Kanuni mecburiyet
Evet, ilk etapta bu ifadeler size biraz saçma geldi değil mi? Hekim, elbette hastayı görecek ki yaptığı muayeneye göre tetkik, tahlil vesaire isteyecek. Tüm bu sonuçlara göre hastaya bir teşhis koyabilirse tedavisini düzenleyecek. Yani, hekimin hastayı görmesi zorunludur. Bu duruma normalde kimsenin bir itirazı yoktur sanırım. Ülkemizde, hekimin hastayı görmesi mecburiyeti, sayılan bu nedenden dolayı zaten hekimin hekimliğini yapması için gerekli bir şarttır. Bunun dışında bu durum, kanuni bir mecburiyettir. Antalya’da Aile Hekimi Doktor Mehmet Ozan Uzkut, hekimin hastayı görmesi zorunluluğu bulunduğunu açıkladı.
Bu bir suçtur
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Aile Hekimi Doktor Mehmet Ozan Uzkut, “Hekimin hastayı görmesi gerçekleşmeden hekim hasta ile ilgili hiç bir işlem yapamaz. Telefonda dahi olsa, hastanın şikâyetlerini söylemesiyle teşhis koyamaz ve tedavi öneremez. Bu bir suçtur. Ancak, telefonda şikâyetlerini anlatan hastasını ya kendisinin görmesi için kendi muayenehanesine veyahut şikâyetlerin türüne göre ilgili uzmanlık alanına yönlendirebilir” dedi. Doktor Ozan Uzkut, konuyla ilgili düşüncelerini şöyle açıkladı:
Hasta olunmadan alınmak istenen ilaç
Ülkemizde hasta muayenehaneye gelmeden hasta adına ilaç yazdırma istekleri ve rapor çıkartma istekleri; vatandaşlarımızdan gelen en sık isteklerden biridir. Bu işlemlerin yapılabilmesi için hekimin hastayı görmesi yani muayene etmesi gerektiğini ise nedense vatandaşlarımız çok gerekli görmemektedir. Aslına bakarsanız gerçekten hasta olan kişi zaten hekime gidip muayene olmaktadır. Düşünsenize hasta olsanız, sizi muayene etmeden ilaç yazan bir hekime ne kadar güvenebilirsiniz? Ama asıl sorun hasta olmadan çeşitli nedenlerden dolayı alınmak istenen ilaçlardır.
Kişinin bırakmak istemediği ilaçlar
Bu durumların hekim kaynaklı olanlarından bazıları şunlardır: Birincil olarak; bir hekime başvurduktan sonra başlanmış olan ve kişiye iyi geldiği için kişinin bırakmak istemediği ilaçlar… Aslında kişinin normalde bu ilaçların kullanımı için kontrollere gitmesi gereklidir. Bu tür ilaç kullanımı ile genelde mide koruyucu olarak tarif edilen ilaçlarda ve sinirsel ilaçlarda karşılaşıyoruz. Ne yazık ki hastalarımız kendilerine iyi geldiğini söyleyerek bu ilaçları yıllarca hekim kontrolü dışında kullanabilmektedirler.
‘Ömür boyu’ tavsiyesi bilimsel değil
İkincil olarak; hekimin tavsiyesi üzerine ömür boyu kullanılması gerektiği söylenen ilaçlar… Ömür boyu kullanılacak diye bir tavsiye yapılması çok bilimsel değildir. Çünkü kişinin sağlık durumu sürekli değişebilmektedir. Bu tavsiyeyle en çok kan sulandırıcı olarak kullanılan asetilsalisilikasit türevlerinde karşılaşıyoruz. Ancak, bu ilacın sürekli kullanımı sürekli olarak mideyi yıpratabilmektedir. Mide koruyucu olarak tanımlanan ilaçların bile kullanılması bazen bu durumu engelleyememektedir. Özellikle mide kanaması gibi durumlar gerçekleştikten sonra bu ilacın kesilmesi gerekmektedir ve gerçekten kardiyak bir sorunu olan hastaysa kan sulandırıcı olarak mideye dokunmayan ilaçlara başlanmaktadır. Görüleceği üzere sürekli kullanması tavsiye edilen ilacı dahi hastanın yine hekim kontrolünde kullanması her şeyden önce hastanın lehinedir.
Süreli ilaç kullanım raporları
Üçüncül olarak; hekimin hastanın kullanması gereken ilaçlarını süre belirterek ilaç kullanım raporu olarak düzenlemesi… Hastanın sürekli ilaç kullanmasının önerilemediğini, bu ilaç kullanım raporlarına konulan süre kısıtlamasından anlayabiliyoruz. Kanuni olarak hastanın ilacı belli bir süre kullanmasının hekim tarafından önerildiğini gösteren tek belge budur. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, ilaç kullanım raporunun olmasının dahi, hastayı gören veya bilen hekim tarafından, hastanın bu ilaçları kullanması uygun görüldüğü takdirde ilaçların yazılması gerekliliğini ortadan kaldırmadığıdır.
Hasta adına rapor yeniletmek
Peki hekimin hastayı görmesi gerçekleşmeden neden ilaç alınmamalı? Elbette, hastanın sürekli kullandığı ilaçlarının olması veya var olan sürekli kullandığı ilaçları belirten sağlık raporunun süresinin dolmuş olması nedeniyle, hastanın bu ilaçlarını alabilmek veya raporunu yeniletmesi normal bir durumdur. Ama bunu hasta adına, hasta olmadan başka bir kişinin yaptırmak istemesi anormal bir durumdur. Çünkü hekimin hastayı görmesi gerekliliğindeki asıl maksat hekimin hastayı muayene etmesidir. Hipertansiyon ilacı kullanan kişinin hekime başvurduğunda tansiyonunun ölçülmesi bile çok önemlidir. Hastalar çoğu zaman ‘sürekli nasılsa tansiyon ilacı kullanıyorum’ diyerek uzun süre tansiyonuna da baktırmıyor olabiliyorlar. Bu nedenle, tansiyon ilacı kullandığı halde tansiyonuna bakıldığında tansiyonu düşük çıkan bir hastanın belki de tansiyon ilacı değiştirilebilecek veya kesilebilecektir. Tansiyonu yüksek olarak ölçülen kişinin ise belki diyetini düzgün yapmadığı belki de ilacının yeterli gelmediği anlaşılabilecektir. Bu durumda hastanın ilacı değiştirilebilir veya ek bir tansiyon ilacı da hastaya eklenebilir. Hatta hastanın sürekli kullandığı ilaç hastaya yaramıyor hatta tam tersine hastaya zarar veriyor bile olabilir. Mesela sürekli kullanılan bazı tansiyon ilaçlarını buna örnek gösterebiliriz. Ancak tüm bu anlattıklarımı sadece hekim değerlendirebilir. Bunu hasta kendisi anlayamayabileceği gibi sadece ilaç yazdırmak için gelen kişide büyük ihtimalle anlayamayacaktır.
Hastasız rapor yenilenmesi kanuni değil
Şöyle de sorulabilir, hekimin hastayı görmesi gerçekleşmeden ilaç kullanım raporu verilemez mi? Aynı şey raporlu ilaçlar için de söz konusu olmaktadır. Hasta olmadan hastanın raporunun yenilenmesi kanunen mümkün değildir. Bunu yapan hekim varsa bu hekimin hekimliği de ayrıca sorgulanmalıdır. Sürekli kullanım raporu olan hastalara bu rapor devletin belirttiği hususlara göre belli süreler dahilinde verilir. Devlet, hastanın ilaçları bittiği her durumda, rapor süresi bitmese dahi kişinin hekime başvurmasını ve hekimin onayıyla ilaçlarını kullanmasını istemektedir. Dikkatinizi çekerim ki hasta raporlu dahi olsa, hastanın ilaçlarının mutlaka hekim tarafından yazılması zorunluluğu diye bir kaide yok. Aksine, rapor süresi dolmamış olsa bile raporlu ilaçların alımı için hekimin hastanın ilaçlarını kullanmasının uygun olduğunu reçetesiyle onaylaması gerekiyor. Eğer devletin böyle bir zorunluluğu olmasaydı her raporlu hasta ilaçlarını eczaneden alabilirdi.
Hastayı görmeden asla
Hasta yakınlarının ilaç yazdırma konusundaki en büyük bahaneleri hastanın ileri yaşta bir hasta olması, getirmelerinin zorluk oluşturması gibi nedenler. Bu tür durumlarda ya hekim hastayı görmeye gider ya da hasta; hasta nakil ambulansı ile hekime ulaştırılır. Aile hekimliği sistemine geçişle birlikte aile hekiminin bulunmadığı, örneğin memleketine getirilen hastalarımız için de aynı kurallar geçerlidir. Yani, bir şekilde hekimin hastayı görmesi gerçekleştirilmelidir. Burada, hekimin hastayı tanıyor olması ve sürekli takibinde tutmasının, bu durumlarla ilgili özel bir durum olduğunu belirtmek gerekir. Kararı verecek olan hekimin hastasını tanıdığı için ve zaten sürekli kontrollerini yaptığı için, verdiği kararlar, kendi
Şükrü AĞIRMAN
Özel Haber
14 Şubat 2018 - 14:37
Güncelleme: 14 Şubat 2018 - 14:42
'Hastayı görmeden ilaç yazmak suçtur'
Doktor Uzkut açıkladı: Hekimin hastayı görmesi gerçekleşmeden hekim hasta ile ilgili hiç bir işlem yapamaz. Telefonda dahi olsa, hastanın şikâyetlerini söylemesiyle teşhis koyamaz ve tedavi öneremez. Bu bir suçtur
Özel Haber
14 Şubat 2018 - 14:37
Güncelleme: 14 Şubat 2018 - 14:42
İlginizi Çekebilir