Genetik yapıları sebebiyle kadınlardan bir nebze olsun daha şanslı olsalar da yaşlanma süreci hemen hemen her iki cinste de aynı ilerliyor.Cildin en önemli gençlik kaynağı kolajen doku yıpranmaya başlıyor ve yenilenme hızında düşme oluyor. Estetik cerrahi ya da medikal uygulamalara kadınlar daha çok rağbet gösteriyor gibi görünse de günümüzde artık erkekler de bu konuda son derece bilinçli ve istekli. Son yıllarda yaşlanmanın önüne geçmek ve hâlihazırdaki görünümünü daha da iyileştirmek amacıyla, organik saç ekimi, karın kası estetiği ve jinekomasti uygulamalarını tercih eden erkeklerin sayısı hızla artıyor. Özellikle saç ekimi, görünümüne önem veren erkeklerin önceliklerinde ilk sırada yer alıyor. Peki, son yıllarda bir hayli yaygınlaşan saç ekimi hakkında ne biliyoruz ? Nerelerde, nasıl yapılıyor, nasıl sonuç alınıyor? Ülkemizin sağlık turizmindeki en önemli argümanlarından biri haline gelen bu medikal uygulamanın riskleri var mı? Başarı oranı ne? Bunlar ve daha birçok soruyu siz okurlarımız adına Palm Clinic Medikal Estetik Merkezi sahibi Dr. Mustafa Reşat Oktay’a sorduk. Dr. Oktay, tüm sorularımızı yanıtlarken, sağlık turizminin lokomotiflerinden biri olan saç ekimiyle ilgili dikkat çekici mesajlar da verdi.
*Saç ekimi deyince hepimizin gözünde bir şeyler canlanıyor ancak medikal açıdan nedir saç ekimi? Hangi durumlarda gerek görülüyor ve nasıl yapılıyor?
**Saç dökülmesi, erkek ve kadın tipi diye ikiye ayrılıyor. Androjenik yetmezliğe dayalı erkek tipi saç ekiminde, önce kellik tipleri tespit ediliyor. Çünkü saç ekiminin nereye yapılacağı önem taşıyor. Burada donör yine kişinin kendisi oluyor. Özellikle kulak arkasındaki saçlı deriden (ki,insanın saç dökülmeyen yeri iki kulağının arası yani ense bölümüdür) verici greftleri toplanıyor. Bir insanın her bir folikülünde 2.3 oranında saç teli oluyor. Bir seansta 3 bin folikül alınır ve ekilir. Bu 2.3 ile çarpıldığında ortalama 6-7 bin saç teli aktarması olur. Ancak saç folikülleri alınırken yetenekli ellerle, usta ellerle alınmazsa yüzde 30’a varan kayıp olur. Bu da o anda anlaşılamadığı için saç ekim alanına da ‘ölü foliküller’ aktarılmış olur ki, bu da saç ekimini olumsuz etkiler. Sonuçta 3 bin folikül alır ve ekersiniz ama o 3 bin folikülün yüzde 30’u yani 900’ü ölüdür. Bunun dışında kendiliğinden de bir kayıp vardır. Yani iyi foliküller ekersiniz ancak yine bir yüzde 15’lik kayıp sözkonusu olur. Özetlemek gerekirse, 3 bin folikülden ancak yüzde 65’lik bir verim alınabilir. Yöntem olarak saç folikülleri aynı seansta alınır. Bunlar petri kaplarının içerisinde serum fizyolojikle ıslatılmış spançların üzerine sayılabilecek şekilde dizilir ve soğutucuyla soğutulur. Çünkü işlem yaklaşık 8 saat sürüyor. Ve işlemde soğutma son derece önemli.
*Binlerce kıl tek tek diziliyor yani..
**Evet tek tek dizilir, sayılır ve bunlar aktarılır. Aktarılırken en önemli konu, aktarılacak alandaki kanal açılımıdır. Kanal açılımı şu anda Fue dediğimiz teknikle, Safir kalemlerle yapılıyor. Bu çok garantili bir tekniktir. Bunun dışında da DHI tekniği dediğimiz aynı anda kanal açıp folikülü koyma yöntemi vardır. Bu iki yöntem ortak kullanılır. Biz de kliniğimizde bu iki tekniği aynı anda kullanıyoruz. Fue tekniği ile kanal açılarak foliküller tek tek yerleştirilirken, geri plandaki alanlara, sıklaştırma dediğimiz bölgelere de DHI dediğimiz teknikle foliküller kanal açılarak ekiliyor. Hasta geliyor, anestezi yapılıyor ve uygulama yapılıyor. O akşam hasta başı sarılı halde evine gönderiliyor. Ertesi gün saç yıkamaya çağırılıyor. Saç yıkanıp pansumanı yapılıyor ve evine gönderiliyor. Sonuç bekleniyor ve 4 ay sonra netice alınmaya başlanıyor.
*Saç ekimi, son yıllarda ciddi bir yükseliş gösteren sağlık turizminde de ülkemizin en önemli ürünleri arasında yer alıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
**Saç ekimi dünyada çok az yerde uygulanan bir yöntem. Avrupa ülkelerinde medikal estetik alanında çok fazla saç ekimi yapan üniteler yok. Yani bugün Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de saç ekimiyle uğraşan kliniklerin sayısı bir elin parmakları kadar. Çünkü saç ekimi ehil ellerde, usta ellerde yapılması gereken, tabiri caizse bir mücevher işler gibi uygulanması gereken çok teknik bir konu. Bunlar o kadar basit ve ucuz işlemler değil. Yurtdışında 4/5 bin avrolara yapılıyor ve sosyal güvenlik kapsamında da değil. En son teknoloji cihazlar eşliğinde uzman kadrolarla yapılan bu işlem için ülkemizde ise 1000 avro civarında ücret talep ediliyor. Bu yüzden Türkiye yoğun bir şekilde tercih ediliyor.
*Saç ekimiyle ilgili bir de ‘kök hücre uygulaması’ diye bir şey duyuyoruz. Bu nedir?
**Modern ve yeni bir uygulama. Sadece saçta değil vücudun tüm alanlarında yenileme, gençleştirme ya da sıkılaştırma konusunda kullanılan bir yöntem. Saç ekimi konusunda biz kliniğimizde tek saça yönelik, saç hücresine yönelik kök hücre uygulaması yapıyoruz. Bunun için saçlı deriden 4 veya 5 adet punchbiyobsi alıyoruz ve özel bir cihazla kök hücreleri ayrıştırıp saça uyguluyoruz. Bir nevi saç ekim alanını zenginleştirmek, fibrobilastik yönden yani tamir hücreleri yönünden aktif hale getirmek istiyoruz. Ancak bu kök hücre uygulaması saç ekiminden 21 gün önce yapılmalı. 21 gün sonra saç ekimi yapılmalıdır. Veya saç ekimi yapıldıktan asgari bir ay sonra kök hücre uygulaması yapılmalıdır. Bu uygulama, biraz önce bahsettiğimiz aktarılan foliküllerin yeni yerlerine, yuvalarına tam anlamında, sağlıklı, kalıcı bir şekilde oturmalarını ve oraya adapte olmalarını sağlar. Kök hücre uygulaması ayrıca o bölgede yatık vaziyette duran, yani hiç çıkmayan foliküller var (bebek foliküller diyoruz) bunları da uyarmak suretiyle yeni saç gibi çıkmasını sağlıyor. Özetlemek gerekirse saç ekiminde devrim niteliğinde bir olaydır kök hücre uygulaması. Biz bazı hastalarımızda, kök hücre uygulaması yapıp 6 ay bekliyoruz. Çünkü hakikaten bebek foliküller harekete geçiyor ve bazen saç ekimine dahi gerek kalmayabiliyor. Ailesinde genetik olarak saç dökülmesi olan bilhassa erkek hastalarımız bu dökülmeyi hissettiklerinde bir kök hücre uygulaması yaptırıp dökülmeyi engellemeleri veya geciktirmeleri mümkün oluyor.
*Bir sohbetimizde ‘merdiven altı’ diye tabir ettiğiniz işletmelerden, bunların oluşturduğu risklerden bahsetmiştiniz..
**Maalesef özellikle saç ekim merkezleri hekim kliniklerinde olması gerekirken son zamanlarda merdiven altı her yerde, herkes saç ekimi yapmaya başladı. Devletin bu konuda kesinlikle önlem alması gerekiyor. Saç ekimi tıbbi bir işlemdir ve mutlaka, anestezinin, hekimin bulunduğu medikal alanlarda yapılması gerekir. Çünkü hastanın mikrop kapacağı düşünüldüğünde ciddi sıkıntılarla karşılaşılabilir. Dolayısıyla bunun mutlaka bir doktor, anestezi teknisyeni ve bir hemşire tarafından 7-8 saat izlenebilir bir şekilde uygulanması gerekir. Ne yazık ki bu ülkemizde çok kontrolsüz bir hale gelmeye başladı. Bu yüzden de ciddi bir rekabetçi fiyat ortamı oluşmaya başladı. Bunlar o kadar basit ve ucuz işlemler değil. Biraz önce bahsettim yurtdışında 4/5 bin avrolara yapılan işlem ülkemizde 1000 avro civarında yapılırken, merdiven altı dediğimiz bu yerlerde 500-600 dolara yapmaya çalışanlar olduğunu görüyor, duyuyoruz, biliyoruz. Bu konuda çok sıkı denetimlerin yapılması lazım. Halkın bilinçlendirilmesi lazım. Yapanlar suçlu ama yaptıranların da bu konuda bilinçli olması gerekiyor.
*Bu anlamda yeterli bir denetim yok diyorsunuz yani…
**Evet maalesef yok. Bakın saç ekiminde son zamanlarda Macaristan Türkiye’nin önüne geçmeye başladı. Yunanistan da bu anlamda ciddi bir hamle içerisinde. Dolayısıyla ülkemize olan bu ciddi talebe zarar verebilecek olan ‘kötü uygulamalar’a karşı mutlaka önlem alınması lazım. Sağlık Bakanlığı ciddi anlamda denetim sistemine girmeli. Sağlık Bakanlığı sadece kayıtlı sağlık kuruluşlarını denetliyor. Tamam denetlesin bunlarda zaten sorun yok ancak asıl merdiven altı dediğimiz işletmeler bertaraf edilmeli. Medikal olmayan, güzellik salonu, güzellik merkezi adı altında açılan işletmeler denetlenmeli. Hattabazılar klinik adını dahi kullanabiliyor, ‘Burada sorumlu bir hekim vardır’ ibaresi kullanılıyor. Haftada birkaç kez uğrayan ancak uygulamaları yapmayan bir hekimsözkonusu. Oysa bu tür yerlerde mutlaka tamgün görev yapan bir hekimin olması, uygulamaları o hekimin yapması lazım. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sertifika almış insanlar botoks yapıyor, dolgu yapıyor, enjektörle her türlü mezoterapi uygulamalarını yapıyorlar, lazer kullanıyorlar. Bu son derece yanlış. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığı’nın bu anlamda ciddi tedbirler alması lazım. Sağlık turizmi ülkemiz için henüz doğan bir çocuk. Çocuğu doğmadan öldürmemek için özellikle güzellik salonu, güzellik merkezi mevhumlarının ortadan kaldırılması lazım.
HABER MERKEZİ