Basın Yayın ve Enformasyon Antalya İl Müdürlüğü’nün, haber ve tanıtım gezilerinin bu seferki durağı kahraman savaşçıların ve hızlı atların şehri Kibyra Antik Kenti oldu
Basın Yayın ve Enformasyon Antalya İl Müdürlüğü’nün, basın mensuplarıyla birlikte Antalya ve bölgeyi tanıtmak amacıyla başlattığı tanıtım ve haber gezisinin bu seferki durağı Burdur ilinin Karamanlı ve Gölhisar İlçesi oldu. Geziye, Basın Yayın Enformasyon Antalya İl Müdürü Esen Diler ile birlikte birçok basın mensubu katıldı. Gün boyu süren gezinin ilk durağı; Türkiye’de Kapadokya’dan sonra balon uçuşlarının yapıldığı Burdur Karamanlı İlçesi’ydi. Basın mensupları burada Türkiye’nin ve Dünya’nın ilk diplomalı balon pilotu Ali Elma ile balonla Burdur semalarını gezdi. 31 kilometre hızla bin metreye kadar yükselen balonda Pilot Ali Elma, balonun tarihiyle ilgili gazetecilere açıklamalarda bulundu. İl Müdürü Esen Diler ise “Bizler hem gazetecilerin haber kaynağını artırmak hem de görev alanımızda bulunan yerleri tanıtımında katkıda bulunmak amacıyla bir süredir böyle gezileri organize ediyoruz” dedi.
Türkiye’nin ikinci balon alanı
Burdur’da balon uçuş alanı yaratan balon şirketinin yetkililerinden Kemal Arslan, Kapadokya’dan sonra en iyi yerin şuanda Burdur olduğunu belirti. Burdur’da yaklaşık 4 aydır balon uçuşlarını gerçekleştirdiklerini dile getiren Arslan, “Şuanda Karataş Gölü ile Gölhisar arasında 60 kilometrelik bir güzergâhı var. Kasım ayının sonunda da Yeşilova Salda Gölü üzerinde uçuşlarımız başlayacak. Antalya gibi büyük bir turizm merkezinin hemen yüz kilometre yakınında bulunan Burdur’da turizm hareketinin olacağını tahmin ediyoruz. Şimdiye kadar hiçbir kuruluştan destek almadık. Balon uçuş izni Kapadokya’dan sonra verilen tek yer Burdur oldu. Biz öncelikle yerel yönetimlerden destek bekliyoruz” dedi.
UNESCO geçici kültür mirası
Gölhisar Belediye Başkanı Ramazan Canural ise basın mensuplarına çok değer verdiğini ifade ederek, “Türkiye’de eğer basın olmasaydı 15 Temmuz kalkışmasında o hainler belki de başarıya ulaşmış olacaklardı” ifadesini kullandı. Gölhisar’ın 1953 yılında ilçe olduğunu kaydeden Canural, “Şuanda 16 bin 900 nüfusa ulaştık. İlçemizin temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktı. Son yıllarda ilçemizde seracılıkta büyük bir gelişme var. Şuanda 2 bin dekarlık bir sera alanı var. Bölgenin ikinci Kumlucası olma hedefimiz var” dedi. Turizm alanında ciddi bir potansiyelleri olduğunu da kaydeden Canural, “Kibyra Antik Kent’i Türkiye’deki 130 antik kent arasında sayılılardan biri. Yakında ulusal ve uluslararası turlara açık bir antik kent haline gelecek. Dünya UNESCO geçici kültür mirası arasına girdi. Dünyada ışıklandırılan ikinci antik kentini burası olması gibi bir hedefimiz var” diye konuştu.
Lidya dilinin konuşulduğu son yer
Basın mensuplarına Kibyra Antik Kenti’ni gezdiren Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Şükrü Özüdoğru da, Kibyra’nın, antik dönemde Likya, Karya, Pisidya ve Frigya kültür bölgelerinin kesişme noktasında ve ticaret yollarının tam merkezinde olduğunu söyledi. Kibrya isminin anlamını bulamadıklarını ifade eden Şükrü Özüdoğru, kelimenin Anadolu’nun eski dillerinde geldiğini kaydetti. Amasyalı gezgin Strabon’un (M.Ö. 64 M.S. 24) kayıtlarına göre, Kibyralılar aslen Lidyalı olup buradan göç ederek Kabalis bölgesine geldiğini kaydeden Özüdoğru, Lidya dilinin konuşulduğu son yerin burası olduğunu ifade etti. Özüdoğru, ayrıca Kibyra’da Lidce, Solymce, Pisidce ve Hellence olmak üzere dört farklı dilin konuşulduğu da vurguladı.
Antik çağın modern şehri
Roma İmparatorluğu döneminde kentin öneminin daha da arttığını kaydeden Özüdoğru,şunları anlattı: “Kentin bugün görülebilen tüm mimari kalıntıları Roma İmparatorluk Dönemi’ne aittir. M.Ö. 23 yılında meydana gelen büyük bir deprem sonucunda yerle bir olan kente; o zamanki Roma İmparatoru Tiberius 5 yıl için vergi affı getirmiş, ayrıca para yardımında da bulunarak kentin yeniden inşa edilebilmesini sağlamıştır. Kibyralılar imparatora olan minnettarlıklarını kentlerinin adını “Caesarea Kibyra (İmparatorun Kibyrası) olarak değiştirerek göstermişlerdir. Kibyra özellikle İ.S. 1. - 3. yüzyıllarda en parlak dönemini yaşamıştır. Kibyra, demircilik, dericilik ve at yetiştiriciliği ile ünlü. Kentte ayrıca iyi savaşçılar da yetiştirilmiş.
Kibyra’da neler var?
Stadyum
Kentin doğu girişinde yer alan ana caddenin her iki kenarında anıt ve lahit mezarlarıyla sıralanmış. Kentte girişte ilk anıtsal yapı olarak karşımıza stadyum çıkıyor. Stadyuma, ana caddenin ucunda yer alan anıtsal giriş kapısından sonra, ikinci bir anıtsal kapı ile giriliYOR. Yaklaşık 12 -13 bin kişilik kapasitesi ve 200 metrelik pisti ile yanında 200 Anadolu’nun en görkemli stadyumları arasında yer alıyor.
Tapınak Planlı Anıt Mezar (Martyrium)
Moloz taş ve kireç harçla örülmüş, tek odalı, in– antis planlı bir mezar yapıları bulunuyor. Girişte iki sütun altlığı korunmuştur. Asıl odanın tabanında bir mezar odası bulunmaktadır. Mezar odasının dört tarafındaki tonozlar, üst odanın tabanını taşımaktadırlar. Doğu tonozun altında, ana kayaya oyulmuş dikdörtgen sanduka bulunmaktadır. Yapının, Erken Doğu Roma Dönemine ait (M.S. 6. yüzyıl) tapınak formlu bir anıt mezar olduğu anlaşılıyor.
Agora (Çarşı-Pazar):
Tiyatro ve Stadion’u birbirine bağlayan doğu – batı doğrultulu Ana cadde, kuzey – güney yönünde uzanan Agora’ya ulaşır. Bir kavşak ile kuzey yönde Agora sütunlu caddesine; batıda tiyatroya uzanan caddeye bağlanır. Agora, doğusunda üç terasa oturtulmuş üstü kapalı sütunlu galerileriyle sosyal işlevlidir. Agora’nın kuzey batı köşesine yakın konumda, büyük oranda sağlam durumdaki Roma Dönemi hamam yapısı ve onun önündeki düzlükte Gymnasion yer almaktadır.
Tiyatro
Meclis Binası’nın hemen kuzey kenarında, büyük oranda sağlam durumdaki tiyatro; tüm manzaraya hakim konumda, ana tepenin doğu yamacına yerleştirilmiştir. Yarı dairesel planlı üç katlı oturma sırası, beş kapılı sahne binası ve yaklaşık dokuz bin kişilik izleyici kapasitesiyle, Anadolu’daki orta büyüklükte birçok antik tiyatroyla özdeştir. Oturma sıralarını yatay bölen yürüme yolunun parapet bloklarında, kentin ileri gelen kişi ve ailelerinin isimleri, kent için yaptıkları hayır işleri Hellence olarak kazınmış.
Odeion / Bouleuterion (Müzik Evi/ Meclis Binası)
Müzik Evi/ Meclis Binası kazısı sonucunda 3600 kişilik kapasitesiyle Antik Çağ Anadolu’sunun üzeri çatıyla kapalı büyük ve en görkemli yapılarından biri ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca yapının ön alanında toplam boyutu 540 metrekare mozaik döşem ortaya çıkarılmış. Geometrik desenli mozaikler, Anadolu’da bu güne dek ortaya çıkarılmış tamamıyla sağlam durumdaki en büyük mozaik döşem olma özelliğini taşıyor. Orkestranın tam merkezinde ortaya çıkarılan Medusa mozaiği dünyada mermerden yapılmış tek örneği konumunda. Mozaikte Medusanun iri gözleri, kalın dudakları arasından görülen dişleri, dışarı sarkmış dili, kanatlı başlığı ve dalgalı saçları arasına ve boynuna dolanmış yılanları, çevresini saran kırmızı beyaz renkte yapraklar yer alıyor.
FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN
Halil FİDAN