Geçmişten geleceğe
2004 yılında da Altın Portakal’ı, Avrasya vurgusuyla uluslararası arenaya çıkarma çabasını gösterdiğini ifade eden Türel, “Şimdi bu vizyonu daha güçlü bir şekilde ortaya koyacağız. Antalya sinema yanı sıra, müzik, edebiyat, resim, hat gibi diğer sanat dallarında da çok daha ileri gidecektir. Çünkü biz Antalya’nın ‘marka-kent’ gücünden ve öneminden söz ederken, sadece bugünün yılda 13 milyon yabancı turist ağırlayan Akdeniz’in turizm başkentinden söz etmiyoruz. Antalya’yı söz konusu ettiğimizde, tarihi, Avrupa kentlerinin tarihinden çok daha gerilere uzanan ve bu kentlerin karanlık çağları boyunca kültür üretmeye devam eden medeniyetlerin mirasçısı bir coğrafyadan bahsettiğimizi bilmenizi isterim. Gerçekten bu toprakların mirası yalnızca sinemada değil, müzikte, edebiyatta, resimde, sanatın her alanında kendisini göstermiştir ve göstermeye devam etmektedir. Son zamanlarda şiir gibi bir filmle şiirin filmi yapıldı; Yılmaz Erdoğan-Kelebeğin Rüyası. Roman gibi bir filmle edebiyat, resim ve tiyatro birleştirildi; Nuri Bilge-Kış Uykusu. Anadolu mirası adeta Türk sinemasında yeniden filiz vermeye başladı. Elbette bu filizlerde 100 yıllık tarihin de, Türk sinemasına gönlünü, hayatını vermiş ustaların da payı büyüktür” diye konuştu.
Uluslararası arenada
2.5 ayda güçlü bir ekip kurarak güçlü bir çalışma ortaya koyduklarını söyleyen Festival Direktörü Elif Dağdeviren, Altın Portakal’ın kendi geleneklerini yaşatan bir festival olduğunu anlatan söyledi. Dağdeviren “50 yıldır marka değerinden hiçbir şey kaybetmeyen, Antalyalıların sahiplendiği bir film festivali Altın Portakal. Artık Altın Portakal’ı yerelden evrensele taşımamız lazım” dedi. Altın Portakal’ın bir ay değil, 12 ay gündemde kalması gerektiğinin ifade eden Dağdeviren, “Festivalin dijital altyapısın elden geçirdik. Çünkü, 50 yıllık bir festivalin ödülleri, filmlerinin halk tarafından ulaşılabilir olması gerekir. Festival arşivi dijital olarak görülebilmeli. Bu çalışmayı bir yılda tamamlamayı hedefliyoruz. Ayrıca bir blog çalışması başlattık. Herkesin festivalle ilgisi bir anısı olacağı gerçeğinden yola çıktık. İnsanların festivalle ilgili sıcak anıları gelmeye başladı. Bu anılar belki ileride Altın Portakal yayınlarından kitap olarak çıkabilir” diye konuştu. Festivalin uluslararası saygınlığının ve festivalde gösterilen filmlerin dünya ile buluşmasının çok önemli olduğunu belirten Dağdeviren, bu amaçla Altın Portakal’ın tekrar A klasman dünya festivalleri arasında yer alması için yazışmalar yaptıkları söyledi. Dağdeviren, “Yaptıkları yazışmalardan sonra müfettişlerin inceleme yapacaklarını ve umarım önümüzdeki yıl Antalya Altın Portakal Film Festivali tekrardan A klasman dünya festivalleri arasında yer alır” diye konuştu.
Ön jüri izleyecek
Uluslararası Uzun Metraj Yarışması için uluslar arası alanda yarışma özelliği olan güçlü ve saygın filmlerle temas kurduklarını anlatan Dağdeviren “Dünya festivallerinde ödül alan filmlerin peşinde koştuk. Her biri ayrı ayrı ödül almış filmler. Programı yaparken uluslararası yarışma filmlerini de açıkladık. Büyük ilgi çekti. Bunun yanı sıra uluslararası programda Cannes’te Türkiye’yi temsil etmiş filmlerden bir seçki yaptık. Bu bölümde 6 film olacak ve Yol ile başlayıp Kış Uykusu ile bitecek. Bir dünya ülkesi gözüyle bölümünde ise İspanyol sinemasını konuk edeceğiz. İspanyol sinemasından ünlü isimler ve filmler festivalde olacak” şeklinde konuştu. Elif Dağdeviren, 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne başvuruların tamamlandığını belirterek, “Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’na 57 film başvuru yaptı. Ayrıca 246 kısa film, 71 belgesel başvurdu. Ön jüri tek tek izleyerek özel bir seçki oluşturacak. Ulusal film yarışmasında 10-15 filmlik bir seçki olacak” dedi.
Belgeseller önemli
Ulusal yarışmada kısa film ve belgesellere büyük önem verdiklerini kaydeden Dağdeviren “Kısa filmleri başımızın üzerinde tutuyoruz. Çünkü kısa film uzun metraja giden ilk adım. Genç yeteneklerin ortaya çıktığı bir yer. Akdeniz Üniversitesi ile iletişime geçtik. Üniversite içinde bir gençlik sinema merkezi kuracağız. Bu projeye İstanbul Üniversitesi de katkı koyacak” dedi. Festival Komitesi üyesi Zeynep Özbatur Atakan da, direktörlüğünü üstlendiği bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek Antalya Film Forum hakkında bilgi verdi. Atakan, 14-17 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Film Forum’un yurt içinden ve yurt dışından sektör profesyonellerinin buluşacağı önemli bir proje olduğunu kaydetti. Atakan, “Proje ve kurgu aşamasındaki filmleri fark etmek ve destek olmak amacıyla yapılacak Antalya Film Forum’da ustalık sınıfları ve atölye çalışmaları olacak. Sunum aşamasında ve yapım aşamasında olan projeler için yarışmalar düzenlenecek. Sunum aşamasında dereceye giren film 30 bin lira ile yapım aşamasında dereceye giren film 100 bin lira ile desteklenecek. Forum kapsamında proje aşamasındaki uzun metraj projelerin yer alacağı Pitching (Sunum) Platformu’na başvurular devam ediyor. Kurmaca, yaratıcı belgesel ve yaratıcı animasyon projelerin yapımcılarının başvurabileceği platforma son başvuru tarihi 15 Eylül” dedi.
İlk Venüs Antalya’da
Antalya Altın Portakal film Festivali için yeniden yapılandırmadan söz etmek istemediğini açıklayan Altın Portakal Jüri Başkanı Yılmaz Erdoğan, 51 yıllık bir festivalin uluslararası arenaya çoktan taşınmış olması gerektiğini söyledi. Türkiye’de son 1 yılda 130 sinema filminin çekildiğine dikkat çeken Erdoğan, “Bu çok onur verici. Bunlardan 57’si Altın Portakal’a başvurmuş. Sinemacılar artık Türkiye’nin her noktasında film çekiyor. Ancak bir film platosu yok. Dizi sektörü çok büyüdü. Uluslararası denilince ben artık batıyı algılamıyorum. Artık doğu da bizim için çok önemli. Filmlerimiz büyük ilgi çekiyor. Antalya bu coğrafyanın Cannes’i olabilir” diye konuştu. Festival Direktörü Elif Dağdeviren, toplantı sonunda aslına sadık kalınarak yeniden tasarlanan ‘Venüs heykelciği’ ödülünü kamuoyuna tanıttı. Dağdeviren, ilk Altın Portakal Film Festivali’nde verilen, Halit Refiğ’in Gurbet Kuşları filmiyle aldığı ödülü bulduklarını belirterek, “1964 yılındaki ödülü getirdik. Urart firması zarar vermeden modelleme yaptı. Altın Portakal Venüs’ünü tekrar orijinaline döndürdü. 1964 yılında Halit Refiğ’e verilen ilk ödülden yola çıkarak, geleneği temsilen aslına uygun bir şekilde bronzdan yapılan ödülün boyu