Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Gıda Komisyonu Üyesi ve emekli Prof. Dr. Fikret Nafi Çoksöyler, 50 yılı aşkın meslek hayatının neredeyse tamamı boyunca küfler ve küflerin neden olduğu tehlikeli maddeler ile ilgili çalışmalarla geçtiğini söyleyerek, “2000’li yılların başlarına ait verilerde 1000 civarında küf çeşidinin 800 civarında zararlı kimyasal maddeler ürettiği ortaya çıktı. Gün geçtikçe her iki liste de büyüyor. Evet küflerin doğrudan insan vücudunda yaptığı hastalıklar çok fazla değil ama gıdada veya tarımsal ürünlerde oluşturdukları kimyasal maddeler (biz bunlara toksikmetabolit diyoruz) çok fazla ve çeşitli. Bu maddelere toksik; yani zehirli denebilmesi için bir yığın bilimsel inceleme ile oluyor. Yani küflenmiş her şey gibi küflü ekmek de tehlikeli, zehirli” diye konuştu.
Zamanla ortaya çıkıyor
Çoğu kişinin farkında olarak veya olmayarak küflü ürünleri tükettiğini herhangi bir hastalığa veya gıda zehirlenmesine yakalanmadığını söyleyenlere karşı Prof. Dr. Çoksöyler, “Sorun da burada başlıyor. Küf toksinlerini bir anda çok fazla düzeyde almamışsanız, zararı anlayamıyorsunuz. Çeşidine bağlı olarak, kanserden nefrite kadar çok çeşitli hastalıklar zaman içinde çıkıyor. Ama hastalandığınızda, bunu o yediğiniz küflü gıdaya bağlayamıyorsunuz. Ancak tüm mahalle veya köy aynı şekilde hastalanacak ki o zaman farkediliyor” diye konuştu. Prof. Dr. Çoksöyler bu durumu, “1940’lı yıllarda Rusya’da, Sibirya’da savaş nedeniyle buğday hasatı yapılamamış, kış bastırmış, buğday kar altında kalmış. Ancak hasat bahar döneminde yapılabilmiş. Ama buğday tarlada iyice küflenmiş. Yokluk ve açlık nedeniyle insanlar bundan un yapmış ve yemiş. Onbinlerce insanın bunu yediği için öldüğü biliniyor. Hindistan’da da böyle bir olay var. 1970’li yılların başında mısır tarlaları sel altında kalıyor, bu mısırlar sel çekilince hasata kadar küfleniyor. Yine yöre halkından binlercesi ölüyor. Ama bu sefer bir bilgimiz var ve Hint bilim insanları bir küf çeşidinin yaptığı en tehlikeli toksin olan afla toksin nedensel ölümlerin olduğunu bulmuşlar. Bunlar akut olaylar, küflerin yaptığı zararlı maddeler uzun zamanda bizim hissedemeyeceğimiz etkiler yapıyor, mesela bağışıklığımız düşüyor, kanser yapıyor, nefrit nedeni olabiliyor, küflü ürün yediğimizden tam yararlanamıyoruz, sayısız zararları var ama hiçbiri kusturup ishal yapmadığı veya ateşi yükseltmediği için anlaşılmıyor” şeklinde örneklerle açıkladı.
‘Kompost uygulanmalı’
Ekmeği kesip küflü kısmının yenmesine devam edilmesinin zararlı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çoksöyler, “Küfün göremediğimiz saydam misellerinin (iplikciklerinin) nereye kadar uzandığını gözle anlamak mümkün değil. Yan yana duran 3-5 dilim ekmekte 1-2 dilim küflüyse mutlaka diğerlerinde de vardır. Hepsinin atılması lazım” dedi. Naylon torbalarla muhafaza edilen ekmeklerin küflenmeyi daha da hızlandırdığını belirten Prof. Dr. Çoksöyler, “Bu ekmeği 1, en fazla 2 gün içinde bitirmemiz lazım. Birkaç gün daha bekleyecekse buzdolabına koyabiliriz. Ancak orada da 2-4 gün sonra küflenir. En iyisi çok fazla ekmek varsa dondurarak saklamak. O zaman bir sorun yok. Aslında ekmek dahil hiçbir yiyecek artığı çöpe atılmamalı. Kompost yapıp apartmanın veya evin bahçesindeki toprak ile karıştırılmalı. Evet bir de genelde halkımız diğer yemek artıklarını çöpe atarken ekmeği poşete koyup çöpün yanına bırakıyor veya bahçenin demir parmaklıklarına asıyor. Sokakta yaşayan insanlara yardımcı olmak istiyorlarsa fırınlardaki ‘askıda ekmek’ kampanyalarına destek verebilirler. Eğer ‘hayvanlar yesin’ diye konuluyorsa o da yanlış. Torba içinde ekmek küfleniyor. Onu alan inek sahibi hayvanın yemine karıştırıyor. Süte geçen toksik maddeler tekrar sana dönüyor. Durum gayet basit, düzenli bir ev ekonomisinde ekmek küflendi diye bir şey olmaz. Her gün yiyeceğin kadar ekmek alırsın. Ertesi sabaha kadar ne kurur ne de küflenir. Diyelim ki o gün yenmeyecek ozaman bir poşet içinde buzdolabına, bence doğrudan buzluğa koyarsın, tüketeceğin zaman tüketeceğin kadarını çıkartıp kullanırsın” şeklinde önerilerde bulundu.
ARZU YAVUZ