık tarafından gerçekleştirilen müzik dinletisiyle sona erdi. Aynı zamanda Dr. Vildan Kaya’nın hastası olan Hüsamettin Işık’ın tedavi sürecini başarıyla tamamlaması, salondaki katılımcılara umut verdi. Etkinlikte sahne alan ve sazıyla dinleyicileri mest eden Serhat Fırat da beyin tümörü tedavisi görmüş hastalardan biri olarak dikkat çekti. Sanatla iç içe olmanın, resim ve müzik gibi hobilerin hastalara moral ve motivasyon sağladığı bir kez daha gözler önüne serildi. Etkinlik, kanserle mücadelede bilinçlenmenin, doğru bilgilendirmenin ve psikososyal desteğin önemini güçlü biçimde vurguladı.